Comfortable tradutor Turco
12,140 parallel translation
You're trying to make me comfortable?
Beni rahat ettirmeye mi çalışıyorsun?
Right now, you're trying to make me comfortable?
Şu anda beni rahat ettirmeye mi çalışıyorsun?
Are you sure you don't want to change into something more comfortable?
Daha rahat bir şeyler giymek istemediğinden emin misin?
I'm sorry. Nancy's not comfortable with that.
Üzgünüm ama Nancy görmeni istemiyor.
Well, she better get comfortable with it, okay?
İstemek zorunda kalacak.
- I don't feel comfortable coming out.
- Dışarı çıkmaya utanıyorum.
You comfortable, Agent Gibbs?
Rahat mısın Ajan Gibbs?
It was a liberating circumstance that just happened to explode my comfortable life into a million little pieces.
Bu o kadar özgürleştirici bir olaydı ki, rahat hayatım milyonlarca küçük parçaya ayrıldı.
It's not gonna be comfortable.
- Pek rahat olmayacak.
And I am not very comfortable with you having in-depth conversations with my father.
Ayrıca babamla uzun uzadıya konuşmalar yapıyor olmandan hiç hoşnut değilim.
First, you come between a mother and her son, and now you feel comfortable coming between a son and his daughter?
Önce anne ve oğlunun arasına girdin,... şimdi de oğlu ve onun kızının arasına girerek kendini rahat mı hissediyorsun?
Times like this, I wish you were more comfortable carrying a gun on your person, not just in your desk.
Böyle zamanlarda, silahını masanda bırakacağına yanında taşırsan daha güvende his ederim.
COMMENTATOR : Casey Stoner 166 with that nice comfortable lead.
Casey Stoner 166 liderliği rahat götürüyor.
I'm more than comfortable when the bike's going sideways.
Motor yan yattığında son derece rahatım.
And when the privy council votes, I will have a comfortable majority.
Meclis'te oy kullanma işlemi olduğunda üstünlüğü sağlayacağım.
Well, she's comfortable now.
Peki, şimdi rahat.
Donya did seem quite comfortable speaking with that man, as if they were close friends, wouldn't you say?
Donya o adamla konuşan oldukça rahat görünüyordu, Onlar arkadaşlar yakın sanki, öyle değil mi?
I'm glad you're so comfortable being human.
İnsan olduğun için bu kadar rahat olmana sevindim.
I'm gonna go slip into something a little more comfortable. Okay.
Üzerime daha rahat bir şeyler giyip geliyorum.
Make yourself comfortable.
Rahat ol.
That means we make an arrest before we make you comfortable.
Yani senin rahatlığından çok birini tutuklamamız önemli.
Now, if you want to be helpful, go and sit with her and try and make her more comfortable.
Eğer yardımcı olmak istiyorsan, git onun yanına otur ve onu rahat hissettirmeye çalış.
- I DON'T THINK I'M COMFORTABLE WITH THIS.
- Ben bunun içinde rahat olduğumu sanmıyorum.
Get comfortable.
Rahatla
I heard 12. I'm just trying to make our guests feel comfortable.
Kiracılarımızı rahat ettirmeye çalışıyorum.
I simply don't feel comfortable with what you're asking.
Sadece sorduğun şeyle ilgili rahat hissetmiyorum.
It's just become comfortable.
Sadece rahatlamak istiyor.
You spend your life in a comfortable dream state believing in destiny.
Tüm hayatını kadere inanarak rahat bir hayalde geçirirsin.
And D.C. feels more comfortable with me on the ground out here.
Ben varken DC daha rahat olacaktır.
Let's be comfortable with one another.
Birbirimizin yanında rahat olalım.
Free. If you want to be comfortable, why do you come to work?
Rahatlık arıyorsanız neden işe geliyorsunuz?
On very comfortable sheets.
Çok rahat bir yatakta.
Are you comfortable?
Rahat mısın?
- Can I get you something to make you more comfortable,
- Sana rahat bir şeyler getireyim mi yastık falan?
No, it must be comfortable.
Hayır. Rahat olmalı.
He was going to be a doctor who makes lots of money. And he was going to provide a comfortable life for his mom and his sister.
Tonla para kazanan bir doktor olup annesine ve kardeşine rahat bir yaşam sunacaktı.
Plus, this is more comfortable than a parking garage.
Ayrıca burası otoparktan daha rahat.
Well, I'd feel a lot more comfortable if a pilot told you that.
Sana bunu bir pilot söyleseydi daha rahat olurdum.
If we had two to three Cristiano Ronaldos on the team, I would be more comfortable, but we don't have.
Takımda iki veya üç Cristiano Ronaldo olsaydı çok daha rahat olurdum ama böyle bir şey yok.
I wouldn't get too comfortable.
Çok fazla rahat olamiyorum.
I see you made yourself comfortable.
Bakıyorum keyfin yerinde.
Elders, please make yourself happy and comfortable and tell your sons, daughters and even your wife, that this Seo Chang Gwon will make our Achiara the best tourist attraction in the country!
Sen... ne dedin? Ne dedin? Öldü mü?
I don't feel comfortable just handing it over up front.
Böylece önden vererek rahat hissetmiyorum.
I... don't think I'm comfortable with this course of treatment.
Ben bu tedavi yönteminden rahatsızım.
Bring them to a quiet, comfortable place where they won't be disturbed.
Onları sessiz, rahat ve rahatsız edilmeyecekleri bir yere götüreceksiniz.
We lock ourselves in, get comfortable.
Kendimizi içeri kilitleyip keyfimize bakıyoruz.
Make him as comfortable as you can, and tell me when his wife gets here.
Mümkün olduğunca rahat ettirmeye çalış. Karısı gelince bana haber ver.
And I don't really feel comfortable leaving you
Hayır, önemli değil.
At least she's comfortable enough to be back in the same city as you.
- En azından...
I'm feeling very comfortable with my decision.
Kararımdan çok memnunum.
Get comfortable.
Rahatla.