Chaps tradutor Turco
730 parallel translation
That was some of your chaps after they left.
4 numaralı soyunma odasındaki şu kırık lavaboyu saymazsak.
These chaps... This fellow here, they're crooks.
Bu adamlar, özellikle de bu tam bir sahtekardır.
I don't trust you technical chaps.
Bu teknik zırvalığa güvenim yok.
I dreamt of those fellows last night - great ugly, black, inhuman chaps.
Dün gece o çirkin insanımsı kara adamları rüyamda gördüm.
I've always had chaps wanting me that way.
Benimle evlenmek isteyen çok erkek oldu.
That's all right in books, for chaps with nothing to do.
Romanlarda herşey güzeldir,.. ... işi gücü olmayan adamlar için.
- Come on, chaps.
- Hadi, millet.
- Hello, chaps.
- Selamlar.
You know, we've often wondered how you chaps were getting along.
Sizlerin ne durumda olduğunuzu sık sık merak ediyorduk.
- Not our chaps, mind you.
- Bizimkiler değil ama, unutmayın.
Break it up, chaps.
Vedalaşın bayanlar.
Our chaps are still at it and they're not far away.
Bizimkiler hala iş başında, çok uzakta değiller.
- What do you young chaps know about girls?
- Siz gençler, bayanlar hakkında ne bilirsiniz ki?
I mustn't leave my chaps waiting any longer.
Arkadaşlarımı daha fazla bekletmemeliyim.
Come on chaps... break it in!
Hadi arkadaşlar... kırın şunu!
But, you know, we've got plenty of people here - chaps like young Don Pearson, who brought you up - only too anxious to go out there and give that thing a few good clouts... with a hammer and chisel.
Ama burada sizi getiren genç Don Pearson gibi oraya gidip çekiç ve keskiyle o şeye müdahale etmek için sabırsızlanan epey insan var.
Oh, you just get your chaps up and steam the charge out.
Elemanlarını organize et, ortalığı toparlasınlar.
- Who are those chaps in the car?
- Şu arabadaki adamlar da kim?
Our chaps don't have your wisdom in the matter.
Bizim adamlar, hiçbir şekilde sizin aklınıza başvurmazlar.
I was sure the chaps from Socony would have somebody on the spot.
Socony'li adamlarımın olay yerine birini yollayacaklarından emindim.
Those are the chaps I particularly want to visit.
Tam da görmek istediğim yerliler.
I'm terribly keen on seeing those chaps.
O yerlileri görmek için gerçekten de sabırsızlanıyorum.
I'm one of those silver-spoon chaps, I suppose.
Sanırım ben şu gümüş tepsideki gençlerdendim.
I'm frightfully sorry, old chaps.
Çok üzgünüm, arkadaşlar.
Well, chaps, here we go.
Evet, beyler. İşte başlıyoruz.
Chaps, this is my wife.
Arkadaşlar, bu karım.
They're all nice chaps.
- Tatlı adamlardır hepsi.
Well, a lot of our chaps have hobbies.
Bizim çocukların çoğunun hobisi var.
- Oh, dear. Poor little chaps!
- Yazık, zavallı küçük şeyler.
- You chaps are bum sports.
- Hiç centilmen değilsiniz.
Steady on, chaps.
Sakin olun, arkadaşlar.
- Look alive, chaps.
- Canlanın millet.
I say, chaps. It ain't cricket, you know.
Bakın beyler, bu kriket değil, tamam mı?
All right, chaps.
Evet arkadaşlar. Gelin.
Fine job our chaps are doing. Yes.
Çocuklar iyi iş çıkarıyorlar.
No, I don't believe in chaps drinking themselves to death.
İnsanların ölümüne içtiğini sanmıyorum.
Yes, I know that sounds - sounds dull to you impatient chaps... but that's police work.
- Evet, biliyorum biraz... - Sabırsız adamların olması kulağa aptalca geliyor. Fakat polis böyle çalışıyor.
You chaps are up forward.
Sen ahbap, ilerle!
You chaps who served overseas are all the same.
Sen ahbap, deniz aşırı olanlar hepiniz aynısınız.
- Some of the other chaps are going.
- Bazılarımız şu an gidiyor bile. Kulüp gezisi gibi.
Those chaps all look alike.
Hepsi buna benzer.
My little chaps at home never even had shoes last winter.
Benim evdeki delikanlıların kışın bile ayakkabıları yoktu.
You chaps make a fine lot of decoys.
Sizden iyi tuzak yemi olur.
- Thanks to you chaps, a moment is about all we have.
- Size çok teşekkür ederiz, bize yaşattıklarınız için.
If what these scientist chaps say is right.
Tabii bilim adamı dostlarımız doğruyu söylüyorsa.
And chaps like me ; prospect appetizing is yesterday's fish paste sandwich.
Benim gibi adamlar içinse bir gün önceden kalmış balık ezmesi sandviçi.
Ready chaps?
Hazır mısınız arkadaşlar?
I'll be back in a minute, chaps.
Hemen dönerim dostum.
- Hey, come on chaps!
- Haydi ama beyler!
So long, chaps!
Şimdilik hoşçakal, ahbap.
So long, chaps.
Şimdilik hoşçakalın, ahbaplar.