Disrupt tradutor Turco
656 parallel translation
My orderly will do everything he can not to disrupt you
Emir erim sizi rahatsız etmemek için elinden geleni yapacaktır.
Such anomalies are to be considered harmful... when they disrupt the normal life of a person... reducing one's ability to adapt to social life.
Böyle aykırılıklar, hastanın sosyal hayatını... kesintiye uğratıp hayata adapte olmasını güçleştiriyorsa... son derece zararlı aykırılıklar olarak düşünülmelidir.
Refusing to do it won't disrupt the effort.
Bunu reddetmek emeğinizi boşa çıkarmaz.
There are too many men of envy and ambition who try to disrupt the government of Rome.
Roma hükümetini dağıtmak isteyen çok fazla hırslı insan var.
To disrupt enemy communications.
Düşman iletişimini bozmak.
Schumacher's primary assignment is to disrupt enemy communications.
Schumacher'in ilk hedefi düşman haberleşmesini bozmak.
The contention of Comrade Mundt is that Leamas is lying... and that Comrade Fiedler, either by design or ill chance... has been drawn into a plot to disrupt the Abteilung... and thus bring into disrepute the organs for the defense of our people's democracy.
Yoldaş Mundt'un iddiasına göre ; Leamas yalan söylüyor ve yoldaş Fiedler, bilerek veya bilmeden.. ... birlikteliği bozmak için bir komplo içerisine çekilmiş ve böylece halkın demokrasisini ayakta tutma çabalarını itibarsızlaştırmaktadır.
- I don't want to disrupt anything.
- Sizi rahatsız etmek istemem.
You're trying to undermine my rehabilitation. Disrupt my progress.
Rehabilitasyonumu yavaşlatıp sosyal gelişimime engel olmaya çalışıyorsun.
Blow up their installations. Disrupt their communications. Make Organia useless to them.
Enstalasyonları yok ederek, Organia'yı onlar için faydasız hale getirebiliriz.
You're a spy, surgically altered to pass as an Andorian, planted in the ambassador's party to use terror and murder to disrupt us, and prepare for this attack.
- Sen bir casussun. Andorialı şekline girdin, büyükelçinin partisine girdin terör ve cinayeti kullanarak karışıklık yarattın, bu saldırı için.
The power of this intruder to disrupt every cell in a body, combined with the almost inconceivable power required to hurl the Enterprise such a distance,
Bu parazitin bir bedendeki tüm hücreleri yıkma gücü, Enterprise'ı o kadar uzun bir mesafe fırlatma gücüyle birleşince, çok yüksek bir kültür ve büyük bir tehlikeyi gösteriyor.
The power to totally disrupt biological cell structure.
Biyolojik hücre yapısını tümüyle yıkma gücü.
You let a foreigner disrupt the procession. You then made a mess of things. What if that becomes known?
geçit törenini bir yabancının bölmesine musaade ettin bunun nelere sebep olacağını bilmiyor muydun?
Those who disrupt a procession must be punished. Even if they are children. That is the Iaw!
- Geçit törenini bölen kim olursa olsun cezalandırıIır çocuk bile olsa, yasa bu!
If the lock is magnetised, this may disrupt its field.
Kilidi manyetize edebilirsek koruyucu alanı bozulabilir.
You disrupt my writing.
Yazımı bozdun.
But you want me to disrupt our lives for the second time in a couple of months on some fixation you've gotten.
Ama sırf yaptığın bir tespit üzerine... düzenimizi son bir kaç ay içinde ikinci kez bozmamızı istiyorsun.
These wanton and incomprehensible bombings are designed to disrupt our society and spread total confusion.
Bu bombalamaların amacı toplumumuza zarar verip kafaları karıştırmaktır.
If it turned out that our visit in any way would disrupt your work we would immediately go away.
Ziyaretimizle çalışmanızı bölüyorsak... #... hemen çıkıp gideriz.
Anyway, the good Lord would never disrupt the best game of my life.
Zaten yüce Tanrım hayatımın en iyi oyununu... asla bozmaz.
You bust in here, disrupt our business, start digging up our lawn... at least tell us what the hell you're looking for.
Durun! Gelip işimizi bozuyorsunuz, etrafı kazmak istiyorsunuz... En azından ne aradığınızı söyleyin.
I want to disrupt the entire commerce of Chinatown.
Çin Mahallesi'nde ticari hayat tamamiyle bitecek.
We temporarily disrupt this program to bring you this special bulletin.
Özel bir haber vermek için programımızı geçici olarak kesiyoruz.
MAN ON TV : We temporarily disrupt this program for a special announcement.
