Clients tradutor Turco
7,230 parallel translation
He's got a hundred clients and doesn't even have an assistant.
Yüzlerce müşterisi var ve bir asistanı bile yok.
I want one of Harvey's clients.
Harvey'nin müşterilerinden birini istiyorum.
My clients are my clients, and if you don't get out of my office in the next three seconds, something's gonna happen between you and me, and I guarantee it won't end with you keeping all of your teeth.
Benim müşterilerim benim müşterilerimdir. Ve önümüzdeki üç saniye içinde ofisimden çıkmazsan aramızda bazı şeyler yaşanacak ve sana garanti ederim ki, bittiğinde ağzından bazı dişler eksilmiş olacak
And we thought you could give these out to your new clients,'cause, you know,'cause you're covered.
Ve bunları da müşterilerinize verirsiniz diye düşündük çünkü sizi koruyacağız.
You hunt deer. I hunt clients.
Sen geyik avlarsın, ben de müvekkil.
So who's his clients, rattlesnakes and the whole cast of Honey Boo Boo?
Çıngıraklı yılanlarla Honey Boo Boo'nun oyuncu kadrosu mu?
Well, putting aside the fact you're operating your business out in Green Acres, not a lot of consultants run away from potential clients.
İş yerinin yeşillik içinde olması bir yana danışmanların çoğu potansiyel müşterilerden kaçmaz.
Plus, we hooked four big clients because of this party.
Üstelik bu parti sayesinde dört büyük müşteriyle anlaştık.
If it gets out that Anderson Financial is sponsoring drug-fueled orgies on my yacht, institutional clients will jump ship.
Eğer Anderson Financial'ın yatımda uyuşturucuyla beslenen seks partilerine sponsor olduğu ortaya çıkarsa kurumsal müşteriler basıp gider.
I'm not one of your clients.
Ben müşterilerinden biri değilim.
You know, I told Steve this, and most of my clients in fact, there's a song in Fiddler on the Roof that Tevye sings.
Ben ve müşterilerimin pek çoğu Steve'e Damdaki Kemancı'da Tevye'nin söylediği bir şarkıdan bahsediyorduk.
I need to speak with someone about one of your clients, Susan Watts.
Müşteriniz olan Susan Watts hakkında birisiyle görüşmem gerekiyor.
I find that clients invariably hope a procedure won't just change their looks, but change who they are in some deeper way.
Müşteriler bu prosedürün sadece görünüşlerini değil olduğun kişiyi de derinden değiştirmesini umarlar.
If I granted access to my clients'personal information, it would be a betrayal of their trust.
Müşterilerimin özel kişisel bilgilerini verecek olursam... güvenlerine ihanet etmiş olurum.
Hunting high value targets, interrogations, countersurveillance for VIP clients.
Önemli hedeflerin avlanması, sorgulama VIP müşteriler için takip engelleme.
I mean, the Keatings were good clients, but possession is nine-tenths of the law.
Keatingler iyi bir müşteriydi ama anlaşma kimdeyse söz onundur.
You should know better. How many clients have you warned about this exact scenario?
Kaç tane müşterini olabilecek bu senaryo hakkında uyarma gereği duydun?
Since Sue invented nicknames for all of her clients, it's just a matter of deciphering who's who.
Sue tüm müşterileri için lakaplar ürettiğinden beri kimin kim olduğunu deşifre edilmesi an meselesi.
But all clients core temperatures are kept below the threshold that industry leaders have theorized to be sufficient.
Ancak bütün müşterilerimizin sıcaklıkları endüstriyel uzmanlarımızın belirlediği sınırın altında korunuyor.
And you decided to repay that favor by going through your cousin's case files and finding out a few clients who were living alone, fresh off a big settlement.
Sen de bu iyiliğin karşılığı olarak kuzenin dosyalarını karıştırıp önemli bir boşanma sonrası yalnız yaşayan bir kaç müşteri buldun.
