Commuting tradutor Turco
75 parallel translation
Where do you get off commuting me?
Cezamı nereye kadar hafifleteceksin?
I found commuting from Illinois pretty difficult these days so I've sort of become a Navy wife till the war's over.
Illinois'den buraya gelmeyi çok zor buldum ve savaş bitene kadar askeri bir eş oldum.
It's silly to think of commuting.
Ulaşım öyle aptalca ki.
No rush-hour commuting.
Trafiğin en yoğun olduğu saatlerde işe gidip gelmek yok.
Commuting in packed trains.
Hınca hınç dolu trenlerle işe gidip geliyoruz.
I have to spend the whole summer commuting.
Tüm yazı evle iş arasında mekik dokuyarak geçirmek zorundayım.
"Limited capacity during peak hour of foreign workers commuting."
"Kente gelen yabancı işçilerin yoğun olduğu saatlerde sınırlı kapasiteyle hizmet verilmektedir."
Let's say that if any of these men distinguish themselves... then we will give serious consideration to commuting their sentences.
Başarı gösteren olursa cezasında indirime gitmek için ciddi bir çalışma yapılacak.
You can say good-bye to air pollution, commuting, high prices, rising taxes and cold, depressing winters.
Hava kirliliğinden, artan fiyatlardan, yükselen vergilerden ve soğuk kara kışlardan kaçın.
But commuting is a big trouble.
Aldık ama gidiş geliş bir âlem.
Is he gonna move in, or did he keep his own place... or you gonna do that commuting thing?
Sana mı taşınacak, kendi evini mi tuttu yoksa evle iş arasında mekik mi dokuyacaksınız?
Commuting between them, I started routing through London into Chicago directly, avoiding New York and Madrid entirely.
Bu iki şehir arasında gidip gelirken Chicago'ya doğrudan uçmak için New York ve Madrid'den tamamıyla uzak durarak yolculuğumu Londra üzerinde geçirdim.
I don't think I'm cut out for commuting.
- Her gün işe gidip gelmek olmayacak.
I'm withdrawing my order of execution for John Henry Reese... and commuting his sentence to life imprisonment.
John Henry Reese idam cezasını geri çekerek cezasını müebbet hapse çeviriyorum.
This after commuting from Milwaukee for half a year.
Bunca zaman Milwaukee'ye trenle gidip geldikten sonra hem de.
Why waste all that valuable time commuting back and forth... when you can walk to see your son right from here?
Neden değerli vaktimizi oğlunu burada yüzyüze görebilecekken bir de seni kolaçan etmek için, gelip giderek harcayalım ki ahbap?
If I get a job on graveyard shift, I'll earn money instead of commuting.
Gece mesaisi olan bir iş bulursam yolda zaman kaybedeceğime para kazanırım.
Well, listen, it was a pleasure... commuting with you.
Dinle. Seninle yolculuk yapmak... ... çok güzeldi.
I said it was a pleasure commuting with her. "lt was a pleasure commuting with you?"
" "Seninle yolculuk yapmak çok güzeldi." " " "Seninle yolculuk yapmak çok güzeldi" " mi?
The trouble is that commuting to work can involve a bit of traffic.
Fakat sorun şu ki, oralarda dolaşmak biraz zahmetli bir iş.
- Commuting on skis.
- Kayakla işe gelmek.
Commuting is a prison sentence.
İşe trenle gidip gelmek anlamındaki "commute" da bir hapis cezası.
- Now, Walter, will you be commuting?
Walter, sık sık iş seyahatine çıkar mısın? Hayır.
Washing the car on Sunday Commuting every Monday
Pazar günü arabayı yıkamak Her pazartesi işe yetişmek
Commuting every Monday
Her Pazartesi işe koşuşturmak
If you're commuting, whose car you gonna take?
Eğer öyle yapacaksan, kimin arabasını alacaksın?
Yeah, I'm commuting four hours a day.
Günde dört saatim yolda geçiyor!
I'm thinking of commuting to Central Kansas.
Central Kansas'a yazılmayı düşünüyorum.
This is gonna represent a great step for people in terms of commuting to work, from work,... if you don't have to go more than a 120 miles a day.
Bu, ev ve iş arasında günde 120 milden fazla yol katetmeyenler için büyük bir adım teşkil edecek.
I still have my misgivings so why is it that I continue commuting to the clubroom?
Hala kuşkularım var o zaman neden eve iş arasındaki gibi burada mekik dokuyorum?
Do you konw how much gas we waste commuting to work alone everyday?
Herkesin işine kendi arabasıyla gitmesi yüzünden ne kadar çok benzin boşa harcanıyormuş, biliyor musun?
