Do i have your permission tradutor Turco
76 parallel translation
- Do I have your permission, sir?
- İzniniz var mı, efendim?
Do I have your permission to enterthe mess hall?
Yemek salonuna girmeme izin var mı?
- Do I have your permission to uncover it?
- Bunu açığa çıkarmak için izniniz var mı?
Do I have your permission? Maybe you want to think about it.
- Ben arabadayım.
Do I have your permission?
Le yemeği izin, veriyor musun?
Do I have your permission to do what I feel is necessary to keep the peace?
Gerekli gördüğüm şeyleri yaparak barışı sağlamak için izninize ihtiyacım var mı?
Um, do I have your permission?
İzin verir misin?
Do I have your permission?
Aşı yapabilirmiyim?
Do I have your permission to rip them off?
Onları soymama izin var mı?
Do I have your permission to do some work for my landlord... so I can pay my rent?
Ev sahibimin işlerini yapmak için izin alabilir miyim? Böylece kiramı öderim.
Do I have your permission to talk to Campeggio?
Campeggio ile konuşmama izin veriyor musun?
Then do i have your permission to proceed?
O zaman başlamak için izninizi alabilir miyim?
Do I have your permission to go back in now?
Şimdi, geri dönmem için bana izin veriyor musun?
- Yeah, yeah! - And do I have your permission to do so?
- Bunu yapmam için izin veriyor musunuz?
Do I have your permission to move him?
Onu götürmek için izin veriyor musunuz?
If you let me down, do I have your permission to act resolutely?
Eğer izin verirsen, senin yetkin olan bir şeyi yapabilir miyim?
Do I have your permission to marry Emily?
Emily ile evlenmek için izin veriyor musun?
Do I have your permission to act as I see fit?
Uygun gördüğüm şekilde hareket etmeme izin veriyor musunuz?
Now, do I have your permission?
Şimdi, bana izin veriyor musun?
Do I have your permission to deal with him?
Onunla ilgilenmeme izniniz var mı?
Do I have your permission to be in this room with you?
Odada kalmama izin veriyor musun?
Do I have your permission to leave?
Müsaadenizle ayrılabilir miyim efendim?
Do I have your permission?
İzniniz var mı?
Oh, so do I have your permission to call on her again?
Yani onu tekrar görmek için senin iznine mi ihtiyacım var?
Do I have your permission?
İzin veriyor musun?
Do I have your permission to- -?
Peki izniniz var mı -
- Do I have your permission?
- İzin veriyor musun?
Do I have your permission? - Yes.
İzin veriyor musun?
- Well, do I have your permission...
- İzin veriyor...
Now, do I have your permission to just...
Şimdi izin veriyor...
Do what I say, sell the house, I have to have your permission, Zachary, now give me your permission!
Dediğimi yap, sat evi. Senin iznini almam şart, şimdi bana o izni ver!
Do I have Your Holiness's permission to return to Florence?
Papa cenapları Floransa'ya dönmeme izin verirler mi?
Had I come to you and asked for your permission... to have him removed from the asylum and put under my care... I do not think you would have granted it.
Size gelip de, onu hastaneden çıkarıp benim gözetimim altına vermeniz için izin isteseydim eğer buna onay vermeyeceğinizi düşündüm.
Do I have to ask your permission?
Bir de senden izin mi alacaktım?
May I have your permission to do it?
Arama yapmak için izninizi alabilir miyim?
I have your permission, do I?
İznin var yani?
Do I have permission to claim your body when this is over?
Bitince cesedini isteme iznim var mı?
So, Mr Provolone, do I have permission to marry your daughter now?
Evet, Bay Provolone, Kızınızla evlenmek için izin veriyor musunuz şimdi?
May I have your permission to do so?
Bunun için izninizi alabilir miyim?
How long do we have? I've scheduled the procedure for tomorrow morning, with your permission.
Elbette, şartlarımız farklı olsaydı, ikinci bir seçenek aramakta serbest olurdunuz.
Do I have to ask for your permission?
Senden izin mi almam gerekiyor?
Your senior officers have shown a lot of improvement... but I think they can do better. With your permission...
Üst subaylarınız çok ilerleme gösterdi... ama ben daha iyisini yapabileceklerini düşünüyorum.
Do I have to ask your permission to fall in love?
Aşık olmak için iznini mi almam gerekiyor?
Do I have permission to touch your body? Yes!
- Sana dokunmama izin verir misin?
Do I have to get your permission to cry now?
Şimdi de ağlamak için mi izin alacağım senden?
I do this for you, and I have your permission to think about you later tonight when I'm in the tub.
Bunu senin için yapıyorum ve sende bana banyo küvetinde seni düşünme izni veriyorsun.
You can give me your permission to do something I should have done a long time ago.
Çok daha önce yapmam gereken bir şeyi yapmam için bana izin vermelisin.
I shouldn't have to have your permission to do that.
Bunun için senden izin almama gerek yoktu.
You do have DCFS'permission to take your son for the weekend, but I'm not making him go.
Hafta sonunda oğlunu almak için Çocuk Esirgeme'den iznin var ama onu gitmeye zorlamayacağım.
I-I won't really know until I have a chance to speak with her and to do that, I need your permission.
Onunla konuşmadan emin olamayacağım ve bunun için de izninize ihtiyacım var.
Why do I have to get your permission?
Neden senin iznini alacakmışım?