Depot tradutor Turco
903 parallel translation
Wireless reports an enemy munitions depot within reach of Hill 33.
" İstihbarat raporuna göre düşman 33.
No trains will be sold after the magazines leave the depot.
Dergiler depodan çıktıktan sonra tren satışına son verilir!
We've got the depot and all the highways out of town covered.
Tren istasyonunu ve kasabadan çıkan tüm yolları gözlem altında tutuyoruz.
I can sell it any time to the city for a depot.
İstediğim zaman burayı bir depo olmak üzere satabilirim.
From the Batignolles depot.
Batignolles istasyonundan.
Say, which way to the depot?
- Teşekkürler. Hoşça kalın.
Could you tell us the way to railroad depot?
- Bay Hardy!
His place will be taken by Mr. Parker, who was to have remained at the depot.
Yerini alay karargahında kalması düşünülen Bay Parker dolduracak.
Melanie isn't going to the depot?
Melanie istasyona gitmiyor mu?
Ashley, let me go to the depot with you.
Ashley, izin ver seninle istasyona kadar geleyim.
Scarlett, I'd rather remember you as you are now. Not shivering at the depot.
Scarlett, seni böyle hatırlamayı tercih ederim istasyonda titrerken değil.
All they're charging you with is that depot at Pine Hills that you knocked over.
Tek suçun Pine Hills'de alaşağı ettiğin cephanelik.
The children will drive you to the depot.
Çocuklar sizi istasyona götürür.
At least say you're sorry you can't go to the depot with me.
Beni istasyona kadar geçiremediğin için üzgün olduğunu söylemeni.
- I'm coming to the depot to see you off.
- Seni istasyona götüreceğim.
Down to the depot to buy you a ticket and send you home.
Otobüs istasyonuna.
This is the stage depot.
Burası posta arabası istasyonu.
Only it was in the old station, before this was built, we called it the depot.
Bu bina yapılmadan önceki "depo" dediğimiz eski gardaydık.
Every letter marking a supply depot.
Her harf bir ikmal deposunu işaret ediyor.
There's a Jap supply depot there.
Orada japonların ikmal depoları mevcut.
I'll be waiting for you at the depot.
Garda seni bekliyor olacağım.
There's a supply depot located at point X.
X noktasında bir malzeme deposu var.
Two sailors found him lying in a depot washroom in a pool of blood.
İki denizci onu bir deponun tuvaletinde kanlar içinde yatarken bulmuşlar.
The depot's just across the tracks.
Terminal hemen demiryolunun karşı tarafında.
An hour ago we picked her up at the depot when she tried to cash the ticket.
Bir saat önce terminalde biletini iade ederken yakalandı.
- Back to the depot, Curly.
- Depoya geri dön, Curly.
- The depot?
- Depoya mı?
Yeah, the depot.
Evet, depoya.
The railroad depot.
Demiryolu deposuna.
The sheriff will see you to the depot.
Şerif seni depoda görecek.
I put my bag in the bus depot after I checked out of the hotel.
Otelden ayrılınca çantamı otobüs terminaline bıraktım.
He loses you five blocks from the depot, and a dangerous criminal is at large in this city.
İstasyondan 5 blok sonra size izini kaybettirdi. Ve yaşayan en tehlikeli suçlulardan biri Şu an şehirde serbestçe dolaşıyor.
At the depot.
Tren istasyonunda mı?
Aunt Hattie's at the depot.
Hattie hala, tren istasyonunda.
They'll be at the airport, railroad stations and bus depot.
Havalimanlarını, tren istasyonlarını ve otobüs garlarını da tutmuşlardır.
Well, with the new depot opening and all guess we took aboard a few.
Yeni durağın açılışı yüzünden sanırım birkaç kadeh devirdik.
In the railroad safe at the Dodge City depot.
Dodge City istasyonundaki demiryolu kasasında.
Outlaws robbed the depot safe and shot a couple of guards.
Haydutlar istasyon kasasını soydular ve birkaç muhafızı vurdular.
You know they robbed the depot.
İstasyonu soyduklarını biliyorsun.
Ben Miller is down the depot with Pierce and Colby.
Ben Miller, Pierce ve Colby ile beraber istasyonda.
There's no law against them sitting on a bench at the depot.
İstasyondaki bir bankta oturmalarını yasaklayan bir kanun yok.
Will you come down to that depot with me?
Benimle istasyona gelecek misin?
Passengers may obtain sandwiches at the newsstand... and souvenirs inside the depot.
Yolcular istasyondaki gazete bayiinden... hediyelik eşya ve sandviç alabilirler.
It was your idea to establish a purchasing depot there.
Oraya ikmal deposu kurmak zorundayız.
We were waiting in the depot in Frankfurt, understand?
Aynen şöyle oldu. Frankfurt'ta cephanelikte bekliyorduk.
Let's go to the depot.
Ardiyeye gideceğiz.
And as you know, at the depot they'll have to help us.
Ardiyede bize yardımcı olacaklarını düşünüyoruz.
But straight to the depot.
Fakat doğruca ardiyeye gidiyoruz.
The streetcar depot in lndianilla.
Indianilla'daki tramvay ardiyesine.
You're not building no depot here.
Buraya istasyon inşa etmeyeceksin.
Did you meet her? Yeah, I saw them at the depot this morning.
Evet, onları sabahleyin garda gördüm.