English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ D ] / Deal with it

Deal with it tradutor Turco

4,850 parallel translation
Then deal with it quickly and get your ass over to Tyler's.
Öyleyse işini çabuk hallet de Tyler'lara gel hemen.
Guess now I just have to deal with it and learn from my mistakes.
Sanırım şimdi sonuçlarına katlanıp hatalarımdan ders almam gerekecek.
So I may have volunteered... to help Enzo deal with it.
O yüzden Enzo'nun bu işi halletmesine yardım etmeye gönüllü olmuş olabilirim.
I'll deal with it.
Üstesinden gelirim.
- I'm not going. Are you just gonna let him figure that out for himself, let him deal with it on his own? Somebody died.
Bir insan öldü.
His suspension is up, so we're gonna have to deal with it.
Cezası ertelendi, o yüzden biz de bir anlaşma yapmak zorunda kaldık.
So deal with it.
Kabullen artık.
I will deal with it!
Onunla ilgileneceğim!
They both ran away and I had to deal with it.
ikiside kaçtı ve benim... ... bunla uğraşmam gerekti.
I had to come down and deal with it, so as soon as I was done with the alarm company and the police, I-I decided to just crash on the couch.
Şirkete gidip, işi halletmem gerekti, alarm şirketi ve polisler ile işimi halleder halletmez evimizdeki koltuğa boylu boyunca uzanacağım.
He went in to deal with it.
O da sorunu halletmeye gitti.
- Right. Hey, whatever this package turns out to be, we'll deal with it, like we always do.
Bu paket ne olursa olsun hallederiz, hep hallettiğimiz gibi.
I guess you found a way to deal with it unconsciously through a psychotic break.
Galiba psikotik bir çöküntü geçirirken, bilinç dışı bir çözüm yolu buldun.
It's the story of my life, so just gonna deal with it.
- İşte hayatımın hikayesi. - Bunla yaşamam lazım.
And I couldn't deal with it.
Ben de bununla başa çıkamadım.
I can deal with it, but I need to do it on my own.
Bununla baş edebilirim ama tek başıma yapmalıyım.
I'll deal with it.
Sen bana söyle.
You need to deal with it.
Sen halledersin.
I'll deal with it.
Bununla ilgileneceğim.
We'll deal with it together, okay?
Birlikte başa çıkacağız, tamam mı?
I just, um... couldn't deal with it today so I hung out in the lobby.
Bugün ilgilenmek istemedim o yüzden lobide oturdum.
Her boyfriends used to, like, mess with me and stuff, and when she didn't wanna deal with it, she would leave me with my grandma, who was getting high all the time.
Erkek arkadaşları benimle uğraşırdı ve o da uğraşmak istemeyince beni sürekli kafayı bulan büyükannemin yanına bırakırdı.
This guy's looking for me, and I just can't deal with it right now, okay?
Bu adamlar beni arıyor, ve şu an bunula uğraşamam tamam mı?
We see a lot of that here and know how to deal with it.
Onlardan çok gördük burada ve onlarla nasıl başa çıkılacağını biliyoruz.
Deal with it, Becca.
İşine gelirse Becca.
- Deal with it.
- İlgileneceksin.
But the most effective way to deal with pain, is to embrace it
Ancak acıyla mücadele etmenin en iyi yolu, onunla yüzleşmektir.
- Baby, there's no need for you To feel threatened by the skank, junkie, hooker ci Who I deal with because it's part of my job.
Bebeğim, iş yaptığım bir kevaşe keş ya da fahişe bir muhbirle tehdit edilebileceğin bir duruma girilmesine gerek yok.
I appreciate it, I do, but you know I'm on edge because of the whole Tyler-Klaus thing, so you are pretending that breaking up with Damon was no big deal.
Cidden minnettarım. Tyler ve Klaus mevzusu yüzünden gergin olduğumu biliyorsun. Bu yüzden Damon'la ayrıldığın için üzülmüyormuş gibi yapıyorsun.
Well, check it, that already cost us the deal with the russians.
Ama gel gör ki bu, Ruslar ile anlaşma fırsatını kaçırmamıza sebep oldu.
I have integrity, too much to deal with any of it.
Tüm bunlarla uğraşmayacak kadar namusluyum ben.
Officially, and as department head, and as the man married to Attila the Hun over there, I agreed to sign off on your sex study because it came with the deal.
Resmen, bölüm başkanı kimliğimle ve orada gördüğün diktatörle evli bir adam olarak seks çalışmanı anlaşma gereği imzaladım.
And the best way to deal with a scandal is to shut it down.
Bu Skandal'ı çözmenin en iyi yolu onu kapatmak.
Yeah, it's just some bullshit I had to deal with.
Evet, sadece uğraşmam gereken bir saçmalık işte.
Yeah, it's not something I'm really ready to deal with.
Evet, bu konuyla yüzleşmeye hazır değilim.
Deal with it.
Alış buna.
Well, it's one less we have to deal with.
- En azından karşımızdakilerden biri azaldı.
You know, maybe it's better this way, just out in the open, to deal with or not.
Belki böylesi daha iyidir. Her şey orta yerde, ne için olursa olsun.
Look, I got you reinstated, but you have been moving like a glacier since we set up this deal with you, and it's time for results, Hank.
- Sormuyorum. Sana eski işini verdim. Fakat seninle anlaştığımızdan beri kağnı gibi hareket ediyorsun.
It's hard to deal with.
Üstesinden gelmesi çok zor.
Now it's time to get back, deal with the Patriots.
Şimdi geri dönme ve Vatanseverleri halletme zamanı.
And now, it is our turn to deal with these ruffians.
* And now, it is our turn to deal with these ruffians.
It's a defense to deal with the trauma.
Travmaya karşı koruma yöntemi bu.
But if he is using or drinking again, it's something we're all going to have to deal with.
Ama yeniden içiyor veya kullanıyorsa bu hepimizi ilgilendiren bir durum olur.
Deal with it.
İşin varsa uğraş bakalım.
And to top of it, I have to deal with this visit to the Quinns tomorrow.
Bir de benim yarın Quinns ailesine gitmem gerekiyor.
Listen, I get that when you've been on your own for a long time, it's really hard to deal with the rules and expectations.
Uzun zamamdır kendi ayakların üstünde durduğunu anlarım ama kurallar ve beklentilerle uğraşmak gerçekten zordur.
That was the deal he made with Ellen? Was it?
Ellen'la yaptığı anlaşma buydu, değil mi?
You deal with your family shit your way, and I will deal with mine my way, which is not dealing with it at all. Okay. Well, if that works so well, then why can't I stay at your place?
- Sen aile sorunlarını kendi yolunla çöz ben de benimkini kendi yolumla çözeyim ki çözmemekle aynı şey aslında.
And it's funny. In a moment like that, when what's really happening is too intense to deal with, sometimes it's best...
Ve tuhaftır öyle bir anda, o an yaşanan durumun ağırlığıyla baş edemeyince bazen en güzeli...
If you have to deal with the unpleasantness of me fucking Stu, I think it's only fair that... You should get to fuck somebody else too.
Madem Stu'nun beni sikmesinin rahatsızlığını duyacaksın sanırım anca sen de başkasıyla yatarsan adil olur.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]