Cursed tradutor Turco
3,033 parallel translation
My point, Eileen, is that sometimes a project is cursed.
Demem o ki Eileen, bazen bir proje lanetlidir.
He must be one of the untold millions you cursed.
Lanetlediğin milyonlarcasından biri olmalı.
I'll be cursed to live in this house forever.
Sonsuza dek bu evde yaşamak üzere lanetli kalırım.
What is so cursed about your life?
Hayatının neresi lanetli?
Doesn't seem cursed to me.
Bana hiç lanetli gelmedi.
It's cursed because, like everyone else here, what I love has been ripped from me.
Öyle, çünkü buradaki diğer herkes gibi benim de sevdiğim şey elimden alındı.
That jersey is cursed.
O forma lanetli.
Its body blasted into dust by the madness of its own inhabitants while its head was cursed to rove aimlessly through time and space, screaming in pain and sorrow...
Kendi sakinlerinin çılgınlığı yüzünden toza dönüştü. Hedefsizce uzayda ve zamanda gezinmek, acı ve keder içinde bağırmak üzere lanetlendi.
She cursed us!
Bizi lanetledi!
It was considered a cursed place.
Lanetli bir yer olduğu düşünülüyor.
He believed the place was cursed.
Yerin lanetli olduğuna inanırdı.
When the ancient spirits cursed you, they must have allowed the disease back into the village.
Eski ruhlar sizi lanetlediklerinde hastalığı köye geri getirmiş olmalılar.
Cursed.
Lanetli.
All I have to do is kill you and everyone I've cursed and they've cursed, they're free.
Yapmam gereken tek sey seni öldürmek. Böylece benim lanetlerim ve lanetlerimin lanetleri özgür kalacak.
That medallion holds the power of a thousand cursed souls.
O madalyonda binlerce lanetli ruhun gücü var.
Several generations ago, a seer witch cursed the Conants and the Blakes to stop them from ever coming together.
Birkaç nesil önce bir kâhin cadı Conant'lar ile Blake'ler üzerine bir araya gelmelerini engelleyecek bir lanet yapmış.
Blame the witch who cursed our families.
Suçu ailelerimize laneti koyan cadıya at.
Oh, no, you don't, cursed crusaders.
Aman yapmayın sizi lanetli gençlik.
But I found it's supposedly cursed.
Lâkin, bu kolyenin lanetli olduğu anlaşılmış.
This thing really is cursed.
Bu şey gerçekten lanetli.
Cursed or not, did you ever consider going back for it?
Lanetli falan, hiç gidip almayı düşünmediniz mi? Anlamıyorlar Joe.
He cursed my mother!
Anneme küfretti!
Your Presence here in this house once stood cursed is testament to your courage and faith.
Bir zamanlar lanetli olan bu hanedeki varlığınız cesaretiniz ve inancınızın ahitidir.
Your heir will die if it remains in a city cursed with blood and fear.
Varisin kan ve korku ile lanetlenmiş bir şehirde kalmaya devam ederse ölecek.
At such nights I've cursed at myself the most.
En çok, böyle geceler de lanet ettim kendime.
Son, you've cursed his name twice, and there's not gonna be a third time.
İkidir Tanrı'nın adını sövüyorsun ve üçüncü defası olmayacak.
He is cursed with the gift for the job.
Bu işe olan yeteneği onun laneti.
I leave as soon as possible and I leave behind these cursed lands. and the memory of the horror that I lived in them.
Olabilecek en kısa zamanda buradan gideceğim ve bu lanetli adayı korkunç anılarımı yaşadığım bu yeri geride bırakacağım.
Once you watch The Cabinet of Dr. Caligari, you're cursed until someone else watches the film.
Dr. Caligari'nin Kabini'ni bir kez izlediğinde başka biri filmi izleyene kadar lanetlenirsin.
- It's like you're cursed.
- Lanetlenmiş gibisin.
- We're cursed!
- Bizler lanetliyiz!
- Cursed!
- Lanetli!
Cursed!
Lanetli!
Cursed to come to life whenever the moon is waxing.
Her Ay doğduğunda canlanmak üzere lanetlenmişiz biz.
It was a charmed life for us cursed beings.
Lanetliler için bu bulunmaz bir yaşamdı.
We cursed.
Lanet ettik.
You cursed and blurted out on a live show.
Canlı yayın esnasında bağırıp çağırdın. En azından bana bir açıklama yapmalısın.
If you're looking at me, beware... this site is cursed.
Eğer beni izliyorsanız dikkatli olun bu site lanetlenmiştir.
Am I being cursed, Daddy?
Baba, ben lanetli miyim?
Nearly a year ago, we hanged a witch in Kingsbridge, who cursed the bridge in her dying.
Neredeyse bir yıl kadar önce Kingsbridge'de ölümü ile köprüyü lanetleyen bir cadı asmıştık.
Surrender my crown to Philip have my name cursed through the ages, and all to suffer an ignoble death, alone in a dungeon like my father.
İsmimi yüzyıllarca lanetlemesi için Philip'e tacımı teslim edip bir zindanda yalnız başıma acı içinde alçak bir ölüme teslim olacağım, babam gibi.
Leave him alone or you will be cursed until your dying day.
Onu rahat bırakmazsan ölene kadar lanetleyeceğim seni.
You think it's cursed?
- Sizce lanetli bir oyun mu? - Yok.
Father cursed you and nobody even spoke your name all these years.
Babam seni lanetledi ve bütün o yıllar boyunca kimse adını ağzına almadı.
- She cursed us, man. - Shut up.
- Kes sesini.
She was dying and she cursed us.
Ölürken bizi lanetledi.
That woman cursed us.
O kadın bizi lanetledi.
We are cursed and there's no escape from it.
Lanetliyiz artık, bundan kaçış yok.
I'm cursed.
Lanetliyim.
- Yeah. I guess I can handle guy's guys, even though I'm cursed with bosoms and baby-making parts.
Göğüsler veya bebek yapma gibi lanetlerim olsa da sanırım bu heriflerin üstesinden gelebilirim.
You said can not have cursed in What do.
Gözetimim altında kimseyi kaybedemem