Crunch tradutor Turco
862 parallel translation
- They'd slam into the house and it would go crunch.
- Tanrım! - Eve çarpıp onu parçalayabilirdi.
When it's time for lunch The guy's in a crunch
Yemek zamanı geldiğinde, adam kendini kaybettiğinde
I used to do a lot of snowballing... and I found the best way to make a snowball was to take the snow into... your bare hands, like this, and then... crunch it together until the warmth from your hands...
Eskiden ben de bir sürü kartopu attım. Ve anladım ki kartopu hazırlamanın en iyi yolu onu çıplak ellerinizin arasına alıp ezerek ta ki elinizin sıcaklığı...
Jasper... the snake came crawling along in the desert... wound itself around the barrel, and then, crunch!
Jasper yılan çölün içinden sürüne sürüne fıçıya yaklaştı kendini fıçıya sardı, ve sonra da fıçı çatırdadı!
Crunch?
Crunch?
Crunch, line them up!
Crunch, arabaları dizin!
- Nothing, Crunch.
- Hiçbir şey Crunch.
- Crunch, my father...
- Crunch, babam...
Crunch and Goon and everybody!
Crunch, Goon, hepsi!
- ( Crunch ) - Steady on!
- ( Çatırtı ) Vay canına!
( Crunch )
( Cevizin kırılma sesi )
- Can I have a Crunch, please?
- Bir Crunch, lütfen.
- Ju-Just crunch it.
- Çiğneyin
Crunch it right down.
İyice çiğneyin.
Crunch her up till she's one solid piece of metal.
Demir kütlesi haline gelinceye kadar ezeceğim.
# # And chocolate is charming to crunch
# # And chocolate is charming to crunch
Here is the crunch.
En önemli an geldi.
Ease her into gear, you don't crunch it.
Yavaşça vitese takarsın, acele etmeden.
Let's crunch our hands with this stone.
Bu taşı elimize bastıralım.
I seem to feel its cruel jaws Crunch!
Acımasız çenelerini hissederim
crunch! there go my legs
Kıtır kıtır gider bacaklarım
But when it comes to the crunch, I get my way.
Ama iş paraya gelince, bildiğimi okurum.
It is a crunch.
Tam bir hengame.
Crunch it right through.
Dibine kadar geçirin. Pekala.
Keeping one of you hostage'gives me an 18-carat gold crunch on the other! '
Birinizi tutsak almak, diğeri üzerinde, bana, 18 ayar altın bir tasma verecektir.
Jesus Christ in a crunch!
Hassiktir!
Crunch. Right in the nuts. You certainly are prepared.
- Hazırlıklısın.
Nestle Crunch?
Nestle Crunch?
And when it comes to the crunch that I can handle myself with an acceptable degree of integrity.
Şu zor duruma gelirsek elimden geldiğince dürüst olacağım.
Trouble is, the big crunch comes when they run out of dollars.
Asıl sorun paraları bittiği zaman başlayacak.
The crunch is coming.
İşler zorlaşıyor.
Crunch, seats.
Koltuklarınızı yiyin.
Crunch, Beast, Cyclone!
Crunch, Beast, Cyclone!
Come on, you old Crunch!
Hadi, seni yaşlı ahmak!
A Nestle Crunch bar, hardly even been touched.
Neredeyse hiç dokunulmamış bir çikolata.
Boy, I'm sure going to hate to crunch this place up.
Of, burayı yıkmak bana çok zor gelecek ya.
[Crunch]
[Çıtırdama]
Why the crunch on that has come now, of all times, is beyond me.
O işin neden şu anda patladığını anlamam mümkün değil.
When you crunch down on a Lifesaver, electrons strike nitrogen molecules, which causes the latter to emit an invisible ultraviolet radiation which, when absorbed by the methyl salicilate in the Wintergreen flavoring, produces a flash of blue light.
Lifesaver'ı çiğneyince elektronların saldırdığı nitrojen molekülleri görünmez bir morötesi radyasyon yayıyor. Keklik üzümünde bulunan metil salistat bu radyasyonu emiyor ve parlak. mavi bir ışık çıkarıyor.
If we lose enough air in here, the internal pressure will drop, and crunch.
Eğer burada yeterince hava olmazsa, iç basınç düşer ve eziliriz...
Oh, the crunch enhancer?
Çıtır artırıcı mı?
- Stop repeating everything I say. It's annoying, and I'm in a time crunch.
Bu çok sinir bozucu ve acelem var.
Johnny Crunch here, KDRT.
Ben KDRT'den Johnny Crunch.
Johnny Teitelbaum, calling himself Johnny Crunch.
Johnny Teitelbaum, kendine Johnny Crunch diyor.
Hey, Pixie. I'm here to see Johnny Crunch.
Hey, Pixie. Johnny Crunch'la görüşeceğim.
Mr Crunch has a lot of fans who hate his guts.
Bay Crunch'ın, kendisinden nefret eden bir sürü dinleyicisi var.
It's Johnny Crunch here.
Johnny Crunch yayında.
Any teenage virgins, show up with a jar of petroleum jelly right now, and ask to speak to Johnny Crunch.
Genç bakireler, vazelinlerinizi hazırlayın ve Johnny Crunch'ı arayın.
* WE'RE GONNA MEET THEM, MUNCH THEM, CRUNCH THEM, GONNA STOMP'EM IN PLACE *
Muzaffer olacağız.
Crunch him!
İndir onu!
Well, you know we're under a little bit of a time crunch here.
- Evet, evet.