Charity tradutor Turco
5,155 parallel translation
That guy's like a drug dealer for the concept of charity.
Uyuşturucu almamızı isteyen bir torbacı gibiydi.
I never wanted to be the guy who stands up there in the pulpit asking people to give to charity when all he does is take it.
Hiçbir zaman minberde durup milleten Yardım için para isteyen Ve tüm yaptığı o paraları almak olan birisi Olmak istemedim.
It's not charity.
Bu hayır işi değil.
That charity auction last year, dinner for two.
Geçen seneki o hayır işleri müzayedesinden İki kişilik yemeği.
We've been knocking on doors trying to collect money for a charity.
Kapı kapı dolaşıp, yardım için para toplamaya çalışıyorduk.
What charity? - It's for...
Ne yardımı?
Charity for...
- Şey için yardım- -
Anyway, we're out talkin'to people about Thousand Oaks and we're collecting donations for the Big Brother charity program.
Biz hem Thousand Oaks'un insanlarını tanıtıyoruz hem de Big Brother yardım programı için bağış topluyoruz.
- Charity program. Of Thousand Oaks.
- Thousand Oaks'un yardım programı.
Thank you so much for helping with our charity, but Annie and I need to get movin'on those kidneys.
Yardım kampanyamıza desteğiniz için çok teşekkür ederiz Annie ile benim o böbrekler için daha çalmamız gereken kapılar var.
Through our adherence to this practice of charity, we are drawn nearer to God.
Bu hayır işini yapmaya bağlılığımız sayesinde, Allah'a yakınlaştırılıyoruz.
We've checked every name on the charity list.
Yardım derneği listesindeki her ismi kontrol ettik.
It is a shipping company, but one whose business is charity.
Hayır işi yapan bir deniz taşımacılığı şirketi.
He always gives to charity.
Her zaman hayırsever olmuştu.
It'll help with the Laramie Project. A charity donation is just like any other investment.
Bağış yapmak diğer yatırımlar gibidir.
Which is about to erase all the traces of that girl from the charity event right out of my brain.
Bu da, bağıştaki o kızın tüm izlerini beynimden silecek.
I needed to Colombo the LA charity scene.
Los Angeles derneği sahnesini Colombo'lamalıydım.
I think that charity defines you as a man.
Bence dernekler seni tanımlayıcıdır.
She doesn't care about charity at all.
Derneği umursamıyor bile.
God, not the rhesus monkeys, they're a slush fund charity.
Tanrım, maymunlar olmaz. Rüşvet fonu derneğiler.
Because I've got this charity event to go to, but no one to go with.
Çünkü gideceğim bir dernek etkinliği var ama beraber gideceğim kimse yok.
- It's a charity!
- Bu bir dernek!
It's a charity!
Bir dernek!
Bring on the charity.
Dernek gelsin bakalım.
- What kind of charity is this?
- Ne tarz dernek bu?
Training to be a longshoreman in case that charity circuit dries up?
Dernek devresi biterse diye dok işçisi olmaya çalışmak için.
I'm not technically as involved in the charity scene as I may have led you to believe.
İnanmanı sağladığım kadar dernek sahnesinde değilim aslında.
- Well, charity events don't pay the bills.
- Dernek etkinlikleri faturaları ödemiyor.
- from a charity dunk tank for you.
- Bağış oyununda. Senin için.
Not charity?
Hayır olsun diye değil yani?
No, no more charity cases.
Hayır, bu kadar iyilik yeter.
Any charity is always gratefully received.
Her türlü bağış minnetle kabul edilir.
I donated it all to my favorite charity.
Tümünü hayır kurumlarına bağışladım.
I'd like to ask you some questions about your charity ball.
Bağış kampanyanızla ilgili bir kaç sorum olacaktı.
Your wife is on the board of this charity, correct?
Karınız, bu bağış kampanyasında yönetim kurulunda değil mi?
I have no idea how this woman would find her way into our charity ball.
Bu kadının bağış kampanyamıza nasıl girdiği hakkın hiç bir fikrim yok.
So, Brenda, what do you know about the charity work that Josh is doing here?
Brenda, Josh'ın burada yaptığı hayır işleri hakkında ne biliyorsun?
Good evening and welcome to the Indo-Polish Charity Ball.
İyi akşamlar ve Hint-Polonya hayır balosuna hoş geldiniz.
As opposed to toxic, poisonous, unkind, ungenerous, lack of charity, on so many others.
Diğerlerine karşıysa çok daha kötü, kaba, nalet ve yardım eli uzatmaktan uzaklardı.
Dude, I didn't follow you to do charity work.
Senle hayır işleri yapalım diye gelmedim, dostum.
With nowhere to go I landed in a charity ward surrounded by other big bellies and trotted bedpans until my time came.
Gidecek olan bir sadaka koğuşunda indi Diğer büyük karınlarına ve trotted bedpans çevrili Benim zaman gelene kadar.
And now, folks, the Augusta Country Club is proud to present to y'all its Annual Charity Extravaganza!
Şimdi Augusta Country Kulübü gururla sunar. Geleneksel Yardım Fantezi Müzik Gecesi!
Thank you, sir, for your charity.
Cömertliğiniz için teşekkür ederim.
I do not come here a seeker after charity or pity.
Buraya sadaka veya merhamet bulmaya gelmedim.
You have neither charity nor pity nor debt.
Ne sadaka veriyorum ne de merhamet ediyorum.
Mr Ruskin, I fail to see wherein lies the charity in misleading people as to the amount of talents they possess.
Bay Ruskin, insanları sahip oldukları yeteneklerin miktarıyla alakalı yanlış yönlendirmenin neresi iyiliktir anlamadım.
We do charity work for poor communities.
Yoksullar için yardım çalışması yapıyoruz.
But we ended up shopping in charity shops and jumble sales.
Ama sonunda kendimizi yardım kermeslerinde ve ucuzlukçularda alışveriş yaparken bulduk.
Still, shouldn't you at least give it to a charity or the homeless?
- Bunları bir yardım kuruluşuna ya da evsize versen daha iyi olmaz mı? - Tabii.
I did charity work.
Bir sürü hayır işi yaptım.
It's a charity.
Bir hayir kurumudur.