Chatting tradutor Turco
1,248 parallel translation
I'M DONE CHATTING.
Yeterince konuştum.
Chatting like mother fucking Barry White.
Adam da kadın gelince onunla oynamaya - başlıyor, Barry White gibi.
Stop chatting and get in the van.
Konuşmayı kes ve arabaya bin!
Napoleon, don't be jealous that I've been chatting online with babes all day.
Napoleon, bütün gün kızlarla internette sohbet ediyorum diye kıskanma.
Enough chatting.
Bu kadar lak lak yeter.
- What's all this chatting about?
- Nedir bu gürültü?
It's alright, we're just chatting.
Mühim değil hanımefendi. Sohbet ediyoruz.
- Chatting.
- Chat yaparken.
We met chatting, right?
Chat yaparken tanıştık değil mi?
They met through online chatting, and they had sexual intercourse.
İnternette chat yaparken tanışmışlar. Cinsel ilişkiye girmişler.
It was nice chatting with you.
Seninle sohbet etmek güzeldi.
She was always chatting on about this and that.
Ondan bundan, sürekli gevezelik yapardi.
You didn't do that while we were chatting
Chatleşirken böyle demiyordun ama.
For instance, one of the unique capabilities used in the internet is chatting
Mesela internette yapılan işlerden bir tanesi sohbet yapmaktır.
Who were you chatting with?
Efendim... Kiminle konuşuyorsunuz?
Stop chatting the phone.
Telefonla konuşmayı kes.
I went for a walk since you guys were chatting.
Siz sohbet ediyordunuz, ben de biraz yürüyeyim dedim.
( chatting, giggling )
Bir sevgili!
They were just sitting chatting having coffee
Oturmuş konuşuyorlar, kahve içiyorlardı.
What did I tell you about chatting when work has to be done?
- Yapılacak işler varken müşterilerle konuşman hakkında ne demiştim?
Nice chatting with you too.
Sizinle sohbet etmek hoştu.
- And you're chatting!
- Ve siz öylece muhabbet ediyorsunuz!
Well, I'd rather not come in here and see you chatting with the nurse.
Buraya gelip seni hemşireyle sohbet ederken görmeyi tercih etmezdim.
He's chatting with my rare-coin guy.
- Nadir bulunan paracımla konuşuyor.
Nice chatting with you.
Seninle konuşmak güzeldi.
Maybe chatting at the train station?
Belki tren garında sohbet dersiniz?
I am quite happy chatting out here with Rose.
Ben Rose'la sohbet etmekten memnunum.
Nice chatting with you.
Senle konuşmak zevkti.
I'm happy chatting with you.
Burada oturup seninle sohbet ederim.
- I hope you're not chatting me up.
Umarım bana asılmıyorsundur, Howard.
Chatting not about Heidegger, But wine
Heidegger hakkında konuşmam Sadece şarap hakkında
- Hi. Look, I know you can't be seen chatting up customers, so.. .. why don't you just meet me on Friday, for dinner..
Bak, müşterilerle konuştuğun görülmek istenmese de cuma günü benimle akşam yemeğine gelir miydin?
- Only if you're not too busy chatting.
- Eğer meşgul değilsen.
So, anyway, we get chatting... and Stanley says how he can help us.
Neyse sonra sohbete başladık ve Stanley bize yardım edebileceğini söyledi.
Sorry, I don't remember our chatting.
Üzgünüm, chatleştiğimizi hatırlamıyorum.
I was in my office chatting... with my colleague and fellow Baxter, Wendall Wimms.
ofisimde oturmuş... meslektaşım ve bir diğer "Baxter" olan Wendall Wimms'la sohbet ediyorduk.
We get chatting to Dan in the bar... and Paul asks him about being a gay icon.
Herneyse, Dan ile barda sohbet ediyorduk ve Paul ona gay ikonu olmak hakkında sorular soruyordu.
You're only good at chatting, going out and pleasing yourself.
Sen sadece muhabbet etmekte, dışarı çıkmakta ve keyfe keder yaşamakta başarılısın.
She said, "I thought something awful happened" and carried on chatting.
O da, tamam bu kadar abartma, dedi. Sonra yetişkinlerle sohbetine devam etti.
You thought since we'd been chatting for three weeks that you knew everything about me?
Üç haftadır chat yapıyoruz diye hakkımdaki her şeyi öğrendiğini mi sandın?
What am I doing chatting with you kids?
Niye burada oturmuş sizinle konuşuyorum ki?
Stop chatting!
Konuşmayı kes!
But I've been chatting with him on the phone for days
Uzun süre senin hakkında konuştuk.
You've been chatting with him for days?
Sadece benim hakkımda mı konuştunuz?
I've been chatting with the chaps at the Water Board. Looks like it's algae.
Devlet Su İşleri'nden gelen arkadaşlarla konuşuyordum.
You've been chatting up my fiancée, she just told me!
Nişanlımla flört etmişsin. Bana daha demin anlattı.
You were chatting up my bird.
Kızımla flört ettin.
I was chatting with Lucero.
Lucero'yla laflıyordum.
The Prado Museum chatting with girls.
Prado Müzesinde, kızlarla sohbet ediyorum.
Chatting on line?
Chat mi?
The first time chatting on line
Bu benim internetteki ilk sohbetimdi.