Disgrace tradutor Turco
2,005 parallel translation
And the disgrace of it.
Bunları düşün
I think it's a disgrace on the royal family.'
Bence bu bütün kraliyet ailesinin ayıbı.
You are a disgrace to Japan!
Sen Japonya'nın yüzkarasısın!
When in disgrace with fortune and men's eyes, lift yourself up and shout to the skies,
Servetinle rezil olduğunda kendini yukarı çek ve yıldızlara haykır.
I could find it in my heart to disgrace my man's apparel and to cry like a woman.
Erkek kılığımdan utanmasam kadın gibi ağlayacağım.
There's no doubt in my mind that this trade in human beings is an almighty calumny and is a disgrace to this nation.
İnsan bedeni üzerinden yapılan bu ticaretin çok büyük bir sorun ve ulusumuz için de bir yüz karası olduğu şüphe götürmez.
- He's a disgrace to the furry race.
- Kürklü hayvanların yüz karası.
It's a disgrace!
Utanç verici!
Ah, ref, that's a disgrace.
Hakem, bu bir rezalet.
Damien O'Donovan, you are a disgrace to the memory of your parents.
Sessizlik! Damien O'Donovan, sen ailen için bir yüz karasısın. Evet, git!
- Up those steps. - It's a disgrace.
- Bu nankörlük.
we'll attack each of these camps and destroy them... and this disgrace to our true nature will be over forever what was on the tape?
Tek tek, bütün kamplara saldıracağız ve onları yok edeceğiz. Ve bu utanç verici durum, ebedi olarak sona erecek. Peki, kasette ne var?
One disgrace after another, now Mirella too...
Rezalet üstüne rezalet. Şimdi Mirella da...
These crooks disgrace France.
Bu düzenbazlar Fransa'nın yüzkaraları.
Disgrace him in front of everybody You're a bastard
Herkesin önünde onu rezil ettin. Piçin tekisin.
You're a disgrace.
Tam bir utançsın.
IT'S A FUCKING DISGRACE. HIS FUCKING COACH TURNED INTO A PUMPKIN.
Lanet arabasi balkabagina donustu.
What a disgrace, never-ending warfare
Ne berbat bir durum, savaş hiç bitmiyor.
He's a disgrace to the village. Ignore him
O köyün yüzkarası, boşver onu.
You are both a disgrace.
İkiniz de utanç kaynağısınız.
It's a fucking disgrace.
Lanet olasıca bir rezillik!
Showing your sleeping face is the greatest disgrace for a lady in my trade.
Benim mesleğimde, müşteriye uyur görünmek olabilecek en büyük rezalettir.
You are a disgrace.
Sen bir yuz karasisin.
Do not disgrace your father!
Babani utandirma sakin!
Please, you're a disgrace. I'm sensing some hostility.
Yapma, bir yüzkarasısın.
You're a bloody disgrace.
Sizler lanet bir yüz karasısınız.
Well, it's perceived as a disgrace to the family.
Bu ailenin itibarını zedeleyen bir şey olarak kabul ediliyor.
It's a fucking disgrace.
Gözden düştük.
Which also means, if I may be candid, sir, that you're a disgrace to the security and surveillance game.
Bu da demek oluyor ki, aday ben olsaydım eğer gözetleme ve güvenlik oyununuzun yüz karası olurdunuz.
Sorry about the disgrace comment, sir.
Saygısız yorumum için üzgünüm, efendim.
You're a disgrace!
Tam bir yüz karasısın!
You're a fucking disgrace.
Sen rezil herifin tekisin!
The man was a fuckin'disgrace.
Bu adam bir yüz karası.
You will not disgrace us, captain. You will be held accountable.
Bizi gözden düşürmeyeceksiniz, kaptan.Sorumlu olarak tutulacaksınız.
You're a traitor to this country, and a disgrace to your office.
Bu ülke için bir hain, bu makam için bir yüz karasısınız.
You're a traitor to this country, and a disgrace to your office.
Bu ülke için bir hain, bu makam için bir yüz karasısın.
Her name is Elizabeth, but they call her "Disgrace".
Adı Elizabeth ama ona "Kara Leke" diyorlar.
"Disgrace", uhm?
"Kara Leke" demek.
You're a disgrace to the force!
Sen teşkilat için bir yüz karasısın!
You're a disgrace to vicious predators!
Avcıların yüz karasısın?
Disgrace.
Rezillik.
I SAY IT'S A DISGRACE.
Söylüyorum bu bir yüz karası.
Who would have thought, after all these years, I'd return to the scene of my greatest military disgrace... as a tourist...
Bunca yıl aradan sonra, en büyük askeri hezimetimi yaşadığım Ba Sing Se'ye tekrar döneceğim kimin aklına gelirdi? Hem de bir turist olarak.
My love. This modest competence means I will never be a disgrace to you or to my dear brother.
Bu alçakgönüllü varlık, senin ya da ağabeyimin yüzünü asla kara çıkartmayacağım anlamına geliyor.
What a disgrace.
Ne utanç ama.
What a disgrace!
Ne rezil bir şey bu böyle.
But he is a disgrace to our gang.
Ama şuna bak, grubumuzun yüz karası.
You're a disgrace!
Sen rezil birisin.
Disgrace!
Rezil!
Frankly, it's rather a disgrace.
Ama oraya giderlerse el üstünde tutuluyorlar.
Don't you think it's a disgrace?
Çoğu Koreli erkek de böyle düşünüyor gibi.