Could i have a word with you tradutor Turco
171 parallel translation
I'm in love too Hello, Mrs. Cardes Could I have a word with you?
Biraz konuşabilir miyiz?
- Could I have a word with you, please?
- Bir şey söyleyebilir miyim?
Could I have a word with you?
Peki, sizinle biraz konuşabilir miyim?
- Could I have a word with you in confidence?
- Sizinle gizli bir şey konuşabilir miyim?
Miss Cole, Miss Cole, Miss Cole, please, could I have a word with you?
Bayan Cole, Bayan Cole, Bayan Cole, sizinle iki dakika konuşabilir miyim?
- Could I have a word with you, Mrs Savage?
- Bayan Savage, biraz konuşabilir miyiz?
- Could I have a word with you, please?
- Seninle bir şey konuşabilir miyim lütfen?
- Could I have a word with you, please?
- Size bir şey sorabilir miyim?
C - could-could I have a word with you, please, miss?
Lütfen sizinle biraz konuşabilir miyim, bayan?
- Could I have a word with you?
- Sizinle konuşabilir miyim?
Mrs. Lloyd, could I have a word with you?
Bayan Lloyd, sizinle konuşabilir miyim?
Could I have a word with you, Basil?
Konuşabilir miyiz Basil?
Could I have a word with you?
Sana bir şey söyleyebilir miyim?
- Could I have a word with you, sir?
- Sizinle biraz konuşabilir miyim, efendim?
Could I have a word with you?
Bir şey söyleyebilir miyim?
could I have a word with you?
Biraz konuşabilir miyiz?
Mr. Magee, could I have a word with you for a moment, please?
Bay Magee, seninle konuşabilir miyim, bir dakika?
Ben, could I have a word with you?
Ben, seninle konuşabilir miyim?
Doc, could I have a word with you?
Dok, biraz konuşabilir miyiz?
- Yes? Could I have a word with you for a moment, please?
- Seninle konuşabilir miyiz?
Charlie, could I have a word with you?
Charlie, seninle biraz konuşabilir miyim?
Balki, could I have a word with you?
Balki, seninle biraz konuşabilir miyiz?
Could I have a word with you, Monty?
Sana bir şey sorabilir miyim Monty?
Colonel, sir, could I have a word with you one moment, uh, alone, sir? - Certainly.
- Albay, sizinle biraz yalnız görüşebilir miyiz efendim?
Oh, Mr. Robinson, could I have a word with you, please?
Bay Robinson, sizinle biraz konuşabilir miyiz acaba?
Could I have a word with you?
Konuşabilir miyiz?
Alice? Could I have a word with you?
Alice, seninle konuşabilir miyim?
Sister Mary Clarence, could I have a word with you?
Rahibe Mary Clarence, seninle konuşabilir miyim?
Major, could I have a word with you?
Binbaşı, biraz konuşabilir miyiz?
Ms. Fieldmouse, could I have a word with you?
Bayan Tarla Faresi, sizinle biraz konuşabilir miyim?
Lieutenant, could I have a word with you for a moment?
Yüzbaşı, bir dakika konuşabilir miyiz?
Eddie, could I have a word with you?
Eddie, biraz konuşabilir miyiz?
- Could I have a word with you for a minute?
- Seninle konuşabilir miyim?
Dr. Crane, could I have a word with you in private?
Sizinle özel olarak konuşabilir miyim Doktor Crane?
Could I have a word with you in the other room, dear?
Seninle yan odada biraz konuşabilir miyim, hayatım?
The superintendent said I could have a word with you before the committee meeting.
Yönetici, komite toplantısından önce sizinle konuşabileceğim söylemişti.
Maybe I could have a word with you.
Belki sizinle biraz konuşabilirim.
If you left, perhaps I could have a word or two directly with those men.
Hatta izin verirseniz, belki şu adamlara 2 çift laf ederim.
I just wondered if we could have a word with you... about your son, Paul.
Mahsuru yoksa oğlunuz Paul hakkında sizinle biraz konuşmak istiyoruz.
Miss Spencer... I wonder if I could have a word with you.
Bayan Spencer acaba biraz konuşabilir miyiz?
- I, I'd like to have a word with you if I could.
- Sizinle konuşmak istediğim bir konu var.
I just wanted to have a word with you if I could.
Mümkünse sizinle biraz konuşmak istiyordum.
George, if I could have a word with you before the Carson Show calls.
George, Carson Show'u aramadan önce seninle biraz konuşabiliriz.
Could I just have a quick word with you?
Seninle bir dakika konuşabilir miyiz?
Excuse me, Mr Thurmont, you tiny, little, worm-like, infinitesimal prick, could I have a word with my wife, please?
Affedersiniz, Bay Thurmont, sizi ufacık, küçük, solucan tipli, küçük ahmak, karımla kısa bir konuşma yapabilir miyim, lütfen?
I wondered if I could have a word with you.
- Sizinle biraz konuşabilir miyiz?
Sister Clarence, I wonder if I could have a word with you in private.
Rahibe. Sizinle özel olarak konuşabilir miyiz?
Um, I was wondering if I could have a word with you.
Biraz konuşabilir miyiz acaba?
Could I just have a word with you?
Seninle biraz konuşabilir miyiz?
- If I could have a word with you.
Biraz konuşabilir miyiz?
You know, I could have a word with Mr Poirot.
Biliyorsun, bu konu hakkında Bay Poirot'yla görüşebilirim.