Do what i tell you tradutor Turco
3,794 parallel translation
Guys, do what I tell you, get me this merchandise, and I'll give 150,000 every one of you at once.
Beyler dediğim gibi malı getirin, her birinize 150,000 vereyim.
Do what I tell you to and I won't hurt her.
Sana söylediklerimi yaparsan ona zarar vermem.
Then do what I tell you to.
O zaman ne söylüyorsam yapacaksın.
You, Jeremy, need to do what I tell you, when I tell you, or I will see to it that your entire life is ruined.
Sen, Jeremy, söylediğim şeyleri yapmak zorundasın yoksa tüm hayatını mahvederim.
With him gone, you'll be free to do what I tell you.
O ortada yokken istedigini yapabilirsin.
I'll tell you what we're not gonna do, is make any more excuses for Kyle Parks.
- Sana yapmayacağımız şeyi söyleyeyim. Kyle Parks'a daha fazla bahane bulmayacağız.
I mean, who the hell do you think you are to tell me what to do or how to feel?
Sen kim olduğunu sanıyorsun da bana ne yapacağımı ya da nasıl hissetiğimi söylüyorsun?
Do you know what did I tell her?
Ona ne söylediğimi biliyor musun?
I'll tell you what to do after getting down.
Sana ne yapacağını söyleyeceğim aşağı atladıktan sonra.
Well, if you have feelings for a girl on this show, let me tell you, the best thing you can do is do the opposite of what you did this week because then you're out.
Eğer bu yarışmada, birine karşı farklı hisler besliyorsan, yapabileceğin en iyi şey, bu hafta yaptıklarını yapmaman olacaktır. Yoksa atıIırsın. - Özür dilerim.
I tell you what I'd do,
Ben olsam şunu yapardım...
I'll tell you what I do know, though.
Yine de sana ne bildiğimi söyleyeyim.
I'll tell you what I do know. I got shot.
Sana ne bildiğimi söyleyeyim, vuruldum.
Now I can't tell you what to do, Alex, but I'm not gonna stand by and watch this place destroy another person that I love.
Şuan sana ne yapman gerektiğini söyleyebilirim, Alex. Ama öylece durup, buranın sevdiğim bir insanı daha yok etmesini izlemeyeceğim.
I'll tell you what I'm gonna do.
Sana ne yapacağımı söyleyeyim.
I'll tell you what she's gonna do to us.
Ben söyleyeyim bize ne yapacağını.
Tell me what to do, and I will do it. But you have to forgive me.
Ne yapmamı istersen yapacağım ama beni affetmelisin.
Tell you what - I'll delete the photo if you do me a favour.
Ne diyeceğim, bana bir iyilik yaparsan fotoğrafı silerim.
I can tell you what I do know.
Sana bildiğim şeyi söyleyebilirim.
Well, I'll tell you what you're gonna do.
O zaman sana ne yapacağını söyleyeceğim.
Are you totally unaware of how often you tell me what I think, what I feel, why I do what I do?
Ne düşündüğümü, ne hissettiğimi, ne yapmam gerektiğini bana ne sıklıkla söylediğinin farkında mısın? Beni-
What do I tell you?
Charlie Watts :
But I gotta tell you, without a direct link, what do you suggest we do, chief Boden?
Size açıkça sormak istiyorum Şef Boden... ne yapmamızı önerirsiniz?
Well, I'll tell you what I'd do.
Sana, ne yapardım söyleyeyim.
Tell you what I'm going to do.
Ne yapacağımı söyleyeyim.
Do you wanna tell us what a grip does, just for those out there who don't know? Uh, well, I'm a grip.
Ben Grip.
What, are you gonna do? You gonna waterboard me until I tell you about my private phone call?
Özel konuşmamı anlatana kadar kafamı suya mı sokacaksın?
I think what he is trying to tell you is... although, Wood and I are in excellent shape and could do 12 more miles...
Bana kalırsa söylemeye çalıştığı şey... Wood ile benim çok fit olmamıza ve 12 mil daha koşabilecek seviyede olmamıza rağmen...
