Cooks tradutor Turco
882 parallel translation
The best cooks have always been men.
En iyi aşçılar hep erkeklerden çıkmıştır.
I've heard it said that painters are good cooks.
Ressamlar çok iyi aşçı olurmuş derler. Evet.
Drina works, and cooks, and cleans, and goes to bed to get enough sleep to get up the next day and work.
Drina çalışır, pişirir temizlik yapar ve ertesi gün işe gidebilmek için yatağına gidip uyur.
Well, here's what cooks.
- Bak, işte ne pişiyorsa burada.
Still, she was a good cook, as good cooks go.
Ama pek fena bir aşçı sayılmazdı.
And as good cooks go, she went.
Ama o da gitti.
What we should send is cooks.
Göndermemiz gereken aşçılardı.
Your word was'cooks'?
Aşçılar mı dedin?
But she cooks well.
Ama iyi yemek pişiriyor.
In this war, I've seen ammunition dumps without ammunition, field kitchens with no cooks, motorcars with no petrol to run them on, so I suppose I shouldn't be surprised to find a railway transport officer without trains.
Savaş süresince, cephanesi olmayan cephanelikler, yemek pişmeyen ocaklar, mazotu olmayan arabalar gördüm. Yani, treni olmayan bir demiryolu memuruna şaşırmamalıyım.
- And cooks.
- Aşçılar da.
- Yes. And cooks too.
- Evet, aşçılar da.
Yes, I take money from you but not enough to make me like kitchens or cooks.
Evet, senden para alıyorum ama mutfakları veya aşçıları sevecek kadar değil.
She shops and cooks.
Alış veriş yapıp yemek pişiriyor.
- Cooks the carnival for me.
- Karnaval benim için bitti.
After the dance, all first sergeants quartermasters, saddler sergeants, farriers, cooks and bakers report to me at headquarters.
Danstan sonra tüm üstçavuşlar vardiya çavuşları, saraçlar, nalbantlar ve aşçılar karargahta hazır olacaklar.
My mother cooks supper on Wednesday.
Annem çarşambaları akşam yemeği yapar.
One of your cooks is down with fever.
Aşçılarınızdan birisi ateşten yıkılıyor.
- Where are the cooks?
- Aşçılar nerede?
- But it's tasty the way Hominy cooks it.
- Fakat Hominy onu çok lezzetli pişiriyor.
A woman cooks for her man... works in the fields, and has the babies.
Bir kadın erkeğine yemek yapar... tarlada çalışır, ve bebekleri olur.
- What cooks here?
- Burada ne oluyor böyle?
Would you consider Aida, who cooks so beautifully you forget she looks like a crow?
Aida'yı düşünür müsünüz, çok iyi aşçıdır.. bir karga gibi mi göründü?
I'm one of the best cooks in Three Point.
... yıkarım. Kasabanın en iyi ahçısıyım.
This is where most amateur cooks make their mistakes.
Bu noktada çoğu amatör aşçı hata yapar.
You got to hire good cooks, good waiters, you know, just to keep it high-class.
İyi bir aşçım var, iyi garsonlar, her şeyi en iyisi olmasını istiyorum işte.
They're all servants, maids, cooks, stable boys and butlers.
Hepsi hizmetçi, aşçı, ahır oğlanı ve kâhya.
Her mother cooks up some pretty fair chow.
Annesi çok güzel yemekler yapıyor.
- Sure, she cooks.
- Evet, o pişiriyor.
A girl who cooks and sews and cleans.
Yemek yapan, dikiş diken, temizlik yapan kızlardan.
Busboys, cooks, chauffeurs!
Ahçı yamakları, ahçılar, özel şöferler!
She cooks and washes for us, and is the first person to greet me when I come home from work.
Yemek yapar ve evi temizler, işten eve döndüğümde beni ilk karşılayan o olur.
- And cooks further for two fools.
- İki salak için yemek pişirmekten bıktım.
- Hope he cooks better than he fights. - You could find out.
- Umarım yemekler dövüşünden iyidir!
The cooks and the maid.
Aşçı ve hizmetçi.
Have the cooks sent to me.
Aşçıları ayarla.
Good. We need some cooks.
Aşçıya ihtiyacımız var.
In my country, cooks cook, no shervish table.
Benim ülkemde, aşçılar aşçılık yapar, hizmetçilik değil!
The cooks are calling Chobo back.
Aşçılar Chobo'yu geri çağırıyor.
Clerks, cooks, bakers, staff officers.
Muhasebeciler, aşçılar, fırıncılar, bütün elemanlar.
- But we're cooks.
- Ama biz aşçıyız.
She's nice and cooks well.
Eşim güzeldir ve iyi yemek yapar.
Cooks a meal, and then to readin'.
Yemek pişirip kitap okuyor.
He cooks better than his ma!
Annesinden daha iyi yemek yapıyor.
It's just one room and she has, uh, only two tables and she cooks on the floor, but her chicken mole, ay yi yi, compadre, it is the best.
Bir odası ve sadece iki masası vardır ve yerde yemek pişirir. Ama soslu tavuğu ay yi yi, compadre, bir harikadır.
Cooks like a pig and smokes in bed.
İğrenç yemekler pişiriyor, yatakta sigara içiyor.
- Cooks too.
- Yemek de yapıyor ha?
Anyway, she cooks well.
Neyse, güzel yemek yapıyor!
- She can't speak, shock, but she's a good strong girl, she cooks well and she sews too.
- O konuşamaz,! ... Şok geçirmiş, ama o iyi ve güçlü bir kız, çok iyi yemek pişirir ve dikiş de diker.
- The agency has a lot of cooks for you...
Güzel.
She takes it off when she cooks, maybe?
Yemek yaparken çıkarıyordur, belki.