Desolation tradutor Turco
129 parallel translation
This is a place of desolation.
Burası yalnızlığın yeri.
These horrible rocks, this desolation... that terror...
Bu kapkara korkunç kayalar, bu ıssızlık bu dehşet...
The first impression is... one of utter barrenness and desolation.
İlk izlenimim müthiş bir ıssızlık ve çoraklık.
You, rotting desolation
Siz perişanlıktan çürüyorsunuz.
Below Ensenada, it's a road of dirt and desolation.
Ensenada'dan bir sonraki yol, pis ve terkedilmiş bir şosedir.
I wanted to say it all, to speak the words to him, to see the desolation leave his face.
Her şeyi söylemek istiyorum, yazdıklarımı ona söylemek istiyorum. Yalnızlığın izinin yüzünden silinişini görmek istiyorum.
All about is desolation.
Sadece yalnızlık vardı.
Now they are going back the way they came, through the desolation.
Şimdi de geldikleri gibi gidiyorlar, yıkıntıların arasından.
The loneliness, the desolation of her life were beyond belief for she herself was unaware of just how lonely and desolate it really was.
Yaşamının yalnızlığı ve viraneliği inanılmaz ölçülerdeydi çünkü kendisi yaşamının ne denli yalnız ve virane olduğunun farkında değildi.
A kingdom divided against itself can be brought to desolation.
Bölünmüş bir krallık sadece perişanlık getirir.
The day of the Lord comes cruel with wrath and fierce anger to make the earth a desolation.
Rab'bin acımasız günü geliyor. Dünyayı viraneye çevireceği gazap ve kızgın öfkeyle dolu gün geliyor.
You shall lead this group over the impassable Barricade Mountains, through the impenetrable Mirkwood Forest, across the poisonous desolation of Slag, to Lonely Mountain itself, wherein the horrid creature lies.
"Bu grubu geçit vermez Mania Dağlarında rehberleyecek, " geçilemez Kuytu Ormanlarından geçirecek, " Slag'in zehirli ve çorak topraklarından, ta içinde korkunç yaratığın bulunduğu...
What a desolation.
Tanrım, ne kadar da yalnızım.
Our poverty and the desolation?
Yoksulluğumuzu ve perişanlığımızı mı?
I am strangely sure that had you stayed here we should have been overtaken by the most immense desolation.
Eminim ki, burada kalmış olsaydınız büyük bir yalnızlık tarafından kuşatılacaktık.
We are men conceived in the loneliness of desolation.
Yalnızlık, perişanlık erkeklerin mayasında var.
In the two cases, it's only an image of happy unification... surrounded by desolation and terror, at the tranquil center of misfortune.
Iki durumda da gösteri, zavalliligin sakin merkezinde bulunan, perisanlik ve korku ile çevrili mutlu bir uyum görüntüsünden baska bir sey degildir.
They're almost fully grown, but are still too young to fly so they're trapped in this boundless desolation.
Neredeyse tamamen büyümüşler, ama uçmak için hala çok küçükler bu yüzden bu uçsuz bucaksız ıssızlıkta kısılıp kalmış durumdalar.
Now only desolation, civilization lies smothered and decaying under an ocean of mud, belonging to anyone who's strong enough to dig and fight and take it for his own.
Artık geriye sadece harabeler kaldı. Medeniyet çamur yığınlarının altında bir yerlerde kalmış ancak onu ele geçirmek için kazmayı ve dövüşmeyi göze alanların elde edebileceği bir şey haline gelmiştir.
Heartless young woman left alone in her arctic desolation.
Kalpsiz genç kadın ıssız harabesinde yalnız kalır.
My father, lord of silence, supreme god of desolation, who mankind reviles yet aches to embrace,
Babam... insanoğlunun lanetlediği...
Did you see... desolation.
Harabeyi gördün mü?
Was the portrait of the liveliest surprise then changed to the largest of desolation.
Bir an için derin bir dehşete kapıldı. Sonra bu derin bir ümitsizliğe dönüştü.
I'm talking about the hopelessness, the desolation of the transit camps.
Umutsuzluktan, siyah kamplarının viraneliğinden bahsediyorum.
If machines swallow the forest and the river dries only desolation and death will remain.
Makineler ormanı yutarsa ve nehir kurursa sadece perişanlık ve ölüm kalır.
I've left only ruin and desolation in my wake.
Her uyanışım bir yıkıma yol açtı.
It takes very special people to live in such desolation.
Böyle bir terkedilmişlikte yaşayabilmek için insanın özel olması gerekir.
"From the desolation of the earth I beseech thee, O Savior."
" Yeryüzünün ıssızlığından sana niyaz ettim, ah Kurtarıcı!
Another night of desolation
Bir keder gecesi daha
Another night of desolation and solitude
Bir keder gecesi daha ve yalnızlık
Therefore is this land become a desolation, and an astonishment, and a curse.
Bu yüzden burası yozlaştı yozlaştı, lanetlendi.
When you see the abomination of desolation if you're on the plain, flee to the mountains.
Yalnızlıktan duyulan tiksintiyi gördüğünde... Eğer ovadaysan.. dağlara kaç.
I went to the mountains cuz I read Kerouac's "Angels of Desolation"..
Kerouac'ın "Kasvet'in Melekleri" kitabını okuduktan sonra dağlara gittim.
And the beast shall rise out of the pit and walk among the world... and great will be the devastation and desolation.
Ve yaratık deliğinden çıkıp dünya üzerinde gezinecek. Çözülme ve tahribat çok büyük olacak.
- Wow, the desolation.
- Bu ne ıssızlık!
So much loveliness here, just metres away from such desolation.
Issızlığın hemen yanı başında böyle bir güzellik.
I was trying to smile... but it was the smile... of... desolation.
Gülümsemeye çalışıyordum ama bu, terk edilmişliğin gülümsemesiydi.
If I can interrupt, Lucy, I think Dominique is saying that the public can appreciate the rigor of your work now, the intimacy and desolation of your subjects.
Lucy, Dominique'in söylemek istediği şey halk çalışmalarındaki katılığı şuanda takdir edebilir- - konularındaki samimiyeti ve yalnızlığı.
' 'Magnificent desolation.'
Muhteşem ıssızlık.
Only desolation
"perişanlık var"
It was desolation everywhere.
Öldürülüyorlar. Sefalet diz boyu.
But Süleyman's desolation and loss had only begun.
Fakat Süleyman'ın yalnızlığı ve kayıpları daha yeni başlamıştı.
The desolation, the damage is exactly the same in every city the whole world over!
Hasar tüm dünyadaki... bütün şehirlerde aynı!
You mean "Desolation" Williams?
"İmha" Williams mı?
We are here to pick up James "Desolation" Williams.
"İmha" James Williams'ı almaya geldik.
So how did they pin that on Desolation?
- Onun yaptığını nasıl anladılar?
That's Desolation Williams.
"İmha" Williams o.
Let me ask you something, Desolation.
Sana bir şey sorayım.
If it's Desolation Williams, it concerns me very much.
İmha Williams ise beni çok ilgilendirir. Atın silahları.
It was my plan, Desolation.
Plan benimdi İmha.
I'm not as nice as Desolation, and I'll cut your fucking titties off- -
İmha kadar kibar değilim, memelerini keseceğim.