Cling tradutor Turco
677 parallel translation
They always cling onto me so that I can't even sleep. I'm so afraid of them and can't stand having them around.
Çok korkunçlar, nefret etsem de hiçbir şey yapamıyorum.
You said you want to run to me and cling onto me when you're scared.
Korktuğunda koşup bana tutmak istiyorsun değil mi?
Initially, I felt comfortable to cling onto you as my defensive shield.
İlk başlarda sığınağım olarak sana tutunduğumda çok rahattım.
Now, Miss Ruth, you cling on to me.
- Bayan Ruth, siz bana sarılın.
Funny how we cling to life even after it's worthless.
Hiçbir kıymeti olmasa bile hayata sıkıca sarılmak ne kadar tuhaf.
The sea horses already know how to cling to each other and play tug-of-war in groups of two or three.
Denizatları birbirlerine tutunmayı bilirler ve... iki ya da üçlü gruplar halinde çekişerek mücadele ederler.
You know, I cling to that.
Bu fikre tutunuyorum.
" It's foolish to cling to the past.
" Geçmişe bağlanmak, saçmalıktır.
Cling to me
- Yapamıyorum!
That's a charming suggestion, but I'm afraid I cling to the old motto :
Büyüleyici bir teklif bu, fakat korkarım, şu eski vecizeye bağlı kalacağım :..
♪ W e've each other to cling to ♪
Birbirimize sarılmaz zorundayız
You cling to your belief, my boy, that providence is specially concerned about your survival.
Bu tavrında kurtuluşunun da etkisi büyük. Faydası yok, Grainger.
To throw myself at your feet, cling to you, and never leave you.
Yanınızda olmaktı. Kendimi ayaklarınıza atıp, size bağlanmak ve bir daha da ayrılmamaktı.
If thou speak'st false, upon the next tree shalt thou hang alive, till famine cling thee.
Yalan söylüyorsan, ilk ağaca diri diri asılır... açlıktan geberinceye kadar kalırsın.
The truth is you're so afraid of a big step like marriage that you cling to the security of your spinsterhood.
Doğrusu, evlilik gibi büyük bir adımdan fazlasıyla korkuyorsunuz, bu da sizde güveninizi sağlamak için evlenmemeye sıkı sıkı bağlanmanıza yol açıyor.
" When you're in town, kid, you can cling to me
Şehre geldiğinde takılabilirsin bana
" Cling to me
Takıl bana
" You can cling to me
Takılabilirsin bana.
That's an illusion you cling to.
Senin tutulduğun yanılsama işte bu.
She's turning left on Cling.
Cling'den sola dönüyor.
The way we cling When we've danced a while
Dans ederken sarıldığımız zamanı
They cling to me for protection from their fetters.
Kendi zincirlerinden kurtulmak için bana sarılıyorlar.
In some kinds of people... some tenderer feelings have had some little beginning... that we have got to make grow and to cling to... as our flag in this dark march toward whatever it is we're approaching.
Bazı insanlarda, bazı güzel duygular başlangıçta kıvılcım gibidir. Biz onlara sıkı sıkı sarılır ve bu duyguları yeşertip sonu her nereye varıyor ise, bu karanlık yürüyüşte kendimize bayrak yaparız!
You don't knowwhat your civilised people will do to cling to life.
Senin şu uygar insanlarının hayata sarılmak için ne yapabileceklerini bilmiyorsun.
I do, because I'd cling if I had to kill to do it.
Ama ben biliyorum, hayatta kalmak için öldürmem gerekirse öldürürdüm!
We have to cling to each other.
Her şeyimizi anlatmalıyız.
# But when arms start to cling
Kollar birbirine kenetlendiğinde
- # But when arms begin to cling - # And angels start to sing
- Kollar birbirine kenetlendiğinde - Melekler şarkı söylediğinde
With your friend Smith trying to kill me it's... strange how a man will cling to the Earth when he feels he isn't going to see it again.
Ama arkadaşınız Smith beni öldürmeye kalktı. İnsanın, bir daha göremeyeceğini anlayınca dünyaya daha sıkı tutunması ne garip.
And you still cling to this, uh, prediction?
Bu söylediklerinize hala inanıyor musunuz?
- Yet you cling to him.
- Yine de onu bırakmıyorsun.
You just have to cling to them, live them before it's too late, right?
Onlara sıkıcı sarılmak, çok geç olmadan onları yaşamak zorundasın, değil mi?
As long as I've got arms that cling at all
Kollarım olduğu sürece
Cut him off completely, without a hope to cling to?
Hiçbir umut bırakmadan ayrılabilir misin?
People, love, an idea just to cling to?
İnsanlara, aşka, bir fikre sıkıca sarılmak...
You can cling to them with your toes.
Ayak parmaklarıyla ona sarılabilirsin.
I cling to people I meet : You, anyone
Tanıştığım insanlara dört elle sarılıyorum.
Mel, I'm not a life belt for you to cling to.
Mel, senin sarılacağın bir can simidi değilim.
If you cling to old things...
Böyle eski şeylere yapışacaksan...
You don't seem to cling to Fanny.
Fanny'ye bağımlı gibi görünmüyorsun.
I've noticed that the more we doubt, the more we cling to a false lucidity, in the hope of rationalizing what feelings have made murky.
Farkettim ki, birbirimizden süphe ettikçe duyguların bulanıklaştırdıklarını daha mantıklı kılma umuduyla, daha da sahte bir berraklığa doğru sürükleniyorduk.
You say men cling to different tongues and beliefs.
İnsanların farklı dil ve dinlerde olduğunu söylüyorsun.
But I was determined to cling to the happiness of the fallen, even if it dragged me to the depths of hell.
Ama kararlıydım bu aşkın mutluluğuna sarılmaya, beni cehennemin dibine sürüklese bile.
I cling to Virginia. "
Sıkıca sarıldım Virginia'ya. "
# Simply to Thy cross I cling
# Simply to Thy cross I cling
Let me have a tin of the... California cling peaches.
Bir teneke de Kaliforniya Cling fıstığı.
You can still cling to the illusion.
Hala bu hayale sarılabilirsin.
It's just unforgivable to cling on to the dead.
Bir ölüye bağlanıp kalmak affedilemez.
Don't cling to the Kogen style.
Kendine has, eşsiz bir kılıç stilin var.
You can try to ignore those people or even feel sorry for them and for their bigotry and their blind hatreds and stupid fears but where necessary, you'll just have to cling tight to each other and say, "Screw all those people."
Bunları görmezden gelmeye çalışabilirsiniz bu insanlara acıyıp, bağnazlıklarına anlamsız nefretlerine ve korkularına üzülebilirsiniz. Ama gerektiğinde birbirinize sıkıca sarılıp hepsinin canı cehenneme, demelisiniz.
We don't cling to it like you do.
Sizin gibi sıkı sıkı sarılmayız.