Ders tradutor Turco
16,005 parallel translation
So why do you tutor when you're pulling in over 1,000 bucks a night?
Geceleri bin dolardan fazla kazanırken neden çocuklara ders veriyorsun ki?
Natalie's running her own tutoring business.
- Natalie öğrencilere özel ders veriyor.
Get an MBA and make this tutoring thing a real business.
İşletme mastırımı yapıp bu özel ders olayını gerçek bir işe dönüştüreceğim.
I think most of these are French textbooks.
Sanırım bunların çoğu Fransızca ders kitapları.
I have to study.
Ders çalışmam gerek.
I have to study for these boards.
Bundan! Ders çalışmam gerek.
You been swotting up?
- Ders mi çalışıyordun?
We study and work.
Birlikte ödev yapıyoruz ve ders çalışıyoruz.
I have good grades at school because I want to be a doctor someday.
Ders notlarım iyi çünkü bir gün doktor olmak istiyorum.
There are a lot of lessons to be learnt here.
Burada öğrenilecek çok ders var.
Brahms is a three hour class, five days a week...
Brahms, haftada 5 gün 3 saat ders çalışır.
I don't care if you are the big jock around here, you still have to study when it comes to my class.
Burada sporcu olman önemli değil benim sınıfımda ders çalışman gerekiyor.
We were at school here, together.
Birlikte ders aldık, burada.
I'm just good at studying, that's all.
Sadece ders çalışıyorum, hepsi bu.
I'm terrible at studying.
Ben asla ders çalışamam.
So I signed right up.
Ders alırdım.
I have fifth period.
5.ders var daha
It says here that you're being tutored by Sir Michael Gifford.
Burada Sir Michael Gifford'un ders aldığını söylüyor.
I've got to teach my son a lesson.
Oğluma bir ders vermem gerekiyor.
You've had a class on this at school, right?
Okulda bu konuda ders aldınız, değil mi?
And my father was sitting around, making spaghetti trying to talk with me about the meaning of life, whatever that is.
Babam bir yandan spagetti pişirirken diğer yandan da bana hayatla ilgili ders vermeye çabalıyordu. - Derdi neyse artık.
There's no time for class.
- Peki, Madam. - Ders için vakit kalmadı.
- Tutoring?
- Özel ders vermeye mi geldin?
So... we want to show you how we intend to redesign your textbook.
Ders kitabınızı nasıl yeniden tasarlamayı düşündüğümüzü göstermek istiyoruz.
But I wonder if he can keep writing schoolbooks.
Ama ders kitapları yazmaya devam edebilir mi, merak ediyorum.
Antonia, I'll call you tonight for the next class.
Antonia, sonraki ders için bu akşam seni arayacağım.
After having consulted our marketing division, we decided not to renew the old textbook.
Pazarlama departmanımızla görüştükten sonra eski ders kitabını yenilememeye karar verdik.
We teach at university in Grenoble.
Grenoble'deki üniversitede ders veriyoruz.
I gather he's coaching again.
Tekrar özel ders verdiğini duyuyorum.
I would like to take some more lessons with him.
Onunla biraz daha ders almak istiyorum.
The lady is an eloquent lesson in fidelity and courage, and that's why we love her.
Hanımefendi, bağIıIık ve cesaret için etkileyici bir ders, ve bu yüzden onu seviyoruz.
The police took his schoolbooks, but he still gets A's on his tests.
Polis ders kitaplarını götürdü ama hala sınavlardan'A'alıyor.
Is Schmerz still teaching here?
Schmerz hala ders veriyor mu burada?
Do you teach, or...?
Ders mi veriyorsun, yoksa... - Bilmiyor musun?
If he wastes his time playing cricket... then when will he study?
Eğer kriket oynayarak zamanını boşa harcarsa ne zaman ders çalışacak?
2 hours for studies and then 2 hours for playing.
2 saat oyun için, 2 saat ders için.
All work and no play will help you succeed.
Ders çalışmak ve oyun oynamamak hayatını başarılı yapar.
All work and no play will ruin my life.
Ders çalışmak ve oyun oynamamak hayatımı mahveder.
All play and no work will make me succeed.
Oyun oynamam ve ders çalışmamam beni başarılı yapacak.
That's why I keep insisting that you study.
Ders çalışmanda bu yüzden ısrar ediyorum.
I know he likes to play, but... all I want is for him to study and get a decent job.
Oynamayı sevdiğini biliyorum ama... Tek istediğim ders çalışması ve namuslu bir iş bulması.
You can give her lessons later.
- Daha sonra ona ders vermelisin.
Mariah's trying to study.
Mariah ders çalışmaya uğraşıyor.
Why do you think I pay for all those lessons, man?
Neden sana o kadar özel ders aldırıyorum sanıyorsun?
Keys are in there, and check your class schedule, in there too.
Anahtarlar içinde, ders programın da. Kontrol et.
I cannot bear being lectured like this.
Bu şekilde bana ders verilmesini hazmedemem.
That's why she brought the textbook.
Bu yüzden ders kitabımı getirmişti.
Two, you weren't up studying. You were going to a party.
İki ; ders çalışırken uyanık kalmak için değil, partiye giderken kullanmışsın.
Class schedules changed... and I got closer every day towards graduating.
Ders takvimleri değişti ve ben her gün mezuniyete biraz daha yaklaştım.
I mean, I brought my books.
Yani, ders kitaplarımı getirdim.
You wanted me. Well, let this be a lesson.
Madem beni arıyorsunuz öyleyse bu bir ders olsun.