Damla tradutor Turco
2,561 parallel translation
At most, what you want, two drops of spring water.
En fazla iki damla maden suyu koyarsın.
We're making this display to show how serious the problem is. Each drop represents 10,000 gallons of oil.
Yardım toplayacağız Sorunun ciddiyetini göstermek için böyle birşey yaptık her damla 10.000 galon benzini temsil ediyor
Not a drop of blood anywhere.
Ortalıkta tek damla kan yok.
Little by little, they're taking our country away from us.
Damla damla, şehrimizi elimizden alıyorlar.
And drop the rest on a habitable planet.
Ve dinlenme damla yaşanabilir bir gezegen.
The recent seizures of English merchant ships in the French ports and the French King's new amity with the Turks are the final straw.
İngiliz ticaret gemilerine, Fransız limanlarında el konması ve Fransa Kralı'nın, Türkler'le dostluk antlaşması yapması, bardağı taşıran son damla oldu.
Not a single drop of rain in Fayetteville, Arkansas, The entire month of December 1958.
Aralık 1958'de ay boyunca Arkansas Fayetteville'e damla yağmur düşmemiş.
Every Wednesday, he takes his weekly cash drop, puts it in the trunk of his car, then treats himself to the Baja combo platter, extra salsa.
Her Çarşamba, o, haftalık nakit damla alır arabasının bagajına, o koyar sonra kendini davranır Baja combo plakalı için, İlave salsa.
Little tiddly drop...
Ufak bir damla...
No. He hasn't had a drop.
Hayır, bir damla bile içmedi.
I haven't had a drop since that second bullet hit you in the arm.
İkinci mermi koluna isabet ettiğinden beri bir damla bile içmedim.
Dry as a bone, brother.
Bir damla içki yok.
Sucking your life force, every time we met, drop by drop.
Hayat enerjini çekiyordum her buluştuğumuzda damla damla.
How desperate am I, to follow Boyd to the middle of nowhere when all I've got is a bit of blood and a lock of hair?
Elimde yalnızca birkaç damla kan ve bir tutam saç varken böylesi sapa bir yerde Boyd'u takip edecek kadar çaresizim.
As nationalist Turkish youth, we vow to fight against communism, fascism capitalism, Zionism and all forms of imperialism to our last soldier, last breath and last drop of blood.
Ülkücü Türk gençliği olarak komünizme, faşizme kapitalizme, siyonizme ve her türlü emperyalizme karşı mücadelemiz son nefer son nefes ve son damla kana kadardır.
Crazy does not explain why he doesn't have a drop of blood on his clothes.
Kafayı yemesi, üstünde bir damla kan olmamasını açıklamıyor ama.
How do you cut somebody's head off and not get a drop of blood on you?
Nasıl olur da birinin kafasını kesmene rağmen üzerinde bir damla kan olmaz?
All the women in my family get pregnant at the drop of a hat.
Sülalenin tüm kadınları tek damla spermle bile hamile kalıyor.
A couple drops twice a day, and I'm fine.
Günde iki defa birkaç damla, sonra iyiyim.
These green drops.
Yeşil bir damla.
Ruth's sedated on an anaesthetic drip.
Ruth damla damla verilen bir uyuşturucuyla sakinleştirilmiş durumda.
Somebody ate all the chewy chocolate chip cookies.
Birisi bütün damla çikolatalı kurabiyeleri yemiş.
not a drop to drink. "
ama içecek bir damla bile yok. "
I mean, it's embarrassing if all I had was a few meager droplets, right?
Yani çok utanç verici olmaz mı sadece birkaç damla çıkartabilirsem?
Peanut butter chocolate chip.
Fıstık ezmeli ve damla çikolatalı.
Wow, you handled that without even breaking a sweat.
Tek damla terlemeden hallettin bu işi.
Ooh. Best chocolate-chip cookies in Texas!
Texas'taki en iyi damla çikolatalı kurabiye.
She even ate a candle that smells like a chocolate chip cookie, so...
Damla çikolatalı kurabiye gibi kokan bir mumu bile yedi. Sen iyi misin?
This is the last straw.
Bardağı taşıran son damla oldu.
I haven't touched a drop of alcohol in years.
Yıllardır bir tek damla bile alkol almıyorum.
Each drop of blood donate to the foundation, will be sent to every corner of the world.
kuruma bağışlanan her damla kan, tüm dünyadaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırılıyor.
If he left as much as a drop in the bowl, I swear I would have licked it off
Kasede bir damla falan bıraksaydı yemin ederim onu yalardım.
More drip cast off.
Daha fazla damla.
More drip cast off.
bir kaç damla daha
We could perhaps send out for a bottle of Friar's Balsam.
Belki bir şişede nefes açıcı damla aldırırız.
♪ Eight ounces, eight glasses, eight days a week ♪ I'll fetch you some tap water.
♪ Sekiz damla, sekiz bardak, haftada sekiz gün. ♪ Ben sana biraz su getireyim.
Every drop of ink tattooed into your blood represents the sacred alphabet of Buddhist values.
Her damla kan için mürekkep. Budist kutsal alfabesini temsil eder.
If ya mak'ma Hani cry! I'll make ya sorry fo'that fo'ev'r, get it!
Ha Ni'nin gözlerinden bir damla yaş akıtırsan ben de senin gözlerinden kanlı yaşlar akıtırım.
If you just go back now, I'm not going to drink a drop of water.
Şimdi oraya geri dönersen bir damla su içmem.
You poisonous snake who didn't shed a single tear at the funeral.
Cenazede bir damla gözyaşı dökmeyen zehirli yılan seni.
He doesn't share a drop of blood with me and he's not my husband's child, so why do I have to care for him?
Benimle bir damla bile kan taşımıyor ve kocamın da çocuğu değil söyle bana onu neden umursayayım?
One more, one more.
Bir damla daha, bir tane.
No, Dad, I didn't drink, not a drop.
Hayır, baba, bir damla bile içmedim.
Though a good malt should never be mixed it is accepted to add a pinch of bottled mineral water, just for taste.
Gerçi iyi bir malt içeceği asla karıştırılmaz bir damla su katmak kabul edilebilir bir şey, sadece tatmak için.
Now, the aroma is released with just a few drops of water added.
Şimdi, birkaç damla suyla bütün aroma serbest kaldı.
When you pull the needle out, you might see a drop or two of blood. That's normal.
İğneyi çıkardığını zaman bir iki damla kan görebilirsiniz.
Rivotril drops, 2.5 mg.
Rivotril damla, 2.5 mg.
The light is green and I jump... without a drop of vomit on me.
Işıklar yeşil oldu ve atla... Bir damla değil
We need but one tear.
Bize tek damla gözyaşı lazım.
- We need only one tear.
- Sadece tek damla gözyaşı lazım.
1,2,3,4 drops
1, 2, 3, 4 damla.