Delusion tradutor Turco
740 parallel translation
Curse... curse the delusion of youth! "
Lanet... Gençlik hulyasının laneti! "
Harry simply dragged me here with the delusion...
Harry beni buraya açıkça bayan Allen'la dans etme...
It takes the form of a delusion that an invisible man is living among them.
Hastalık, insanlar arasında görünmez bir adam yaşadığına inanılmasına neden oluyor.
- The whole thing is only a delusion.
- Tüm bu şeyler koca bir hayal.
You are under the delusion that because you run away from danger you have no courage.
Tehlikeden kaçtığın için cesaretin olmadığını sanıyorsun. Bu bir kuruntu.
My husband is a perfectly normal man in other respects, But he has the delusion that he gets younger
Kocam bunun yanısıra normal bir erkek, ama daha genç olduğuna dair bir hayale kapılmış.
Well, I was laboring under the delusion that I was a carefree man... returning home for the fatted calf, and now I realize I am the fatted calf.
Dertsiz bir adam olma hayaliyle yorgun düşmüş kurbanlık yüzünden eve dönüp, kurbanlık olduğunu anlayan biri.
So lazy acres was a snare and a delusion, huh?
O kadar boş arazi, bir tuzak ve hile, ha?
Here I have been laboring under the delusion that you and I were so in sympathy, so one that you'd know what would make me happy.
Yekdiğerimizin ne hissettiğini bilecek kadar uyumlu ve bir olduğumuz yanılgısı içindeymişim. Beni neyin mutlu edeceğini bilirsin sanmıştım.
- Young woman... either you have been raised in some incredibly rustic community... where good manners are unknown... or you suffer from the common feminine delusion... that the mere fact ofbeing a woman... exempts you from the rules of civilized conduct.
- Genç bayan... Siz ya görgü ve terbiyenin olmadığı, çok kaba taşralıların arasında yetiştirildiniz ya da sırf bir kadın olmanın sizi uygar düzenin kurallarına uymaktan muaf tutacağına inandığınız genel kadınsı saplantıdan muzdaripsiniz.
I thought perhaps the whole thing was a delusion.
Belki hepsi bir yanılsamadır sandım.
- No! That's a delusion you have acquired out of illness.
- Hayır hastalığın yüzünden olan bir yanılsama bu...
His is a delusion for good.
İyilik yapma saplantısı var.
Dr. Pierce, I've made a great study of abnormal psychology and I've found that when a delusion is challenged the deluded can be violent.
Anormal psikoloji üzerine geniş bir inceleme yaptım... ve tecrübe ile müteakip anladım ki bir saplantıya karşı meydan okursanız... o saplantı şiddet eğilimine yöneliyor.
Having the same delusion, you can't understand.
O'na suçluluk kompleksinin olduğunu söylüyorsun. Sende de aynı tür saplantılar olduğundan, muhtemelen anlayamazsın.
I tell you, we were merely talking. But when I mentioned Santa Claus, his delusion, he became violent.
Bakın biz sadece konuşuyorduk... ama ne zaman Noel Babadan bahsedip, saplantısını harekete geçirdiğimde... saldırganlaştı.
If you mention a psychiatrist, it's attacking his delusion.
Senni ya da benim psikiyatriden bahsettiğimizi duyarsa, tekrar saplantısı harekete geçebilir.
My boy, you're suffering from a romantic delusion... aggravated by overwork and incessant daydreaming.
Romantik bir aldanmadan dolayı acı çekiyorsun, evlat... aşırı iş yükü ve hayaller kurmak seni yıpratmış.
If this were an ordinary delusion, something reflected on the memory picture, that would be one thing.
Sıradan bir kuruntu, anılarına bağlı bir kuruntu olsa durum farklı olurdu.
Is this another delusion?
Bu da hayallerinden biri mi?
She's under the delusion she can wander off without being in any danger.
Başına bir şey gelmeden yürüyebileceğini sanıyordu.
Your delusion has come to an end.
Saplantılarının bir sonu geldi.
I tell you, it's all a delusion, a trick!
Size söylüyorum, hepsi düzen, kandırmaca!
I guess you'd call it a delusion.
Galiba siz, rahatsızlığına, "takıntılı olma hali" diyorsunuz.
There's several cases of such delusion.
Bu tip şeylerin olduğu birkaç olay var.
You're nothing but a delusion and a snare.
Siz, hile ve tuzaksınız.
Look upon the ruins Of the castle of delusion
Aldanışın kalesinin... ardındaki kalıntılara bak!
A madman's delusion.
Deli saçması.
Look upon the ruins Of the castle of delusion
Aldanışın kalesinin ardındaki kalıntılara bak.
No self-delusion
Kendini kandırmak yok
- Any history of delusion?
- Ya sanrılar?
There were veritable epidemics of this delusion.
Bu yanılgının neden olduğu gerçek salgınlar vardı.
Yes, how your particular delusion is described, in the writings which preface the law.
Mahkeme yazmalarında senin gibilerin.. .. durumuyla ilgili bir mesel anlatılır.
An old man's delusion.
Yaşlı bir adamın hayali.
- Why persist in this delusion?
Neden bu kuruntunda ısrar ediyorsun?
The first delusion was removed at exactly 3 : 40pm.
İlkinin ölüm saati tam olarak 15 : 40
Haven't you grown weary of this same stupid, meaningless delusion?
Bu anlamsız, aptalca hayallerden bıkmadın mı?
Let the others, the young, to be taken in by this delusion.
Diğerleri, yani gençler, bu aldatmacaya kapılıyor.
A most persistent delusion.
En ısrarcı hayal.
Messianic delusion.
Mesih kompleksi varmış.
And this is where the pleasure comes in, to nurture that little thread of hope and then... at the moment when the victim is under the fond delusion that her life is saved...
Ve oradaki küçük umut parçasını beslemek için, zevk devreye girer ve o zaman kurbanın, .. şu anda olduğu gibi kuruntuları.. hayatını kurtarır....
With their blind allegiance, their irrationality, women espouse every ideological delusion on earth.
Körü körüne bağlılıklarıyla mantıksızlıklarıyla kadınlar dünya üzerindeki her türden ideolojik yanılgıyı benimserler.
Of gentle delusion?
Soylu bir sanrı için mi?
At times you may feel that you have found the correct answer. I assure you that this is a total delusion on your part.
Doğru cevabı bulduğunuzu hissettiğiniz zamanlarda... size garanti veririm ki bu sizin hüsn-ü kuruntunuzdur.
( Harris ) The Nazis entered this war under the rather childish delusion that they were going to bomb everybody else and nobody was going to bomb them.
Naziler savaşa, oldukça çocuksu hayaller içinde girdiler. Onlar canları kimi isterse bombalayabilir ancak kimse onlara dokunamazdı.
I think you're under a delusion, so let me set you straight.
Sanırım yanlış anlıyorsun.
There's a lot of religious delusion among acute schizophrenics.
Akut şizofreni hastalarında pek çok dinsel kuruntu görülür.
- Well, that's a delusion.
- İkimiz de öyle sandık. İllüzyondur o zaman.
"At last I understand his delusion." He thinks I am that mystic Caligari!
Sonunda hastalığının ne olduğunu anladım.
She is suffering from the delusion of being Captain Kirk.
Onun bedeninde tutsağım. Kaptan Kirk olma sanrısını yaşıyor.
He's also under the delusion that he can best me in a battle of wits.
Yapacağım.