Can't find it tradutor Turco
1,966 parallel translation
I just... I can't find a reason to do it, you know?
Evlenmek için bir neden göremiyorum, anladınız mı?
And you can't go back in until you find it again.
Onu tekrar bulana kadar da geri dönemezsin.
I can't find it, I can't!
Bulamıyorum, bulamıyorum!
Dag, I can't believe it took me into my 30s to find out I look this good in tweed.
Dag, beni 30'lu yaşlarıma götürüp yün kumaşı keşfettirdiğine inanamıyorum.
- No, I didn't, because I don't believe that it's my job to tell him things that you both find painful to say to him.
- Hayır, açıklamadım... çünkü ikinizin de söylemeyi can sıkıcı bulduğunuz bu durumu ona açıklamamın benim işim olmadığına inanıyorum.
Yeah and he went on... it's no surprise that I can't find a man ;
Evet, daha da devam etti benim bir adam bulamayışım şaşırtıcı değilmiş ;
Now, still, I tested that water and I can't find anything in it
Ben de suyu test ettim ve içinde hiçbir şey bulamadım.
If we can't see it, how are we supposed to find it?
Göremeyeceksek bunu nasıl bulmamız bekleniyor?
I can't find it.
- Bulamıyorum. - Bekle...
And besides, I can't really move out of my apartment until I find someone to sublet it.
Ayrıca, başka bir kiracı bulmadan dairemden taşınamam.
And if he can find someone to share his later years with, it won't hurt quite so much when you can't meet him for dinner.
Son yıllarını birlikte geçireceği birini bulabilirse akşam yemeğinde onunla birlikte olamamanız onu o kadar sarsmaz.
I can't find you the proof you want because it's trapped inside her head. The only way I can get at it is to cut it open and rip it out, which, apparently, is the one test you won't let me run.
Sana istediğin kanıtı getiremem çünkü kadının kafasının içinde duruyor ve ona ulaşmamın tek yolu kesip çıkarmak ki görünüşe göre bunu yapmama izin vermiyorsun.
You can't find the reason, can't find the meaning in it, because sometimes there isn't any.
Nedenini bulamıyorsun ve bunu anlamsız buluyorsun çünkü bazen öyledir.
I don't trust you anymore. -... can't find it
Güvenmiyorum.
I swear to God. Maybe they can't find it there, but I returned it.
Yemin ederim iade ettim dostum.
I can't find it. It- -
Bulamıyorum.
And unless you know somebodyelse who can do that... if you try tosell the chip, if you don't put it back, I will find you.
Eğer bunu yapacak başka birini tanıyorsan... Eğer yerine koymak yerine satmayı denerseniz, seni bulurum...... ve anlatacağın hiç bir mantıklı hikaye...
I can't find it.
Bulamadım.
They say they can't find it.
Telefonu bulamadıklarını söylediler.
Has anyone seen my Shuffle? I can't find it anywhere.
İyi kurtardın dostum.
If you haven't been there before, it can be hard to find.
Eğer daha önceden oraya gitmediysen onu bulman fazlasıyla zor olabilir.
I can't find it.
Bulamıyorum.
Funny thing is, I don't often do Easter, I can never find it.
Tuhaf olan şey, pek sık paskalya kutlamamam. Hiç denk gelmem, hep farklı bir zamandadır.
I can't seem to find it.
Sanırım bulamayacağım.
You can bury it so deep you won't find it yourself anymore. But you'II wish you hadn't.
Öylesine derine gömersin ki, artık istesen de bulamazsın ama hiç gömmemiş olmayı dilersin.
well, I wanted to see how it blew smoke up your butt all day long, but I can't seem to find the button.
Bütün gün koltukta oturup tüttürmek nasılmış görmek istedim,... ama düğmeyi göremedim.