No. But... I'll tell you what I will do, Nate.
Hayır ama sana ne yapacağımı söyleyeyim Nate.
No, I'm a cop, but you are a doctor so you're going to tell me exactly what it is I need to do.
Hayır, polisim ama sen doktorsun ve ne yapmam gerektiğini bana söyleyeceksin.
Look, I try not to judge what you guys do, but please don't tell me things like that.
Bak, siz ikinizi yargılamamaya çalışıyorum, ama lütfen bana öyle şeyler söyleme.
I'll tell you exactly what we do.
Sana tam olarak ne yapmamız gerektiğini söyleyeceğim.
I cannot tell you what I do not know, Louis.
Bilmediğim şeyi sana söyleyemem, Louis.
Do you not see what I am trying to tell you?
Ne anlatmaya çalıştığımı anlamadın mı?
Good, tell me what can I do to convince you to go for a drink sometime, somewhere nice and with the promise that I won't piss you off.
Güzel, seni ikna edebilmek için bir ara neler yapabileceğimi konuşacağımız güzel bir yerde bir şeyler içelim ve bir daha seni kızdırmayacağıma söz vereyim.
What, do I have to tell you everything I do now?
Ne, şimdi de yaptığım her şeyi sana anlatmak zorunda mıyım?
If you've done something wrong, I'll tell you to do better from now on. But you know this is not what it's about.
Öyle olsa bir daha yapmamanı söylerdim ama öyle bir şey olmadığını biliyorsun.
Well, I suppose the intelligent thing to do would be to tell you that I'm here under duress, that Khalid kidnapped me out of that safe house, and now he's threatening to kill me if I don't do what he says.
Sanırım yapılacak en akıllı şey sana burada baskı altında olduğumu söylemem. Khalid'in beni o güvenli evden kaçırmış olması. Şimdi de dediklerini yapmazsam beni ölümle tehdit etmesi.
Wow. What I'd like you to do is go in there, take a look at all of them, and tell me if you can spot the liar.
Senden istediğim şey içeri girip, onlara bir göz atman ve yalancıyı seçip bana söylemen.
I told Carlisle's campaign guy that you would do two songs at the announcement, so you just need to tell me what songs.
- Carlisle'ın kampanyasındaki adamlara adaylığını açıklayacağı toplantıda sahneye çıkacağını söyledim. O yüzden hangi şarkıları söyleyeceğini bilmem gerekiyor.
If you tell lies and then make assumptions on your own, what am I to do then?
Hem yalan söyleyip hem de başkalarını suçluyorsun. Ne yaptığını sanıyorsun?
And I wish for you never to tell me what to do again.
Ve bana bir daha asla ne yapacağımı söylememeni diliyorum.
So, I tell you what we're gonna do.
Şimdi şöyle yapıyoruz...
Do I need to tell you what this looks like?
Bunun neye benzediğini söylemem gerek var mı?
What are you going to do? You're gonna tell them that I came here?
Onlara buraya geldiğimi mi söyleyeceksin?
Tell me what you need and I will do it.
Neye ihtiyacın varsa söyle yapayım.
I said, "Do not tell me what to do. I am six months older than you."
Ben de ona işime karışmamasını ondan altı ay daha büyük olduğumu söyledim.
You have to understand- - no, you don't tell me what I have to do.
Beni anlamak zorundasın. Bana ne yapmak zorunda olduğumu söyleyemezsin.
If I can't do it, then what, are you going to tell Tae San everything?
Ya yapmazsam, o zaman ne yapacaksın, Tae San'a her şeyi anlatacak mısın?
Whatever it is that's going on, whatever it is you're thinking about when you're sitting in here all by yourself, tell me what you need and I will do it.
Ne olup bittiğini burada tek başına otururken neler düşündüğünü bilmiyorum ama neye ihtiyacın varsa söyle yapayım. Ne olursa olsun.
I'd love to tell you about what we do so that you can speak from a place of knowledge rather than ignorance.
Böylece cahil olmaktan ziyade, biraz bilgi sahibi olarak konuşabilirsin.