Culture tradutor Turco
4,567 parallel translation
This is, um-You know, death is a difficult topic in our culture, and practice and preparation demystifies the process, so -
- Bu ölüm bizim kültürümüzde farklı bir konudur, açıklık sürecini çalışmak ve hazırlamak...
You forget how closed off these prisoners are in terms of movies and popular culture and stuff.
Seni unutmak nasıl olur daha önceki olaylar açısından popüler kültür ve malzeme.
When I was a boy, my father told me stories of the dark ages, a time when culture and learning were eclipsed by barbaric ritual and war.
Ben ufacık bir çocukken babam bana karanlık çağ hikayeleri anlatırdı. Kültür ve bilginin, zalim adetler ve harp sayesinde çakıştığı bir çağ.
There is an old war bunker at the Culture Park station.
Kültür Parktaki tamamlanmamis siginagi diyorum.
50 years ago, my father helped build Culture Park and he never mentioned anything about a bunker.
Park 50 yil önce insa edilmisti, babam da orada çalismisti. - Bence orasi siginaktan farkli bir yerdi.
I make tours between Sadovaya subway and Culture Park daily.
Sadovaya ile Kültür Parki arasindaki grup sorumlusuyum.
Klokov what happened between Borodino and the Park of Culture?
Klokov, Borodin ile Kültür Parki arasinda neler oluyor?
We have a dangerous situation between Sadovaya and Culture Park.
Herkesin dikkatine! Kültür Parki ile Sadovaya istasyonu arasindaki bölümde kaza olmus.
Close all the watertight doors of the Culture Park station.
Kültür Park istasyonundaki su geçirmez kapaklari kapatin.
An incident took place between Culture Park station...
... tünellerde neler olduguna dair elimizde güvenilir bilgiler var. Kültür Parkinda...
Today is about me finding someone within my own culture that I can build my life with.
Bugün, hayatımı birlikte geçireceğim ve kendi kültürümden olan birini bulmak için buradayım.
Every culture has its romantic hero, eh?
Her kültürün bir romantik kahramanı vardır değil mi?
As fond as I am of the Japanese culture, I could go the rest of my life without hearing "Chiizu" again.
Japon kültürünü ne kadar çok sevsem de hayatımın geri kalanını tekrar "Chiizu" kelimesini duymadan geçirebilirim.
I'm familiar with your culture.
Kültürünüze aşinayım, evet.
Never trust a culture that makes sausages from dogs.
Köpeklerden sosis yapan bir kültüre asla güvenmeyeceksin.
I'm standing in one of my favorite places in the world, surrounded by food, music, art, culture, and all I can think about is how much I want to show it to you.
Dünyadaki favori yerlerimden birindeyim. Etrafım yemek, müzik, sanat ve kültürle çevrili. Ama tek düşündüğüm sana bunu ne kadar çok göstermek istediğim.
New York has always embraced music and culture, and the musicians here tonight represent the finest in their field from all over the world, so I think it is entirely appropriate that the last stop on their American tour...
New York her zaman müziği ve kültürü kucaklamıştır. Bu gece burada olan müzisyenler dünyanın dört bir yanından kendi alanlarının en iyileridir. O yüzden Amerika turnesindeki son duraklarının New York olması bence çok uygun olmuş.
It is our responsibility to try to understand the culture of the communities we work in.
İçinde çalıştığımız cemaatlerin kültürleri anlamaya çalışmak bizim sorumluluğumuzdur.
What about when it's the culture of the community to hate the police?
Cemaatin kültürü polisten nefret etmekse ne olacak?
Him. An elder statesman of a lost culture.
Yitirilmiş bir kültürün savunucusu.
It's a Hindu culture.
Hindu kültürü.
But you were the only German students celebrating German culture, and here at Greendale, that is a big, fat no-no.
Ama Alman kültürünü kutlayanlar arasında Alman olan sadece siz vardınız ve Greendale'de bu çok kaka bir şeydir.
Because of my intimate knowledge of Chinese culture?
Çin kültürüne olan yakınlığım yüzünden mi?
They've got four stomachs, one of them contains their culture of bacteria and fungi, and they allow them to digest that difficult cellulose.
Bir tanesinin içinde bakteri ve mantar kültürü olan dört tane midesi vardır. Bunlar da çetin selülozun sindirimine olanak tanırlar.
WELL, WE LIVE IN A PORN-IFIED CULTURE.
Durum şu ki, pornolaştırılmış bir kültür içerisinde yaşıyoruz.
I THINK POP CULTURE GIVES GUYS THAT IDEA.
Bence popüler kültür, bu fikri erkeklerin aklına sokuyor.
