Consent tradutor Turco
2,321 parallel translation
But with the Indians'consent.
Ama yerliler kabul etmiş.
With the Shogun's consent, I suggest Naritsugu steps down.
Shogun'un rızasıyla, Naritsugu'nun düşürülmesini öneriyorum.
The Home Secretary would have to consent to them leaving the country. The Australian Government must've wanted to receive them.
İçişleri Bakanı, ülkeden ayrılmalarına izin vermiş Avustralya Hükümeti de onları kabul etmiş olmalı.
She's claiming thousands of kids had been deported without their parents'consent
Kendisi binlerce çocuğun, ailelerinin izni olmadan sürgün edildiğini öne sürüyor.
You need my consent.
Benim rızama ihtiyacın var.
By unanimous consent, you are hereby relieved of your command of the Sanctuary network, effective immediately.
Oybirliğiyle verilen karar göre, şu andan itibaren geçerli olmak üzere tüm Sığınak şebekesinin yönetimi görevinden alındın.
Money talks if you want his consent.
Onun rızasını almak istiyorsan, kesenin ağzını açman gerekir.
I don't need his consent.
Onun iznine ihtiyacım yok.
I'd like to do all of this with your consent.
Bunu sizin onayinizi alarak yapmak istiyorum.
She would not be pleased to have yours laid upon me without her consent.
Onun rızası olmadan bana dokunduğunu öğrenirse, çok kızar.
He's filed a suit against PPH and Dr. Robert Chase for performing surgery without consent. Yes, I saw that.
Hastahanenize ve Dr. Robert Chase'e onay almadan kendisini ameliyat ettiği için dava açıyor.
I also saw the consent forms.
Evet, onu gördüm. Ayrıca onay formunu da gördüm.
So, Foreman, go get her consent.
Mükemmel. Foreman git onamı al.
We're having a consent issue with the patient.
Hastayla ilgili bir izin sorunumuz var.
Why is it not my right to consent?
Benim beynim.
I read your consent form, and I understood it.
Daha kim olduğunu bile bilmiyor.
I believe that parental consent is required Before one can interview a child, mr...
Bir çocuğa soru sorulması için velisinin izni gerekiyordu, Bay...
Now, my father wants a divorce, but my mother won't give her consent.
Şimdi, babam boşanmak istiyor, ama annem kabul etmiyor.
I would never ask for an autograph, but if he signed a consent form and there was a copy laying around...
- Asla imza istemeyecektim ama eğer kabul formunu imzaladıysa... -... bir kopyası duruyordur değil mi? - Torres!
Well, we only had consent for the laptop, And he knew it was encrypted.
Sadece laptop için iznimiz vardı ve şifreli olduğunu biliyordu.
So, we'll need parental consent.
Ailenin iznine ihtiyacımız olacak.
I didn't consent last time.
Son seferki buluşmamızda hiç de öyle hissetmedim.
Any recording of this game Without the nfl's consent is prohibited.
NFL'in izni olmadan maç kaydetmek yasaktır.
I said I would... Sign the consent.
İzin belgesini imzalayacağımı söyledim.
As the Church, we have consent to his.
Biz razıyız buna, kilise olarak.
- Did you get the consent of his family?
Ailenin rızasını aldın mı?
You will consent before they go, or everything will wobble.
Onlar gitmeden razı olacaksın, yoksa her şey sarpa sarar.
Abdication requires consent from parliament in all 16 commonwealths.
Feragat için 16 ülke meclisinin onayını almam gerekiyor.
Besides, my mother would never consent to it.
Kaldı ki, annem buna asla onay vermez.
There is no consent to the dictatorship of ignoramuses!
Cahillerin diktatörlüğüne rıza gösterilemez!
And I want to thank you for signing the consent form and allowing my detectives to secure your home.
Rıza formunu imzaladığınız ve dedektiflerime evinizi korumaları için izin verdiğiniz için teşekkür ederim.
You can't cut my budget without written consent from the President of the Federal Reserve!
Merkez Bankası Başkanı'ndan yazılı onay almadan benim bütçemi kesemezsin!
I do not consent to this.
Neyi beğenmiyorum biliyor musun?
As a doctor, I can't consent to putting her in a straitjacket.
Bir doktor olarak, böyle bir insana deli gömleği giydirmenize razı olamam.
"in conclusion, both parties consent to marriage As required by state law for proper demon adoption."
" Sonuç olarak, İki taraf da, eyalet kanununca gerektiği gibi bebeği evlat edinmek için evlenmeye rıza göstermektedirler.
This is the last time I consent to your methods.
Bu, senin metoduna son izin verişim.
Consent form for what?
İzin formu ne için?
I found driving his boat at 2 am without his consent - I think he was right.
- Senle bağlantımı kesmek içindi o
So if Your Majesty might consent to lay your hands upon them?
Majesteleri, onlara yüce merhametini sunmayı düşünür mü acaba?
It's implied consent. I'm just sorry you got dragged into it.
Üzgünüm, bunun için buralara sürüklendin.
And I need the patient's consent in order to proceed. Yeah.
Benim de ameliyat yapabilmek için hastanın izin vermesi gerekir.
If Benny gave his consent. He's a kid. He's an uneducated kid who...
- O daha çocuk, eğitimsiz bir çocuk.
Well, if you're interested, you'll have to sign the consent forms.
Eğer ilgileniyorsanız rıza formu doldurmalısınız.
If you're interested, you'll have to sign the consent forms.
Eğer ilgileniyorsanız rıza formu doldurmalısınız.
She's given her consent.
Rızasını verdi.
If I don't see the consent signed by a physician licensed in this state...
Doktor tarafından, bu ülke içerisinde imzalanmış raporu görmezsem...
A girl at 16 can marry with her family's consent.
16 yaşında Bir kızın evlenebilmesi için ailenin rızası yeter. Yetmez mi?
But what I need is Your Majesty's consent to draw up certain articles against the Queen, so that she may be put on trial.
Ama ihtiyacım olan, Kraliçe'nin yargılanabilmesi için, siz Majesteleri'nin, ona karşı bazı kanunlar yapmamıza rıza göstermesi.
I've already signed the consent form, okay?
Onay belgesini zaten imzaladım, tamam mı?
Also, you are not to touch my computer, my lab equipment, my MP3 player, my caf-POW! , my desk or Burt, my farting hippo, without my express written consent.
Ayrıca bilgisayarıma, laboratuvar aletlerime, MP3 çalarıma kafeinli içeceğime, masama ya da osuran suaygırım Burt'e yazılı iznim olmadan kesinlikle dokunmayacaksın.
Right, my official consent form.
Evet, rızam olduğuna dair imzalamam gereken belge.