Contact tradutor Turco
23,255 parallel translation
Zane, uh, was in contact with you about a business proposition and that you were in contact with him just hours before his un-untimely demise.
Zane, aa, seninle kontak halindeydi Bir iş teklifi ile ilgili Ve sen de onunla kontak halindeydin
But he had contact with you before the show premiered.
Fakat seninle şov başlamadan temasa geçti.
I'm checking phone records to see who else was in contact with bin Rashid before the visit.
Ziyaretten önce Bin Rashid'le başka kimler temas kurmuş bakmak için telefon kayıtlarını kontrol ediyorum.
Your brother-in-law was in contact with Ihab to arrange the meeting the very same day that he plotted the massacre at the Commission.
Kayınbiraderin, komisyondaki kıyımın gerçekleştiği gün toplantıyı ayarlamak üzere Ihab'le iletişime geçmiş.
Your brother-in-law was in contact with Ihab to arrange the meeting the very same day that he plotted the massacre at the Commission.
Kayınbiraderin, komisyondaki saldırının gerçekleştiği gün toplantıyı ayarlamak üzere Ihab'la iletişime geçmiş.
One of them had to have been in contact with her.
İçlerinden birisi mutlaka onunla temasa geçmiş olmalı.
Would you get in contact with your dispatch officer?
Neden dağıtım memurunuzla iletişime geçmiyorsunuz.
You have 24 hours to contact me, or the information that I've gathered will be sent to every newspaper and television station in Gotham.
Benimle iletişime geçmek için 24 saatiniz var aksi takdirde topladığım bilgiler Gotham'daki her gazete ve televizyon kanalıyla paylaşılacak.
I want someone to contact her parents soon.
Birinin en kısa zamanda anne-babasıyla konuşmasını istiyorum.
She has a contact at the NYPD, so just relax.
NYPD'de bağlantısı var, rahatlayabilirsin.
You must have been in contact with your girlfriend,
Kız arkadaşın Meggy Travers'a haber vermiş olmalısın.
Has there been any contact since?
O zamandan beri herhangi bir iletişiminiz olmadı mı?
I swear to god, Nate. If you are still in contact with her...
Yemin ediyorum Nate, eğer hâlâ onunla irtibat halindeysen...
Six reports they've come in contact with the lead scientist.
Altı, baş mühendisle bağlantıya geçtiğini rapor etti.
Don't contact me again.
Benimle bir daha iletişime geçme.
Waze or unnecessary eye contact?
- Waze mi yoksa gereksiz göz teması mı?
Did you tell Dad not to contact me?
Babama benimle iletişime geçmemesini söyledin mi?
You've been in contact with the ship? Yes.
- Gemiyle iletişiminiz var mı?
This is Walter O'Brien, a government tech contractor on board the USS Corbett, trying to contact the Clayton.
Ben Walter O'Brien Corbett'te bulunan bir devlet çalışanıyım Clayton'a ulaşmaya çalışıyorum.
Or just making eye contact.
Ya da en azından birbirimizin suratına bakacaktık.
Sorry to contact you like this, Captain Hunter.
Sizinle böyle iletişime geçmek zorunda kaldığım için üzgünüm Kaptan Hunter.
Well, I'll contact the FBI.
FBI ile iletişime geçerim.
Look, maybe we should contact them.
- Belki de onlarla iletişime geçmeliyiz.
Contact the Dominators.
Hakimiyetçilerle iletişime geç.
I also included communication functionality, so if you ever need any help, you can always contact the team.
Haberleşme özelliği de ekledim, yani yardıma ihtiyaç duyacak olursan bizimle iletişime geçebilirsin.
All contact had been lost until three months ago when the DOD received this.
Üç ay önce Savunma Bakanlığı bunu alana dek onlardan haber alamadık.
If you learn anything, contact me.
Bir şey öğrenirsen beni ara.
He's trying to prove to me that everyone I--I--I come in contact with, everyone close to me dies, and he's right.
Bağlantım olan, bana yakın olan herkesin öldüğünü kanıtlamaya çalışıyor bana.
I ruin the lives of everyone that I come into contact with.
Onlar da bana ilişkili olduğum herkesin hayatını mahvettiğimi söylediler.
She's your emergency contact.
O senin acil durumda aranacak kişin.
I want you all to put me at the bottom of your emergency contact list.
Beni acil durumda aranacak kişiler listenizde en alta koymanızı istiyorum.
You must contact my colleagues for help.
Yardım için iş arkadaşlarıma ulaşmak zorundasınız.
According to Joe White's contact, these guys were a street gang who controlled vice, drugs, even some cops.
Joe White'ın bağlantısının dediğine göre fuhuş ve uyuşturucu işi yapan hatta bazı polisleri bile satın almış bir sokak çetesiymiş.
Let's look into anybody who had contact with him
İçeriden veya dışarıdan ona ulaşan...
And once Addison realized this, she sent him a strongly worded e-mail, threatened to call the cops if he ever tried to contact her again, and that's where the correspondence ended.
Addison bunu anlayınca ona sert bir e-posta göndererek bir daha bağlantı kurarsa polis aramakla tehdit etmiş. Böylece yazışma sona ermiş.
He left a cell phone number to contact him at when the place was ready to be shown.
Ev satışa çıktığında araması için cep numarasını vermiş.
All right, let's contact the DEA.
Tamam, uyuşturucu mücadeleyle görüşelim.
Contact front!
Arkadan temas!
Listen to me, Lou, get to a landline, contact Duke on his cell phone.
Beni dinle, Lou. Sabit hattan Duke'un cebini ara.
Gabriel's contact with the outside world was virtually nil.
Gabriel'in dış dünya ile ilişkisi yok sayılırdı.
Cut all radio contact until then.
O zamana kadar telsizini kapat.
You've never once been in contact with her before, right?
- Onunla şu ana kadar hiç iletişime geçmedin değil mi?
Oh, and no contact with guinea pigs or hamsters or their droppings, uh, no-no cat litter boxes, no paint fumes...
Hint domuzu, hamster ya da dışkılarıyla temas kurmak da yok. Kedi kum kabı, boya dumanı yasak.
I'll give you my contact information.
Bağlantı bilgilerimi veririm.
When you see a mentally ill person talking to a lamppost, do you contact their family?
Akıl hastası birini sokak lambasıyla konuşurken gördüğünüzde ailesiyle iletişime geçiyor musunuz?
Does he have regular contact with the babies?
Bebeklerle düzenli olarak iletişim halinde mi?
- Don't make real eye contact.
- Gerçek göz teması yapma.
Have you had any contact with anyone from your previous life? No.
- Önceki hayatınızdan herhangi birisiyle görüştünüz mü?
He has no access to phones or computers, and I have made it quite clear to them that he is not to contact either one of you, but if he does, you need to let me know.
Telefon ya da bilgisayara erişimi yok ve ona çok net ikinizden biriyle temasa geçmeyeceğini söylettim ama eğer geçerse bana haber vermelisiniz.
He said someone's been trying to contact us on the plane's secure channel.
Birilerinin uçağın güvenli kanalından bize ulaşmaya çalıştığını söyledi.
I've lost contact with Jax and Amaya.
- Ray, Martin.