Dearie tradutor Turco
441 parallel translation
One more cut for you, dearie, and you'll be holding a spear.
Biraz daha keserlerse elinde mızrakla kalacaksın.
Well, what's he done to you, dearie?
Sana ne yaptı, sevgilim? Söyle.
You're a bit of something to look at and listen to, dearie.
Sana bakıp seni dinlemesi çok hoş, tatlım.
- It's me, dearie, your landlady.
- Benim, tatlım, ev sahiben.
How are you, dearie?
Nasılsın, tatlım?
If you don't mind, dearie, I'll sit with you a minute.
Sakıncası yoksa, tatlım, bir dakikalığına oturabilirim.
Thank you, dearie.
Teşekkürler, hayatım.
Now, my advice, dearie...
Benim sana önerim, tatlım- -
He's a brute, that's what he is, and my advice, dearie...
Hayvanın teki, aynen dediğim gibi, benden sana tavsiye, tatlım...
Well, he knows you, dearie.
Görünüşe bakılırsa o seni tanıyor, hayatım.
Now, dearie, he sends you fifty pounds... shows he takes an interest in you.
Sana elli pound göndermesi... seninle ilgilendiği anlamına geliyor.
Now, now, now. What's the matter, dearie?
Ne oldu tatlım?
First door to your left, dearie.
# Solundaki ilk kapıya canım
Oh, I never thought they'd let you go, though, dearie.
Ama seni göndereceklerini asla düşünmüyorum hayatım.
First door to your left, dearie.
Soldan ilk kapı, hayatım.
- On a flagpole, dearie. On a flagpole.
- Bayrak direğinde tatlım.
- That's all right, dearie.
- Buraya kadar, koçum.
And now see what he's gone and bought you, dearie.
Bakalım sana neler almış, tatlım.
You'll be dead soon, dearie.
Yakında öleceksin, tatlım.
Come along with me dearie I live quite near
Benimle gel canım. Evim çok yakın.
Dearie me.
Tanrım.
Hello, dearie!
Selam, hayatım!
That's tough, dearie.
Bu zor tatlım.
But wait'til you taste one, dearie.
Ama hele bir tanesinin tadına bak canım.
Now, take the apple, dearie, and make a wish.
Haydi, ısır elmayı canım ve bir dilek tut.
- How much, dearie?
- Ne kadar tuttu, tatlım?
Hello, dearie.
Meraba, tatlım.
Come with me, dearie.
Gel benimle güzelim.
Look around for yourself, dearie.
Sen etrafa bir göz at.
Are you in, dearie?
İçeride misin hayatım?
If you don't like the other, I got plenty more. This way, dearie.
Diğerinden hoşlanmadıysanız daha çok var.
It makes it more convenient for photographers. Listen, if you think I'm gonna start living for photographers, we'll be having... We'll sit wherever you wish, dearie.
Ve çok sıkıntı çekiyor ; çünkü karısını seviyor ve saygı duyuyor ama diğer kadın olmadan yaşayamıyor.
- All right, I will, dearie.
- Tamam.
- Well, hurry and open it, dearie.
- Hadi, acele et de aç şunu, tatlım.
Right. - Me either, dearie.
- Ben de öyle, tatlım.
You're no cream puff yourself, dearie.
Sen de kuş tüyü değilsin, hayatım.
Ohh. Oh, that won't be necessary, dearie.
Buna gerek kalmayacak, tatlım.
Oh, landie, dearie me.
Ah canlarım.
You can fool everybody, but landie, dearie me, you can't fool a cat.
Herkesi kandırabilirsin tatlım ama kedileri asla.
- Of course, dearie.
- Elbette tatlım.
- Just a moment, dearie.
- Bir dakika tatlım. Buyrun?
Of course, dearie.
Dert etme tatlım.
- Gee whiz, dearie, are you all right?
- Aman Tanrım, iyi misin?
Just hanging up my clean uniforms, dearie.
- Temiz üniformalarımı asıyorum, tatlım.
Just taking something to keep up my strength, dearie.
Bütün gücümü korumak için bir şeyler içeyim dedim, tatlım.
- Hello, dearie.
- Merhaba, canım.
Come along, dearie.
Gel benimle canım.
Now, you would like to come home with me now, dearie, wouldn't you?
Seni evine götürmemi ister misin, canım?
- Good night, dearie.
- iyi geceler canım.
Come on, dearie.
Gel şekerim.
That's right, dearie.
Bu doğru, tatlım.