Colossal tradutor Turco
515 parallel translation
These colossal areas of the sea floor
Deniz tabanının bu muazzam büyüklükteki alanları...
The shell coming closer every minute, the moon magnifies rapidly until finally it attains colossal dimensions.
Kapsül aya yaklaştıkça ay hızla büyümeye başlar ve sonunda devasa bir boyuta ulaşır.
It's a colossal idea and by the Lord Harry, we'll do it.
Muhteşem bir fikir ve Tanrı şahittir, yapacağız.
It's colossal!
Bu kocaman ya!
- Colossal!
- Dağ gibi!
Your ego is absolutely colossal.
Kendini pek beğeniyorsun.
Then you better get used to being a colossal egotist... ... selfish to the core.
O zaman çok egoist olmalısın, her şeyinle bencil.
- Marvelous, colossal, splendid.
- Muhteşem, muazzam, şahane.
If only I could get my coat with the belt, the police would realize what a colossal blunder they're making!
Eğer kemeriyle beraber trençkotumu bulabilseydim, polis ne kadar büyük bir hata yaptığını fark ederdi!
That's probably the first thing you noticed about me, that you liked my colossal brain.
Herhalde bende ilk fark ettiğin şey o muazzam beynim oldu.
The guy's colossal.
Adam muazzamdır.
You are colossal!
Müthişsin!
Something colossal, like, uh...
Muazzam birşey, tıpkı- -
Ladies and gentlemen... we will now present for your entertainment... the most stupendous, magnificent... super-colossal spectacle.
Bayanlar ve baylar şimdi sizlere harikulade, muhteşem ve kesinlikle kaçırılmayacak bir gösteri sunacağız.
Oh, you're colossal.
Muazzamsın.
A colossal piece of egocentric conceit.
Devasa bir kibirin en büyük parçası.
Nothing can save the 8th British Army from a colossal catastrophe.
Sekizinci İngiliz Ordusu'nu hiçbir şey bu muazzam felaketten kurtaramaz.
Why, you colossal bluff!
Seni sinsi seni!
- Beautiful, no? - Colossal!
Güzel değil mi?
If we fail, we'll take a colossal beating, so we can't fail!
Başaramazsak muazzam bir yıkımla karşılaşacağız, o yüzden başarmalıyız!
History need not say the burning of Rome was good, but it must say that it was colossal, uncommon.
Tarihin Roma'nın yanışını iyi olarak yorumlamasına gerek yok ama devasa ve fevkalade demelidir.
The public's upset by bribes and 40,000 cars and so on, but those are just farts next to this invisible, colossal waste of time.
Rüşvet, 40.000 tane araba... İnsanların canına tak etti. Ama bu görünmez, devasa zaman kaybı düşünülünce onlar devede diken kalıyor.
That you are the most tremendous, stupendous, colossal... Bore!
Senin, olağanüstü, muazzam derecede, devasa sıkıcı birisi olduğunu.
Just remember that grave out there is a colossal piece of vanity, nothing else.
O mezarın kocaman bir kibir anıtından ibaret olduğunu unutmayın.
Beneath the stone feet of the four colossal images of Rameses, which their own.sweat and blood and sinew had hewn from solid rock, a nation arose and freedom was born into the world.
Kendi terleri ve kanlarıyla kayalardan çıkardıkları, dört devasa Ramses heykelinin taş ayaklarının altında, bir ulus uyandı ve dünyaya özgürlük doğdu.
He says if I don't leave Howard and marry him... he'll kill himself. He's getting to be a colossal bore!
Howard'dan ayrılıp onunla evlenmezsem... kendini öldüreceğini söylüyor.
First that woman has the colossal gall to show up at my wedding.
ilk önce şu yüzsüz kadın düğünümde ortaya çıktı.
"A colossal ham, cooked and smoked brick-red..."
"Devasa bir jambon, pişmiş ve tuğla kırmızısı füme..."
How do you sleep nights when you close a show, put 40 people out of work and bankrupt a man, all because he had the colossal gall to poke a little fun at the great Jean-Marc Clément?
Sırf, yüce Jean-Marc Clément'le birazcık eğlendi diye şovunu kapatıp, devasa kinine kurban ettiğin o adamı iflas ettirdikten ve 40 kişiyi sokağa attıktan sonra geceleri nasıl uyuyabiliyorsun?
- A colossal mistake.
- Hata yapmışsınız!
Spectacular, super-colossal neighborhood Christmas-lights-and-display contest. "
Muhteşem, devasa Noel çevre ışıklandırma ve süsleme yarışması.
The exact balance of colossal forces.
Muazzam güçlerin tam dengesi.
The state owes to Mr. Fouquet personally the colossal sum of five million.
Devlet, şahsen Bay Fouquet'e toplamda beş milyon borçlu.
The price of action is colossal so Roux decides to be the chief apostle of Jean-Paul Marat.
Ama çok büyük eylemin bedeli öyle büyük ki, Roux karar veriyor olmaya Jean-Paul Marat'nın baş havarisi.
In the glare of the noon,... in the dead of the night,... in sickness or in health,... in calm or in tempest,... Countess Frederique seemed riveted to the saddle of that colossal horse,
Öğlen güneşin altında, gecenin derin karanlığında hastalıkta ve sağlıkta, sessizlikte ve fırtınada... Kontes Frederique o koca atın eğerine yapışmış gibiydi. İkisinin hırçın karakterleri fazlasıyla benzeşiyordu.
The one and only Billy Joe direct from a colossal and successful tour...
Karşınızda Billy Joe kendisi en hızlı silahşörlerin birbirleri ile kapıştığı Oklahoma Çölü'nden geçerken tam zamanında kasabamıza geldi...
I was admirin` that colossal shirt.
Gömleğine hasta oldum.
My factory, it's colossal.
Bu fabrikam, devasadır.
I was just wondering, is that what you call a colossal sense of humor?
Merak ediyordum da, nedir bu? Colossus'un mizah anlayışı mı?
It's a colossal mistake.
Muazzam bir hata.
EI field is being destroyed by a colossal nipple.
Biz burada dururken çevre koca bir meme tarafından harabeye çevriliyor.
The colossal empire of the East he is mature for the dissolution, e the end of the domination it mistreats in Russia it will be also the end of Russia while State.
"Doğudaki muazzam imparatorluk bir bozulma mayasından ibarettir." "Rusya'da Yahudi egemenliğinin sonu devlet sıfatıyla Rusya'nın sonu olacaktır."
And so with the tension colossal as we come up to the last ball, that's all from us.
Son atışa geldik, heyecan doruk noktasında bizden bu kadar.
It will be a colossal fiasco. Herr Hitler lacks intellectual capacity and method.
Devasa bir fiyasko olarak Bay Hitler entellektüel kapasiteye ve gerekli yönteme sahip değil.
The whole thing was a colossal fiasco.
Hepsi koca bir fiyaskoydu.
Scattered among the stars of the Milky Way are supernova remnants each one the remains of a colossal stellar explosion.
Samanyolu'nun bu saçilmis durumdaki yildizlari arasinda, bir de süpernova kalintilari vardir, her birisi çok muazzam olan bu yildiz patlamasindan geriye kalanlardir.
Imagine the night when that colossal stellar explosion first burst forth.
Böyle bir muazzam yıldız patlamasını gökyüzü karanlıkken hayal ettiğimizde dışa doğru genişleyen kalıntıları görürüz.
Colossal.
Devasa.
What colossal nerve.
Ne muazzam bir soğukkanlılık!
Colossal!
Şahane!
- It's colossal.
- Çok büyük bir işti.