Do you know tradutor Turco
128,767 parallel translation
"Do you know where Ivan is?" " He went to see some old friends.
Ivan nerde biliyormusun? Esik arkadaşlarını görmeye gitti.
Do you know what a trial by ordeal is?
Zor yoldan denemenin nasıl olduğunu biliyor musun?
Do you know what she's doing right now?
Şuan ne yaptığını biliyor musun?
How do you know?
Nereden biliyorsun?
And do you know how we'll do that?
Ve bunu nasıl yapacağımızı biliyor musunuz?
Do you know what a person's cognitive load is?
Bir insanın bilişsel yükü nedir bilir misiniz?
Do you know what I just realized?
Ne fark ettim, biliyor musun?
Do you know her?
Onu tanıyor musun?
Do you know who I am?
Kim olduğumu biliyor musun?
How well do you know this guy?
Bu adamı ne kadar iyi tanıyorsun?
Do you know what it's like having your arse kicked by a 12-year-old girl? Oh! Huh?
12 yaşındaki bir kız tarafından kıçının tekmelenmesi nasıl bir şey biliyor musun?
Do you know why you can't have the life that you want? This dream?
İstediğin hayata, bu hayale niye kavuşamıyorsun biliyor musun?
How do you know about M.K.'s power?
- M.K.'in gücünü nereden biliyorsun?
Do you know him?
Tanıyor musunuz?
This situation in Naruba... what do you know about it?
Naruba'daki durum hakkında ne biliyorsun?
Do you know who this man is?
Bu adamı tanıyor musun?
How do you know they light bonfires?
Nereden biliyorsun?
How do you know Anton Stepulov?
Anton Stepulov'u nereden tanıyorsun?
Do you know how many of my daughter's basketball games I've missed?
Kızımın kaç tane basket maçını kaçıdığımı biliyor musun?
Do you know how many surgeons can do a transplant like this?
Kaç tane cerrahınböyle bir nakli yapabileceğini bilir misin?
Do you know what I heard the first day I walked into the infant ward?
Bebek koğuşuna yürüdüğüm ilk gün ne duyduğumu biliyor musun?
I like the yellow, but I mean, do you know how many yellows there are?
Sarıyı sevdim, ama demek istediğim, kaç farklı sarı var biliyor musun?
How do you know this is where Riley would keep his laptop?
Nereden biliyorsun Riley'nin bilgisayarını burada tutacağını?
Do you know where room 412 is?
412 nolu oda nerde, biliyor musunuz?
Well, how do you know?
Peki, nerden biliyorsun?
You know what your mama came here to do tonight, hmm?
Annen buraya neden geldi biliyor musun?
"If she comes, you know what to do?" "I close my eyes and I do not breathe".
- Eğer gelirse, ne yapacağınızı biliyorsunuz? - Gözlerini kapa ve nefes alma.
You don't know how to do that.
Bunu nasıl yapacağını bilmiyorsun.
What do you think they're gonna say when they know you have your own supply?
Kendine ait erzakların olduğunu duyduklarında ne söyleyeceklerini düşünüyorsun?
You know what? I do have some things to do.
Gerçekten yapacak işlerim var.
Do you wanna know why?
Neden, biliyor musun?
Like think that you know better what's in my mind than I do?
Aklımdakini benden iyi mi biliyorsun?
I do not know you!
Seni tanımıyorum!
But I do know what it feels like to think you have no choice but to kill.
Ama öldürmekten başka seçeneğinin olmamasını biliyorum.
You're just angry because you know that this is the right thing to do.
Şimdi kızgınsın çünkü yapılacak en doğru şeyin bu olduğunu sen de biliyorsun.
Do you still wanna know why I left?
Neden kaçtığımı hâlâ öğrenmek istiyor musun?
There's so much you do not know, child.
Bilmediğin çok şey var çocuk.
Indra, you have to know that we had nothing to do with the attacks on your land or embassy.
Indra, topraklarına yada elçiliğine yapılan saldırılarla hiç bir ilgimiz olmadığını bilmelisin.
Alex, I know you're mad at me, but I really do need to get back.
Alex, kızdığını biliyorum. Ama dönmek zorundayım.
You should know, as far as I'm concerned, even if you didn't do the planning, you're complicit.
Bana kalırsa planı sen yapmamış olsan da bu suça iştirak etmişsin.
Look, I know you don't do anything without good reason, but my mom said you were thinking about moving back to Texas.
Sen sebepsiz iş yapmazsın, biliyorum. Annem dedi ki Teksas'a dönebilirmişsin.
And I want you to know that I believe that the American government has a responsibility, not just to maintain, but create opportunities for the American people, and that's what we're going to do.
Şunu da bilin ki bana göre Amerika devleti, Amerika halkı için yalnızca var olan işleri korumakla değil, yeni işler yaratmakla yükümlüdür. İşte biz de bunu yapacağız.
I don't know what I'd do if I lost you.
Seni kaybetsem ne yapardım ben?
But you do know I'm a Republican, right?
Ama biliyorsunuz, ben bir Cumhuriyetçi'yim.
Now, listen, you let me know when you have Goodman on board. We'll see what we can do about pushing it out of committee.
Goodman da dâhil olunca söyle.
You know, I doubt any presidential hopeful would want anything to do with a lying, unscrupulous punk like you.
Bence hiçbir müstakbel başkan adayı, senin gibi yalancı, ahlaksız bir pislikle adının anılmasını istemez.
Someone else blew up the Capitol, and you don't know who it is, do you?
Meclis'i başkası patlattı ve kim olduğunu bilmiyorsun. Tom?
You know what they would do.
Ne yapacaklarını biliyorsun.
I know we decided to do this baby thing together, so if you don't want me to take it, I'll... Look, I know...
Bak, biliyorum...
I know that you're tired of doing everything that Shepherd and Remi tell you to do.
Shepherd ve Remi'nin dediklerini yapmaktan yorulduğunu biliyorum.
You know, now that I think about it, there is one thing you could do for the babies, right now.
Biliyor musun, şu an bebekler için, yapabileceğin bir şey, var gibi aslında.
do you know me 118
do you know what that's like 19
do you know who i am 370
do you know what i mean 247
do you know him 567
do you know it 175
do you know her 291
do you know where it is 69
do you know what 449
do you know what it means 35
do you know what that's like 19
do you know who i am 370
do you know what i mean 247
do you know him 567
do you know it 175
do you know her 291
do you know where it is 69
do you know what 449
do you know what it means 35