Contempt tradutor Turco
1,239 parallel translation
Young man, you are in contempt.
- Genç adam, mahkemeye itaatsizlik ediyorsunuz
Your Eminence, we've just seen a good example of Jesuit contempt for the authority of the state.
Sayın Kardinal, az önce Cizvitlerin devlet otoritesini nasıl küçümsediklerine dair iyi bir örnek gördük.
They teach contempt for lawful profit, and they disobey the king's authority.
Yasal kazancı hor görmeyi öğretiyorlar ve kralın otoritesine itaatsizlik ediyorlar.
Absolute contempt.
Büyük saygısızlık.
Silence, or you will be held in contempt of this court.
Sessizlik, yoksa mahkemeye saygısızlık yapmış sayılırsınız.
I have nothing but contempt of this court.
- Bu mahkemeye hiçbir şekilde saygım yok.
Keep it up, and I'II hold you in contempt of court!
Böyle devam ederseniz sizi dışarı atarım.
One more outburst, and I'll hold you in contempt.
Kendinize hakim olmazsanız saygısızlıktan içeri atarım.
It's not a title I'm ashamed of, though I know you regard it with some contempt.
Siz her ne kadar aşağılamak için söylüyor olsanız da, bu benim için utanılacak bir sıfat değil.
And be held in contempt of court?
Ve mahkemede küçük mü düşeyim?
We're not as formal here as in other courts, but I remind you that rules of contempt apply.
Burada diğer davalardaki kadar resmi davranmıyoruz ama mahkeme kurallarının burada da geçerli olduğunu hatırlatırım.
Gee, sir, I thought you only got contempt of court for opening your mouth.
Vay canına, mahkemeye sadece sözle hakaret edilebildiğini sanıyordum efendim.
Hate and contempt... you've never felt that.
Nefret ve aşağılık duygusu.
you want to sink... into a pit where the contempt of fools can't reach you.
Bu sadece öylesine bir fikir. Sersemlerin ulaşamayacağı bir çukura batmak istiyorsun.
We look at them with a mixture of pity, contempt and fear.
Acıyarak, korkarak bakarız onlara, hor görürüz onları.
One more stunt like that and I'll slap you with a contempt citation.
Bir daha böyle bir şey yaparsanız, sizi mahkemeye hakaretten hapse yollarım!
- I will find you in contempt of court.
- Mahkemeye hakaret ediyorsunuz.
Miss Riley, you are in contempt!
Bayan Riley, mahkemeye hakaret ettiniz!
Your lust for revenge, your contempt and hate for humanity have gone too far.
İntikam hevesinizle, insanları hor görüp onlara kin güderek çizmeyi iyice aştınız.
You have only contempt for us, and yet you make yourself an outcast by making me your partner.
Yine de beni seçerek kendini toplumundan dışladın.
When I have, as you said, insulted you... and when you have treated me with an unqualified contempt.
Sizin iddianıza göre size hakaret ettiğimde... siz de beni aşağıladınız.
Contempt?
Aşağılamak mı?
I would call that, at the very least, contempt.
Ben buna en azından aşağılama derim.
We even hold our own lives in contempt.
Kendi hayatımızı aşağılıyoruz.
You have contempt for all life.
Sen herkesin hayatını aşağılıyorsun.
He is beneath contempt.
Herkesi küçümser.
Keep that up, mister, I'll find you in contempt.
Böyle davranırsanız ceza veririm.
But contempt really upsets me.
Ama aşağılama gerçekten kızdırır beni.
I watch the fall of kings and I see contempt rise in their place.
Kralların düşüşünü izliyorum ve onlarda küçümsemenin arttığını görüyorum.
Mr Ortega, you must answer under threat of contempt.
Bay Ortega, cevap vermezseniz mahkemeye hakaret suçunu işlersiniz.
March him upstairs to Part 30 and have him imprisoned for contempt?
Onu üst kata çıkarıp, emre itaatsizlikten tutuklayalım mı?
It's a crime, but she holds people like you and me in nothin'but contempt.
Ne kadar suç işlemesen de o senin ve benim gibi insanları aşşağılamaktan vazgeçmez.
Contempt of court, big fucking deal.
Mahkemeye itaatsizlik. Amma önemli.
Otherwise you're in contempt of court, you'll go to jail.
Yoksa mahkemeye itaatsizlik edersin ve hapse girersin.
And yet you have contempt for my belief. Just leave my botanica.
Madem inancımı küçük görüyorsunuz, Botanica'mdan hemen çıkın.
He was doing a year for contempt... and had this wonderful system for doing the garlic.
Hakaretten bir yıl yemişti ve sarımsak doğramanın mükemmel bir yolunu bulmuştu.
A TIME FOR CONTEMPT
ZULUM ZAMANI
One more outburst like that... and I'll hold you in contempt of court. You understand?
Bir daha böyle bir çıkış yapacak olursan... seni mahkemeye saygısızlıktan içeri atarım.
My lawyer said if I do that, I can wind up in jail for contempt.
Avukatım dedi ki, eğer bunu yaparsam, mahkemeye itaatsizlikten dolayı hapsi boylayabilirim.
As sure as I'm sitting here, I'll charge you with contempt unless you answer that question.
Bakın bu koltuğun bana verdiği hakla, sorulara cevap vermediğiniz takdirde sizi mahkemeye itaatsizlikle itham edeceğim.
I move that this witness be cited for contempt!
Bu tanığı mahkemeye itaatsizlikten dolayı yeniden mahkemeye çıkartacağım.
And you because that relationship is naturally going to involve... that condescending element, maybe even contempt.
Ve sana çünkü bu ilişki doğal olarak... küçümseme ögesini, belki de aşağılamayı kapsayacak.
" I wish that they should not remain unfamiliar with profound self-contempt...
"Kendinden derinden iğrenme ile alışılmadık kalmamalarını dinliyorum."
Your Honor. That is it. You are in contempt of this court.
Wells'i arastirma, Barry'nin sey oldugunu ögrenmem...
No! I'll tell you who's in contempt.
Eddie, Iris'e Barry'nin durumunu söyleyemezsin.
This courtroom is in contempt.
Mesele Barry degil.
Tell you, he was beneath contempt.
Onu hor görmeye bile tenezzül etmezdim.
Any more disruptions and I will rule you in contempt of court.
Bir kez daha düzeni bozacak olursanız. Sizi mahkemeye itaatsizlikten cezalandıracağım.
I warn you, if you continue to disrupt the court I'll cite you for contempt.
Sizi uyarıyorum, eğer duruşmayı bölmeye devam ederseniz sizi mahkemeye saygısızlıktan cezalandıracağım.
- There are none! The sheer contempt makes me wish I could use the board of education.
bu ince alay edişin, bana bir ilham verdi eğitim kurallarını uygulayacağım
The entire judicial system is in contempt. North America, the land mass, is in contempt. Jessie, get a grip!
su anda pek sirasi degil ama her sey yolunda gidiyorken Iris'e evlenme teklifi etmek istiyorum.