Because I prefer real clients, as well, considering you're a New York ranger.
Çünkü ben de gerçek müşterileri tercih ederim... Sen New York Rangerı'sın.
Wow. Richie's clients may be suffering, but his business sure wasn't.
Richie'nin müvekkilleri acı çekiyor olabilir ama işi belli ki hiç acı çekmiyor.
Uh, clients? A girlfriend?
Müvekkil ya da kız arkadaş gibi?
And his clients, they loved him for it.
- Müvekkilleri de bu yüzden onu çok severdi.
They were always stealing clients from each other. Only, Richie was better at it.
Her zaman birbirlerinden müvekkil çalarlardı ama Richie bu konuda daha iyiydi.
- About what? I caught him here last night trying to poach one of my clients. The usual...
Her zamanki şey.
So the waitress told us to take it outside, where I advised him to steer clear of my clients.
Garson bu tartışmaya dışarıda devam etmemizi istedi ben de ona orada dümenini müvekkillerime çevirmemesini tavsiye ettim.
Apparently, after he left the diner, he spent the rest of the night "nailing" one of his clients.
Restorandan ayrıldıktan sonra gecenin geri kalanında müvekkillerinden birini "çiviliyormuş"
And I, uh, checked with known associates, clients, people he was suing.
Ayrıca bilinen iş ortakları, müvekkilleri, dava ettiği kişileri de kontrol ettim.
Because our clients are always satisfied.
Çünkü müvekkillerimiz hep memnun ayrılırlar.
That you are just as smart and talented as every other lawyer in this building, and that you will earn your cases the right way, by standing up for yourself and your clients.
Bu binadaki diğer avukatlar kadar akıllı ve yetenekli olduğunu ayrıca davalarını düzgün yollarla kazandığını kendin ve müvekkillerini savunabildiğini ona söylemelisin.
I don't have so many clients now.
Şu anda pek fazla müşterim yok.
Joe has connected with our clients in ways that I could never have imagined.
Joe'nin müşterilerle hayal edemeyeceğim bağlantıları vardı.
But there's nothing crazy about taking our clients and opening up our own shop.
Ama müşterilerimizi alıp kendi dükkanımızı açmada bir delilik yok.
What do I tell every one of our clients?
Tüm müşterilerimize ne söyleyeceğim?
I have to tell our clients that.
Tüm müşterilerime bu durumu anlatacağım.
Am I one of your clients now?
Şu an senin müşterinmiyim?
I can't upend over 200 years of legal doctrine just to help you out with one of your clients.
İlk cümlede 200 yıllık Hukuk Doktrinini kafana kakmak istemiyorum. Müşterilerinizden biri size yardım edecektir.
With any of her clients?
Hayır, hayır.
We have to set a precedent for our future clients.
Gelecekteki müşterilerimize emsal teşkil etmeliyiz.
Just to schmooze a few clients.
Sadece birkaç müşteriyle geyik muhabbeti.
I have a lot of wealthy clients here.
Burada birçok zengin müşterim var.
It's how I get and keep clients.
Müşteri bulabilmem için gerekli.
Well, clearly, more than clients are following you online.
Seni internetten takip edenler sadece müşteriler değil ama.
Notes about my clients.
- Hastalarım hakkında notlar.
Which is why I am assuring all my clients that they're in good hands.
Bu sebeple bütün müvekkillerimi iyi ellerde olduklarına dair temin ediyorum.
She wouldn't let this hurt our clients.
Bunun müvekkillerimize zarar vermesine izin vermez.
- Tell it to the disgusted clients.
- Bunu iğrenen müvekkillere anlat!
We need to focus on our cases or there will be a mass exodus of clients.
Davalarımıza odaklanmalıyız, yoksa ciddi ölçüde müvekkil kaybı yaşayacağız.
Clients are lobbyists, politicos.
Müşterileri lobiciler ve politikacılar.
I drive girls to the clients and I bring them back.
Kızları müşterilere götürüp getiriyorum.