Chopsticks tradutor Turco
367 parallel translation
I forgot my chopsticks.
Çubukları almayı unutmuşum.
- Just Chopsticks.
- Sadece Chopsticks.
Say, why'd that girl poke the back of your neck with those chopsticks?
O kız çubuklarla niye enseni dürttü?
"Chopsticks"! I can play that too.
"Chopsticks!" Ben de onu çalabilirim.
Smoking, drinking, picking up girls, playing "Chopsticks."
Sigara, içki içip, kız tavlayıp, "Chopsticks" çalmalar.
He made me play "Chopsticks." Then he turned on me.
"Chopstiks" çaldırdı. Sonra bana döndü.
He forced her to sit on the piano bench and then he made her play "Chopsticks."
Onu piyano koltuğuna oturmaya zorlamış sonra da ona "Chopsticks" çaldırmış.
He makes them sit on the piano bench and makes them play "Chopsticks."
Onları piyano koltuğuna oturtuyor ve onlara "Chopsticks" çaldırıyor.
- Using best gold chopsticks.
- En güzel altın çubuklar kullanılacak.
- Chopsticks?
- Çubuk mu?
British not scientific enough for the use of chopsticks.
İngilizler çubuk kullanma konusunda pek ilmi değiller.
What about chopsticks?
Yemek çubukları da ister misiniz?
We have chopsticks.
Yemek çubuğumuz var.
Chopsticks.
Yemek çubukları.
And the chopsticks, great.
Çubuklardan da, harika.
They're making cricket cages and lacquerware and chopsticks to sell as souvenirs.
Cırcır böceği kafesi, yemek çubukları gibi şeyler yapıyorlar hediyelik olarak satıyorlar.
- Your chopsticks.
- Yemek çubukların.
You indulge in rich food, hold nothing heavier than chopsticks.
Yağlı yiyeceklere düşkünsünüz, yemek çubuğundan başka bir şey kaldırmıyorsunuz.
- You want these chopsticks?
- Bu yemek çubuklarını istiyor musun?
I've never seen chopsticks work before.
Bu çubukların nasıl kullanıldığını bilmiyordum.
Chopsticks save the fingers.
Parmakları zahmetten kurtarır.
Can you use chopsticks?
Çin çubuğu kullanır mısın?
Chopsticks...
Yemek çubuklarım...
Where are my chopsticks?
Yemek çubuklarım nerede?
- Exactly. If you have no intention of busting out of here pick up your chopsticks.
Eğer burada çiçek açmaya niyetiniz yoksa toplayın yemek çubuklarınızı.
What's interesting is when they eat rice with chopsticks authentically, they bring it up to their mouths in a shovelling move with your arm.
İlginç olan eski usul çubuklarla pilav yerken ağızlarına kolun kürüme hareketiyle götürüyorlar.
And you can use my chopsticks.
Benim çubuklarımı kullanabilirsiniz.
He's even let me use his chopsticks.
Kendi çubuklarını bile kullanmama izin verdi.
Didn't you see me... kill with chopsticks?
O yemek çubuklarıyla... nasıl öldürdüğümü görmedin mi?
I think they're using chopsticks up there.
Sanırım orada yemek çubuklarını kullanıyorlar.
Bowl... chopsticks...
Kase... çubuk...
bowl... chopsticks!
Kase... çubuk!
These are the chopsticks used by big people
Bunlar normal dünyanın yemek çubukları
He made some extra large cups and chopsticks
İnandırıcılık için de bazı nesnelerin büyük boyları etrafa yerleştirildi
"Where are the chopsticks?"
"Çubuklar nerede?"
When they unwrapped the chopsticks to be used by the Chinese guests the packages were clearly stamped "Made in Taiwan."
Çinli misafirlerin kullanacagi yemek çubuklarinin paketlerinde... okunakli bir sekilde "Tayvan Mali" yaziyordu.
Until they placed the chopsticks around the table.
Yemek çubuklarini masanin etrafina dizdiler.
- You better hope so, sucker... or I'll break you up like chopsticks.
- Umarım öyledir budala yoksa seni çubuk gibi kırarım.
Eat with ivory chopsticks.
Fildişi cubuklarla ye.
Man who catch fly with chopsticks, accomplish anything.
Bunlarla sinek yakalayan her şeyi başarabilir.
It's a fun little Chinese place, where you sit down on the floor and you can eat with your hands or chopsticks or anything you want.
Zevkli, küçük, yere oturup ve elinle çubukla ; ya da neyle istersen onunla yediğin bir Çin lokantası.
Pretty chopsticks, Natasha.
Güzel yemek çubukları, Natasha.
Chill out, chopsticks.
Rahatla, aptal.
So he kept his towel and chopsticks away from ours.
Bu yüzden kendi kâsesini ve yemek çubuklarını kullanıyordu.
A KEY CHAIN, A PAIR OF CHOPSTICKS YOUR GOLD EARRINGS...
Bir anahtarlık, bir çift çin yemek çubuğu, altın küpelerini...
We had meat balls and Brigitte taught me to eat with chopsticks.
Bir sürü köfte yedik. Sonra Brigitte bana çubuklarla nasıI yeneceğini öğretti. - Brigitte mi?
"Chopsticks".
"Chopsticks".
If somebody requested "Chopsticks" you'd ask for the sheet music.
Frank, biri "Chopsticks" çalmanı istese, onun bile notalarını istersin.
Chopsticks.
Çin yemeği.
I never learned to use chopsticks.
Çin çubuklarını kullanmayı hiç öğrenemedim.
( playing "Chopsticks" )
Tv-rip sansliadam.