Cows tradutor Turco
2,414 parallel translation
Mr. Fletcher... tell me about the big, fat cows that cross the river... down at the "billabalong," or whatever you call it.
Gölet! Bay Fletcher. Bana şu besili ineklerin, gölet mi nedir, oradan nehri nasıl geçtiklerini anlatsanıza.
Well, it beggars belief, but as he was leaving... he deliberately let the cows out of the, uh - I don't know-whatever you call it... and they ran off! Damn!
İnanılacak gibi değil ama giderken inekleri kasıtlı olarak, adına ne diyorsunuz bilmiyorum ama oradan çıkardı işte ve onlar da etrafa dağıldılar.
Stubborn things. Silly cows. - Hey, hey, hey.
İnatçı şeyler, aptal inekler!
We're trying to get the cows up there.
Biz hayvanları o tarafta toplamaya çalışıyoruz.
Look at these cows...
Şu ineklere bak.
" He ran toward the sheds where the cows and the horses were kept.
" İneklerin ve atların bulunduğu kulübelere doğru koştu.
Your late partner, Mr. Kenny Cowlings...
0rtağınız Bay Kenny Cows...?
Well, it beats punching cows or digging copper.
Şimdi ise bitiğiz tam, iki sakat.
- Let sleeping cows stand.
- Uyuyan ineği niye uyandırırsın?
Between father's polio and Philip's mania for tipping cows...
Babamın felci ve Philip'in inekleri itme manyaklığı arasında...
Can we please just drop the cows?
İnekleri unutabilir miyiz lütfen?
I'm surrounded with a herd of cows.
Etrafım inek sürüsüyle çevrili.
It started pouring and suddenly it was just me in a field of cows.
Hafif çiseliyordu sonra birden kendimi ineklerin arasında buldum.
I can work out on my arms till the cows come home, but...
Haklısınız. Çıkmaz ayın son çarşambasına kadar egzersiz yapabilirim ama...
I'll build a house, raise some cows, horses, and sheep.
Bir ev inşa edip, inek, at ve koyun besleyeceğim.
Of course we will, you'll see. A quiet little house on the water. And we'll have chickens, cows, pigs.
Elbette olacak bak şimdi, suyun üstünde sessiz küçük bir evimiz ve tavuklarımız, ineklerimiz, domuzlarımız olacak.
And I don't care where we go just as long as I don't have to carry any more dead cows.
ÖIü dana taşımadığım sürece nereye gittiğimiz umurumda değil.
Yeah, nothing but cows.
Evet, inekten baska bir sey yok.
The cows.
İneklerin.
Do you want to see the cows and the pigs?
İnekleri ve domuzları görmek ister misin?
But we might be bigger cows for letting her come between us.
Ama bunun aramızı bozmasına izin verdiğimiz için biz daha aptalız.
Cows.
- İnekler.
Cows. Aah!
İnekler.
Are you afraid of cows?
İneklerden korkuyor musun?
No, cows can't bite.
Hayır, inekler ısıramaz.
No, no, no, cows don't bite.
Hayır, hayır, hayır. İnekler ısırmaz.
See how the cows gradually make way for brick monsters, which those with the bank's approval but no taste have plumped down in the Flemish countryside.
Flaman topraklarında boy gösteren, mahkeme kararınca onaylanmış ama tadı olmayan otları ağır ağır yiyen inekleri görürsünüz.
You say your well off, but my parents have heard from people they trust that you are penniless name and that your family is disgraced becuase all the cows you bought at the end of the war with the money you found took ill one after the other, and thus you don't even have eyes to cry.
Varlıklı olduğunu söylemiştin ama ailem güvendikleri birilerinden senin meteliksiz olduğunu ve ailenin... savaşın bitiminde bulduğu paralarla inek aldığını duymuş. Sonra hepsi bir bir hasta olmuş ve ağlamaktan gözyaşlarınız sel olmuş.
Some say of you Communists that though you don't eat babies you're worse than the disease that struck your cows.
Bazıları diyor ki siz komünistler bebekleri yemeseniz de ineklerinizi vuran hastalıktan daha betermişsiniz.
Didn't you earn more with the cows?
İneklerle daha fazla kazanmıyor musun?
Yeah, it comes from the local cows.
- Kasabanın ineklerinden.
Well, you know, that's gonna cost quite a bit to put things back in order, and to get the cows situated and so forth.
Sonrasında her şeyi yerli yerine oturtmak ve inekleri falan yeniden yerleştirmek... -... bir hayli paraya mal olacak.
And we fucking tipped three of Yasgur's cows, man, right there, at the top of that hill.
Yasgur'un ineklerini devirmiştik sonra. Tam şu tepenin üstünde.
Daniels was killed by a pig and the cows got Midland.
Daniels'ı domuz öldürdü, Midland'i de inekler kaptı.
Several of the cows in the barn had been grossly abused.
Bir sürü inek zalimce telef edilmiş.
- That's exactly what we are. Mad cows.
- Aynen öyle, deli danalar gibi.
Now, for the rest of you cows, I want you to follow me over here to the balance beam.
Siz ineklere gelince, şuradaki denge aletine gidiyoruz.
With this drought, the cows don't have anything to eat.
Bu kıtlıkta, ineklerin yiyeceği bir şey kalmadı.
Dead työparisi, Kenny Cowlings...
Ortağınız Bay Kenny Cows...?
Cows, chickens.
İnekler, tavuklar...
Well, you know what? You guys can hate Robert Mutt until the cows come home for all I care. Because today's my wedding day.
Robert Mutt'tan istediğiniz kadar nefret edin, umurumda değil çünkü bugün evleniyorum ve Robert Manitoba oluyorum.
With proper care, these cows could supply Grade A milk...
Düzgün bir bakımla, bu inekler birinci kalite süt verebilmekte....
Carl's Cows have no antibiotics and no synthetic growth hormones.
Carl Sığırlarında ne antibiyotik, nede sentetik büyüme hormonu kullanılmıştır.
Like cows, elephants, horses.
İnekler, filler, atlar.
Let's have some of their cows.
Hadi ineklerini alalım.
The sacred cow is such a important part of sacred soil because as we feed the cows, the part of the plant that we cannot eat, they turn that into the real life of the soil, the cow dung.
Kutsal inek, kutsal toprağın çok önemli bir kısmıdır çünkü inekleri besledikçe, bitkilerin bizim yiyemediğimiz kısımları inekler tarafından toprağın gerçek yaşamına, dışkıya dönüştürülür.
I was a blacksmith and Maya was my wife and she milked the cows.
Ben demirciydim Maya da benim karım rolünde inekleri sağıyordu.
Which one of you is making the bulls and cows with my sister?
Hanginiz boğa ve kardeşimi sağıyor?
Run, you cows!
Koşun inekler!
Move, you cows!
Kımıldayın inekler!
We didn't steal them cows.
Biz onların ineklerini çalmadık.