Compensate tradutor Turco
744 parallel translation
Of course, no amount of money could compensate for the loss of a dear one.
Kuşkusuz hiçbir meblağ, sevdiğimiz birini kaybetmenin yerini tutamaz.
Will that compensate me for the death of Marie?
Bu Marie'nin ölümünü telafi edecek mi?
But surely they'll compensate you for the damage.
Ama eminim ki zararınızı karşılayacaklardır.
I'm sending with this letter a gift of money which will compensate you for any disappointment you may feel.
Bu mektupla birlikte sana bir miktar para gönderiyorum, pişmanlık duyuyorsan, sana yardım edecektir.
Will you compensate?
Nasıl kaşılayacaksın?
Clapham no longer held Sibella's presence to compensate me for the tedious journey between the suburbs and the city.
Clapham, artık Sibella'nın varlığına rağmen şehirden banliyöye yaptığım sıkıcı yolculuklarda beni cezbetmiyordu..
Jeffords, nothing can compensate you for the terrible thing that happened.
Jeffords... Bu korkunç olayı hiçbir şey telafi edemez.
Our other witnesses, however, I'm sure, will compensate for his absence.
Eminim diğer tanıklar onun yokluğunu kapatacaklardır..
We have adjusted the magnetic field to compensate for the normal loss of gravitational effect and atmospheric pressure.
Manyetik alanı ayarladık. Normal yerçekimi ve atmosfer basıncı kaybını telafi edecek biçimde.
I have a theory that writers create to compensate for some lack in their personal lives.
Bence yazarlar hayatlarındaki eksiklikleri yazdıklarıyla gidermeye çalışırlar.
Something to compensate for the months of loneliness.
Aylar süren o uzun yalnızlığı telafi edecek bir şey.
Tell me, does toppling American missiles really compensate for having no hands?
Amerikan füzelerinin saptırılması ellerinizi geri getiriyor mu?
I've been authorised to compensate you for any damage done.
Uğradığınız tüm zararların telafisi için tam yetkim var.
If you have any complaints about what I've just said, compensate them first, and then deal with me!
Eğer bunun hakkında şikayetiniz varsa söylediğim gibi, önce zararı telafi edin, sonra benimle anlaşın!
And to compensate the farmers for what you put them through, you'll also return their thousand ryo to them.
Çiftçilerin yaşadıklarını telafi etmek için de onlara 1000 ryo'larını iade edeceksin.
These excessive acts of humility will not compensate for subservience to the crown.
Bu aşırı alçakgönüllü davranışlar... krala körü körüne itaat etmeyi telafi etmeyecektir.
We can compensate for that.
Bu açığı telafi edebiliriz.
How does that compensate us?
Bu bizim zararımızı nasıl telafi edecek?
As soon as it is finished, we will set you free and compensate you generously.
Sonuçlandığı zaman, serbest bırakılacak ve cömertçe ödüllendirileceksiniz. Eğer işbirliği yapmak istemezseniz biz de, aşırı derecede kötü olabiliriz. Dikkatli olun.
Will you take the risk to have to compensate for 30000 ryos?
30000 ryoyu taşıma ve çalınırsa karşılama riskini alabilir misiniz?
In return for a release from all future claims we're willing to compensate your client with a lump sum. Say $ 2,000. - Fair enough?
İlerideki taleplerinizin..... karşılığı olarak müvekkiline yüklüce bir para önerebiliriz.
Ideally we'll compensate for one another.
Birbirimize en iyi şekilde bedelini ödeyeceğiz.
To compensate.
Telafi için.
We've attached some bypass and leader circuits to compensate for the difference, tied directly into the impulse engines.
Farkı telafi etmek için devreler ekledik. Bunları direk olarak tahrik motorlarına bağladık,
- Relative gravity increasing, sir. - Compensate, Mr. Riley.
- Yer çekimi artıyor.
Compensate with the respirator.
- Solunum aygıtıyla dengele.
Compensate.
- Dengele.
Compensate.
Dengele.
This mute creature, so vulnerable, helped my wife to understand, that cruel villain can't compensate for a husband, who's been working hard to feed his family and make his wife happy.
Bu savunmasız hayvanların ağzı var dili yok. Böylesine ahlaksız bir çapkının asla ailesini geçindirmek ve karısını mutlu etmek için zor şartlarda çalışan bir kocanın yerini alamayacağını karım bu şekilde anlayacaktı. TAZE ET NAKLİYATI
I can compensate for the atmosphere and the temperature with this.
Atmosferin etkisini bununla telafi edebilirim.
- Compensate. - What does that mean?
- Bunun anlamı nedir?
Mr Kyle, you were instructed to compensate during the storm.
Mr Kyle, fırtınanın üstesinden gelmeniz söylendi.
Compensate.
Dengeleyin.
I am sure we can sell our land at a high price to compensate for the cancelled balance payment.
Eminim ki, maaş ödemelerinin iptalini telafi etmek için topraklarımızı yüksek bir fiyata satabiliriz.
Or compensate.
... ya da bedeline katlanacaksın.
That's not a sin? Perhaps those who caused the accident, though unintentionally, will agree to pay you, if only to compensate for his earnings.
Belki de kazaya sebep olan, gerçi istemeden olmuş ama onun kazanç bedelini vermek kaydıyla ödeme yapmayı kabul edecektir.
Why should they compensate us for anything?
Yok yere neden bize ödeme yapsınlar ki?
You have thieves here you must compensate my loss
Hırsızları barındırıyorsun, Kaybımı telafi etmelisin
Half of what's here will compensate, do you.
O zaman bazı şeyleri tek başıma yapmalıyım.
And high to compensate for these pendulums.
Evet bir de yüksek olmalı. Bu sarkaçları destekleyebilmeli.
I expect they'll give him some money, but there's no real way to compensate in cases like these.
Sanırım biraz para verirler. Bu gibi durumlarda zararı telafi etmek zordur.
I wonder if you're willing to compensate me for it.
Bunu telafi edip etmeyecğini merak ediyorum.
Your lover chain smokes, no doubt to compensate for his extreme shortness.
Sevgilin, sürekli sigara içiyor. Şüphesiz çok kısa olduğu için.
They are deeply sick and try to compensate by making me feel miserable.
Hepsi hastalar ve benim de, kendimi mutsuz hissetmem için her türlü gayreti gösteriyorlar.
The condition of the star... is the specialization of the apparently lived, the object of the identification... with apparent life without depth, that should compensate for the fragmentation of productive... specializations actually lived.
Görünüsteki yasamin uzmanlari olan yildizlar, insanlarin aslinda yasiyor olduklari bölünmüs verimli özellesmeleri telafi etmek için kendilerini özdeslestirebilecegi yüzeysel nesneler olarak görev görür.
He who kills a cow must re-compensate it.
Bir sığırı öldüren de bunu telafi etmek zorundadır.
It's to compensate...
Bu, telafi etmek için.
You've developed good strong arms to compensate for your legs.
Bacaklarınızdaki zaafı dengelemek için kollarınız çok güçlenmiş.
I must compensate.'
Bunu telafi etmeliyim.
The President was to finalize it next week. But now he seems likely to fix it right now... to compensate you for the inconveniences.
Sayın Başkan size primin ödenmesini de uygun gördü.
- Can you compensate for the loss?
- Telafi edebilir misin?