Don't know how the family gonna take to commuting.
Ailenin bu taşınmayı, nasıl yapacağını bilmiyorum. Heylia'yı araba tutar.
We eventually started commuting to the same secondary school.
Sonunda ikinci yılda aynı sınıfa girdik.
But also working Paris. Commuting Paris. Ritzy, shabby, trashy Paris.
Ama aynı zamanda iş güç, metro lüks, sefalet, kir pas.
- That may be so, Detective, but still, the conviction on one crime was overturned on appeal and the government is now considering commuting Rogianni's death sentence.
Olabilir Dedektif ; ama gene de bir suçun cezası temyizde haklı bulunmadı ve hükûmet şu an Rogianni'nin ölüm cezasını hafifletmeyi düşünüyor.
Commuting?
Gidip geliyor mu?
He did have his yacht, the Reynard, which was a 72-foot, very handsome yacht, which he often would cruise down from his house in Palisades, commuting by boat, if you will, down to Hudson River to Wall Street, and then walk up to the bank.
Sık sık Palisades'deki evinden teknesiyle ayrılır, Hudson Nehri'ni geçerek Wall Street'e ulaşır ve oradan da bankaya kadar yürürdü.
If I hadn't learned that, I'd still be commuting to Beverly Hills from Van Nuys in a hatchback.
Bunu öğrenmiş olmasam evden işe hâlâ bir Hatchback'le gidip geliyor olurdum.
He's commuting so that he can see you.
Seni görebilmek için ara veriyor.
Well, all that working and commuting were running him ragged, so he found a cheap sublet.
Tüm bu işler ve yolda geçirdiği zaman, pestilini çıkarıyordu. O nedenle ucuz, devren kiralık bir yer buldu.
All along the Antarctic peninsula both male and female chinstrap penguins have been commuting daily from the open ocean to collect food for their chicks.
Antarktika Yarımadası boyunca hem erkek, hem de dişi miğfer kayışlı penguenler, yavrularına açık denizden yiyecek toplamak için günlük gidiş-gelişlerini yapıyorlar.
You'll spend hours commuting.
- Yolda saatler harcayacaksın.
Somebody commuting to Boston could decide to stop at either one on any given day.
Boston'a işe gidip gelen biri herhangi bir gün birinde durmaya karar verebilir.
I know. He's been living up there and commuting to his studio for about 10 years.
10 yıldır orada yaşıyormuş, oradan işe gidip geliyormuş.
I am just trying to augment my income by seeing clients in their homes, thus alleviating them of the added stress of commuting, not to mention speed bumps and potholes, of which, as you know, can jostle the spine!
Müşterileri evlerinde ziyaret ederek, gelirimi arttırmaya çalışıyorum. Böylece onları, gidip gelme stresinden kurtarıyorum. Yolda, omurgalarına hasar verebilecek olan tümsek ve çukurlardan bahsetmiyorum bile.
Kitami-san had been in the local area since the 20th to cover the events while commuting in a car.
Kitami-san arabası ile bölgeyi tarayıp olayların arka yüzünü aydınlatmak için ayın 20'sinden beri oradaydı.
Now I can get my car fixed and stop commuting with Mutton-Chop Joe, who, big surprise, is the president of the virginity club at his church.
Tamir parasını ödememe ve Bekaret Kilisesi başkanı... Mutton Chop Joe'ya borcumu ödememi sağladı.
Are you in Oslo now, or will there be much commuting in the future?
Oslo da mısın? yada gelecekte bu yer değiştirme olacak mı?
Or, with all the commuting to Metropolis and Bangkok... Maybe she thinks we should sell it.
Ya da Metropolis ve Bangkok gibi durumları düşünüp belki orayı satmamızı istiyor.
It had been the morning commuting hour, 8 : 15 in the morning.
Sabah güneşi kaybolmuş bütün şehir karanlıktaydı ve heryeri duman kaplamıştı. Caddeler cesetlerle dolu idi.
The first time Abbas stuck a cigarette between... your fingers just so you could look at it you procured the matches from your own pocket a matchbox back then set you back by 50 paise all the gas you burnt up commuting to and from the cigarette shop the mouth freshener that you purchased
Abbas parmaklarının arasına ilk kez bir sigara sıkıştırdığında .. ona öylece bakabilirdin. Kibriti kendi cebinden çıkardın..
community 62
communication 63
communications 82
communicate 23
community service 38
communist 38
communicating 17
communism 20
communists 52
communication 63
communications 82
communicate 23
community service 38
communist 38
communicating 17
communism 20
communists 52