Özel bir haber için programımıza geçici olarak ara veriyoruz.
The first thing we do is disrupt Big's businesses.
Yapacağımız ilk şey Big'in işlerini bozmak.
Now we'd just disrupt things.
İşleri çok karıştıracağız.
I want to show you how one small television station can single-handedly disrupt and destroy the moral fiber of an entire community.
Size küçük bir TV İstasyonunun nasıl tek başına koca bir toplumun ahlaki yapısını rahatsız edip çökertebileceğini göstermek istiyorum.
You can get to it later. I don't want to disrupt your recreation.
Daha sonra da ilgilenebilirsiniz. Eğlencenizi bölmek istemiyorum.
And we're retuning phaser frequencies to disrupt their subspace field.
Aynı zamanda fazer frekanslarını da yüksek EM bandına ayarlıyoruz. Altuzay alanlarını bozmaya çalışacağız.
Agent Page, don't you know by now that it's not possible to arrest me or even disrupt my business activities?
Ajan Page beni tutuklamanızın ya da faaliyetlerimi etkilemenizin mümkün olmadığını bilmiyor musunuz?
To disrupt public opinion...
Halkın atom bombası ile ilgili...
What! ? Goku-san really told him not to disrupt his studies?
Goku-sa gerçekten ev ödevini yaparken karışmayın demedi değil mi?
In six hours we could generate a concentrated burst of energy which might disrupt the Tyken's rift.
Altı saat içinde Tyken Yarığını parçalayabilecek... yoğun bir enerji patlaması yaratabiliriz.
I warn you, if you continue to disrupt the court I'll cite you for contempt.
Sizi uyarıyorum, eğer duruşmayı bölmeye devam ederseniz sizi mahkemeye saygısızlıktan cezalandıracağım.
And we saw how easily one could disrupt that balance and destroy both universes.
Birinin isterse iki evrenin de dengesini nasıl kolayca bozabileceğini gördük.
A large enough explosion, say five photon torpedoes, should be enough to disrupt the wave and allow it to dissipate.
Yeterli büyüklükte bir patlama, beş foton torpidosu diyelim, dalgayı parçalayıp, dağılmasına yol açabilir.
It may be possible to reflect the particles back to the probe - to disrupt the signal. - Doctor?
Parçacıkları sondaya geri yansıtıp, sinyali bozmak mümkün olabilir.
Mr. Data, prepare to disrupt the beam.
Bay Data, ışını kesmeye hazırlanın.
Don't let them disrupt the conference.
Konferansı bölmelerine izin verme.
But I don't want any of this to disrupt my time here.
ama bu olanların burada geçirdiğim vakti mahvetmesini istemiyorum.
He and his growing legion of followers attacked powerplants, factories, government buildings, determined to disrupt human society, paving the way for mutant takeover.
O ve giderek artan takipçileri enerji santrallerine, fabrikalara, hükümet binalarına saldırdılar. İnsan medeniyetini çökertip mutantların gelmesini istiyorlardı.
That explains why he would want to disrupt Babylon 5 and our mutual goal of peace.
Bu, Babil 5'i ve amacımız olan mutlak barışı neden sabote etmeye çalıştığını da açıklıyor.
Cho Yi Hang, as Commander of the Eight Clans, how dare you disrupt the morale of our forces with your grotesque words!
Cho Yi-hang, 8 klanın kumandanı olarak Birliğimizin moralini kötü etkiliyorsun
If it leaves with him on it, it'll disrupt production and the Armaments Board will want to know why.
Tren, içinde o varken hareket ederse üretimim altüst olur ve doğal olarak "Silahlanma Kurulu", nedenini öğrenmek ister.
When exposed to bright light, it can disrupt the ritual.
Işıklar tamamen açıldığında, dinsel ayini durduracak.
- Disrupt that and it breaks...
- Bunu yapınca bir şeyler bozuluyor sanki...
Dax, is there any way to disrupt Vantika's control over Bashir?
Dax, Vantika'nın Bashir üzerindeki kontrolüne engel olmanın bir yolu var mı?
If I can design an electromagnetic pulse to disrupt them,
Onu bozacak elektromanyetik bir atış dizayn edebilirsem,
I'm honoured to be included, but I will not allow you to disrupt the orderly transition of power with these wild charges.
Beni dahil etmenden onur duydum. Fakat böyle asılsız suçlamalarla... hükümetin el değiştirmesine engel olmana müsaade etmeyeceğim.
They want to disrupt Rambal-Cochet's feast.
Bu pikniği hayatının sonuna kadar hatırlayacak.