It just can't happen for us right now. But I think you are a great person, and I know you are gonna find someone -
Şu an için aramızda bir şey olamamışsa bile senin harika biri olduğunu ve birini bulacağını- -
Being single, dating, wanting something you can't find or can't keep. It's endless.
Yalnız olmak, flört etmek bulamayacağın veya saklayamayacağın şeyleri istemek sonu yok.
They can't find it.
- Bulamıyorlar.
- Me too. My dad is sad because you guys can't find who did it.
Bunu yapanı bulamadığınız için babam üzgün.
- Well, I can't find it, sweetheart.
- İyi ama onu bulamıyorum canım.
Elly, can't you find it?
Elly, tuzu buldun mu?
Then you can help me find it, can't you, Vincent?
O zaman bulmama yardım edebilirsin, değil mi, Vincent?
I have spent so long trying to protect Sam from pain and now, I can't seem to find a way out of it.
Sam'in acı çekmemesi için çok çaba harcadım. Şimdiyse buna engel olmanın bir yolunu bulamıyorum.
It's just, I'm worried about him, because I can't find him now.
Ben sadece onun için endişeleniyorum çünkü onu bulamıyorum.
- I can't find it.
- Bulamıyorum.
You're gonna find that it always has the other person's stink on it and you can't get that stuff off your shirt, you're gonna live with it for the rest of your life.
Hep diğer kişinin iğrenç kokusunu alacaksınız. Koku gömleğinizden çıkmayacağı için ömrünüzün geri kalanında o kokuyla yaşayacaksınız.
Maybe it's because you're actually afraid to find Davis because the pure and virtuous Clark Kent... can't face what he'll have to do... what you are destined to do when that moment comes.
Belki de Davis'i bulmaktan korkuyorsun. Çünkü saf ve temiz Clark Kent yapacağı şeyle yüzleşemiyordur. O an geldiğinde kaderinde olan şeyle yüzleşemeyecektir.
I can't find it.
Onu bulamıyorum.
I can't find my wallet, could it be at your place?
Cüzdanımı bulamadım. Senin odanda olabilir mi?
I can't find it anywhere.
Hiçbir yerde bulamadım.
Althought the sarcohagous it's off limit's, ancient astronaut theorists can still find a wealth of evidence in the carvings along the walls of Palenque.
Lahit, yasak bölge olsa bile, antik astronot kuramcıları hala Palenque'nin oymalı duvarları boyunca bol miktarda kanıt bulabilirler.
If you can't find it, it'll be a problem.
Artık bulamazsan zor olacak.
Which is why it's so important that you identify these men so that they can't come and find you.
İşte bu yüzden bu adamları teşhis etmeniz önemli. Ki sizi arayıp bulamasınlar.
I get it. And now that we have filed charges he can sit in jail for two years awaiting trial while I find the additional evidence I need to put him away for life.
ve şimdi suçlamalarımızı yapıyoruz, o 2 yıl boyunca hapiste davasını bekleyerek geçirirken onu ömür boyu hapse tıkmak için gereken kanıtları bulacağım.
Even if we find the person who assaulted Margot, it's gonna be practically impossible to convict them, because Margot can't go on the stand.
Margot'a saldıran adamı bulsak bile. Onları pratikte mahkum etmemiz imkansız.
Until we find out where it is, we can't risk getting in touch with anyone.
Sızıntının nerede olduğunu bulana kadar, kimseyle bağlantıya geçmeyi göze alamayız.
If it'll make you feel better, why don't you find something in the trash can and scoop the shit up yourself?
Eğer içini rahatlatacaksa neden çöpten bir şey bulup da boku kendin temizlemiyorsun?
I don't know if I can find it with all this fog.
Bu sis yüzünden bulabilir miyim bilmiyorum.
If we can't kill it, we'll find it and trap it.
Öldüremiyorsak, biz de onu bulup tuzağa düşürürüz.
I can't find it in 24 hours.
- Ya 24 saatte nasıl bulayım abi?
find it 240
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's a girl 287