It's Hawaiian. Insult their culture, why don't you? Hey.
Farkındaysan Hawaii kültürüne hakaret ediyorsun.
The strep culture's negative.
Farenjit kültüründe bir şey çıkmamış.
When they emerged from the dark side of the moon, and the Earth rose into view, they chose to broadcast their culture's creation story back to the inhabitants of Earth.
Ayın karanlık tarafından çıkıp, Dünya'yı gördüklerinde Dünya'dakilere kültürlerinin yaratılış hikayesini yayınlamayı tercih ettiler.
There is art, there's culture...
Sanat eserleri var. Kültürü var.
We were busy writing youth culture references in a funny song about the Speaker.
Meclis başkanıyla ilgili komik şarkı için gençlik kültürü referansları yazmakla meşguldük.
Virtually every culture, every religion, has that deeply-held belief.
Hemen hemen tüm kültürlerde ve dinlerde bu içten benimsenen inanç bulunuyor.
In the marketplace of ideas, where... culture is king, and data moves faster than people, where scalable opportunities come from turnkey solutions...
Verilerin insanlardan daha hizli ilerledigi ve kültürün hükümdar oldugu bir fikir pazarinda ulasilabilir firsatlar eksiksiz çözümlerden geçerken...
A word forever hijacked by the lazy vulgarity of the popular culture.
Bu kelime popüler kültürün tembel bayağılığı ile sonsuza kaçırılmıştır.
No, Brendan thinks Kumbaya is a negro spiritual - that's been co-opted by white camping culture.
Hayır, Brendan Kumbaya'nın, beyazlar tarafından asimile edilmiş bir siyahi ritüeli olduğunu düşünüyor.
We could go through all the trouble of dating, and family, culture, political differences.
Aile, kültür, siyasal farklılıklar ve buluşmayla ilgili tüm sorunları çözerdik.
This is my culture.
Bu benim kültürüm.
While you culture that, we'll get Arastoo to the hospital.
Siz ona bakarken, biz Arastoo'yu hastaneye götürelim.
So someone stole the culture two years ago.
Yani birisi iki sene önce kültürleri çaldı.
Abed, a pop culture reference is more of the same.
Abed, bir pop kültürü referans çoğunlukla aynıdır.
It's like Edmonton, minus the arts and culture.
Rezil bir yer. Kültürel ve sanatsal değeri alınmış Edmonton gibi.
Is that all you know about her culture?
Kültürü hakkında tüm bildiğiniz bu mu?
We are all going to a Vietnamese restaurant, and we are gonna give her a taste of her culture.
Hep birlikte Vietnam restoranına gidip ona kendi kültüründen bir şey tattıracağız.
It's important that you celebrate the culture of your ancestors.
Atalarından kalan kültürü anman çok önemli.
I really think that keeping in touch with your heritage only enriches our culture.
İnsanın kökenlerinden kopmaması kültürümüzü zenginleştirir bence.
And, uh, in her tribe's culture, a Bigfoot was considered... benevolent or a protector.
Ve onun kabile kültüründe Koca Ayak yardımsever ya da bir koruyucu olarak görünüyordu.
They are messages to be seen from above to basically say that the people on the ground still live in accordance with the rules established by the deities who came from above to teach the people on the ground about civilization and various other aspects of culture.
Bunlar, yukarıdan geldiği görülen, temelde ; yeryüzündeki insanların tanrılar tarafından belirlenen kurallara uygun bir şekilde yaşaması gerektiğini onlara öğreten, uygarlık hakkında ve kültürün çeşitli yönlerini vurgulayan mesajlar.
According to archaeologists, this ancient city was the capital of the Tihuanaco culture that thrived more than 1,000 years ago.
Arkeologlara göre, bu antik kent 1.000 yıldan daha uzun bir zaman önce gelişen Tiahuanaco'nun kültür başkenteydi.
There are many connections between the Nazca culture along the west coast of Peru, and the inland cultures, the Andean cultures of Tihuanaco, Pumapunku and Cuzco.
Peru'nun batı kıyıları boyunca uzanan Nazca kültürü ile, bölgenin daha iç kısımlarında bulunan Tihuanaco'nun ; Andean, Pumapunku ve Cuzco kültürleri arasında çok fazla bağlantı vardır.
According to historians and anthropologists, an indigenous Native American culture called the Fort Ancient people built the mounds nearly 1,000 years ago.
Tarihçilere ve antropologlara göre ; Kızılderililer'in yerli kültürü, "Fort Ancient" insanlarının, 1.000 yıl kadar önce, büyük bir höyük inşaa ettiğini söyler.
Just passed station Borodino and we are approaching Park Culture.
Kültür Parka ilerliyoruz.