Do what you got to do tradutor Turco
1,668 parallel translation
You got to do what you got to do.
Ne yapabilirsiniz?
Do what you got to do.
Ne yapman gerekiyorsa yap.
do what you got to do. if one of those animal rights groups gets the list, your clients are gonna have a whole different kind of pest to deal with.
Eğer o liste yanlışIıkla hayvan hakları savunucularının eline geçerse, müşterilerinizin uğraşacağı başka sorunları olur.
You do what you got to do.
Ne yapman gerekiyorsa yap.
You do what you got to do to stop this son of a bitch.
Bu hergeleyi durdurmak için elinden ne geliyorsa yap.
What's it got to do with you?
Ne işine yarayacak?
You know what you got to do.
Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
So you got to tell me what to do...
Bana lütfen ne yapacağımı söyle.
You got to tell me what to do.
Ne yapacağımı söyle bana.
Now you got five minutes to do what youse gots to do.
- Hadi gidelim buradan. - Lanet anahtarlar nerede?
You know, you've got a lot of work to do. Wh-what?
Aslında yapacağınız çok işiniz var.
What do you got to say to me now, Lance?
Şimdi ne yapacaksın?
What do you got to say to me now, bitch?
Ne yapacaksın şimdi?
- ( Man ) Do what you've got to do.
- Elinden geleni ardına koyma.
- I mean, come on, you've got to know what you're asking me to do.
- Demek istiyorum ki, benden ne istediğinin farkında mısın?
You know what you've got to do.
Ne yapman gerektiğini biliyorsun.
No, ma'am, it's called doing what you've got to do.
Hayır, bayan, buna yapmanız gerekeni yapmak denir.
But what's that got to do with you?
Fakat bunun seninle ne ilgisi var?
You know, if I'm so good, how is it that I haven't got a single clue about what we're going to do tomorrow?
Eğer bu kadar iyiysem nasıl olur da yarın ne yapacağımıza dair en ufak bir fikrim olamaz?
What you've got to do is, you've got to play the fucking game, mate.
Senin yapman gereken oyunun içine dahil olmak, dostum.
And everyone'll tell you that's what we gotta make her do. We got to help her, right?
Ve herkes bunu ona yardım etmek için yaptırmak zorunda olduğumuzu söyleyecek, değil mi?
And now, because of you, I've got to go do what I do when my partner is in trouble.
Ve şimdi, senin yüzünden ortağım tehlikede olduğu zaman ne yapmam gerekiyorsa onu yapacağım.
I don't know what to say, I mean, do you think I got a shot?
Ne diyeceğimi bilemiyorum. Sizce şansım var mı?
You know what I've got to do, I've got to be the best boyfriend ever so she never wants to leave me.
Ne yapmalıyım biliyor musun? Mükemmel bir erkek arkadaş olmalıyım. Böylece beni bırakamaz.
- What do you mean, "got to" him?
Ne demek "tepesine binmişler"?
What you've got to do now, mate, is your job.
Şu anda işini yapmak durumundasın, arkadaşım.
What's this got to do with you?
Ne yapmaya çalışıyorsunuz?
Do what you got to do, okay?
Ed, üniversite okuyan çocuklarım var. Ne yapman gerkiyorsa onu yap tamam mı?
Do what you got to do.
Ne gerekiyorsa yapın.
What do you mean you got to go?
Gitmen lazım da ne demek?
You got no business telling me what to do.
Ne yapacağımı söylemeye hakkın yok.
Call it what you want, we got reading to do.
Ne dersen de, Okumamız gereken şeyler var.
Do you know what you've got to do?
Ne yapmalıyız biliyor musunuz?
What do you got to get back for?
Geri döndüğünde ne elde edeceksin?
And if she isn't, you've got to do what it takes to make her that.
ve eğer değilse, yapmalısın onun istediklerini.
Could you please put Traci on the phone, she's got a client here... Yeah, what do you mean she doesn't want to talk to me?
Traci'yi telefona çağırır mısınız lütfen, burada bir müşteri var... evet, onun benimle konuşmak istememesi ne anlama gelir?
But you got to do exactly what I say.
Ama dediklerimi aynen yapmalısınız.
Do you know what'll happen to me if the senate got wind of what you're up to now?
Senato, şu an peşinde olduğun şeyin ne olduğunu öğrenirse, bana ne olacağını biliyor musun?
The innocent people in your life- - you got to keep them innocent- - if that means walking away from them, that's what you got to do.
Hayatındaki masum insanları masum halleriyle bırakmalısın. Bu da onlardan uzaklaşmanı gerektiriyorsa, öyle yapmalısın.
- What do you mean, "he got shot"? - Listen to me,
Ne demek vurdular?
Parker, you got the baby. Yeah, that's exactly right. You know what to do.
Evet kesinlikle doğru ne yapman gerektiğini biliyorsun.
That's what I got to do while you made notes in charts.
Sen, o dosyalara not düşmekle meşgulken benim yapmam gereken buydu.
You know what? I got a lot of work to do.
Yapacak bir sürü işim var.
You go do what you got to do.
Git ne işin varsa gör.
What have you got to do with my life anyway?
Sen benim hayatıma nasıl karışırsın lan? Nerdeler? Nasıl karışırsın, ha?
Maggie, I don't know what kind of stupid stories he's been telling you, but whatever it is, it's got nothing to do with us.
Maggie, sana neler uydurduğunu bilmiyorum ama her ne uydurduysa, bizi hiç ilgilendirmez.
Anyway, like I was saying, I got this list, to cross you off i need to do something to make it up to you somehow, so what can I do?
Dediğim gibi, bir listem var ; seni listemden silebilmek için, yaptıklarımı bir şekilde telafi etmem lâzım, ne yapabilirim?
Oh, you know, before we opened, I could only think about the displays and the catering, and then the crowd came in, and I got to share what I do with the people I love,
Açılmadan önce, tek düşünebildiğim, vitrinler ve yemek şirketiydi. Sonra kalabalık göründü, ve yaptıklarımı, sevdiğim insanlarla paylaşabildim.
Okay, do you want to see the place where I got shot - and almost bled to death or what? - The catfight can wait.
Kurşunlanıp, kanama yüzünden ölümden döndüğüm yeri görmeyi istiyor musun, istemiyor musun?
And you know what you've got to do.
Ve ne yapman gerektiğini biliyorsun.
I don't understand. What has this got to do with you?
Bunu niye getirdiğini anlamadım.