Don't do tradutor Turco
96,795 parallel translation
You don't have enough ammo to do this on your own.
Tek takılmak için yeterli cephanen yok.
Sort of in this weird transitional phase in my life where I don't know what I'm gonna do next.
Hayatımın, biraz sonra ne yapacağımı bilemediğim bu garip geçiş evresinde belli mi olur?
We don't have to do any of this.
Bunların hiçbirini yapmaya mecbur değiliz.
Don't do that, it's a liability. Hands up in the sky.
Şaka şaka, sakın yapmayın, sizden ben sorumluyum.
- No, don't do that. - I do.
- Hayır, bunu yapma.
Okay, well, don't do that.
Bak işte, öyle deme.
Because I can't stand the way that Mother talks about Mileva and I don't want to give her the satisfaction of thinking she can tell me what to do.
Çünkü, annemin Mileva hakkında o şekilde konuşmasına dayanamıyorum,... ve bana ne yapacağımı söyleyebilme düşüncesinin memnuniyetini ona yaşatmak istemiyorum.
Damn fine show, Einstein. Shh, shh, shh, shh. I don't know how you do it, Helene.
Oldukça iyi bir gösteriydi, Einstein.
Do you think I don't already have a solution to that problem, dear Dollie?
O soruna çoktan bir çözüm bulmadım mı sanıyorsun bebeğim?
I don't know what to do...
Ne yapacağımı bilmiyorum.
Hey, hey, hey, um, do you wanna go to that record store where they have a really good jazz section and then leave when we remember we don't like jazz?
Caz sevmediğimizi hatırladığımız zaman çıktığımız ve gerçekten harika bir caz bölümü olan şu müzik mağazasına gitmek ister misin?
- Oh, you don't have to do that.
- Bunu yapmak zorunda değilsin.
- Oh, no, you don't have to do that, please.
- Hayır, buna hiç gerek yok, lütfen.
But, Josh, don't do anything stupid, okay?
Ama Josh, sakın aptalca bir şey yapma tamam mı?
Sorry, kid, I don't do that anymore.
Üzgünüm evlat, bunu artık yapmıyorum.
Uh, and then I was like, "I don't think I can do this anymore. I'm literally gonna die from alcohol poisoning."
Sonra ben, "Daha fazla devam edebileceğimi sanmıyorum alkol zehirlenmesinden geberip gideceğim" demiştim.
You don't actually believe in magic, do you?
Sihre gerçekten inanmıyorsun, değil mi?
Don't do it.
Yapma.
- Don't do that!
Hadi!
So if you don't want to go away for a very long time, do what I say.
Uzun süre hapis yatmak istemiyorsan dediğimi yapacaksın.
Don't do this.
Bunu yapma.
Don't do that.
Sakın yapma.
But you do, don't you?
Ama öğrendin değil mi?
I don't think there's much more either of us can do.
Yapabileceğimiz daha fazla bir şey olduğunu sanmıyorum.
'Cause, I mean, y-you do know that what you're guarding actually has nothing whatsoever to do with witches, don't you?
Çünkü, bence, sizlerin muhafaza ettiğiniz şeyin....... aslında cadılarla hiçbir alakalı yanı yok, değil mi?
Yeah, I don't do funny.
Ben komik değilim.
Mileva, Mileva, Mileva, don't do this.
- Mileva! Mileva! - Baba!
You don't have to do this.
Bunu yapmak zorunda değilsin.
Why do you think Cali skins don't fuck Idaho Klan?
California dazlakları niye Idaho Klanı'yla yatmaz?
But we don't do that here in Litchfield, right?
Litchfield'da öyle şeyler yapmayız, değil mi?
You don't know them like I do.
Onları benim kadar iyi tanımıyorsun.
You don't fucking have it, do you?
Sende değil, değil mi?
Yeah, don't ever do that again.
Bunu bir daha yapma. Asla.
You think I don't hear those trick words, "Do our best," Miss, uh- -
"Elimizden geleni yaparız" ın kandırmaca olduğunu bilmiyor muyum Bayan...
Look, do me a favor and don't get me fired, okay?
Bana bir iyilik yap, kovulmama neden olma.
'Cause I don't do that no more.
Bıraktım o işleri.
- Anyway, my point is... why don't we do something constructive?
- Amma garip bir aileymişsiniz. - Neyse, demek istediğim... Neden yapıcı bir şey yapmıyoruz?
Well, if you want to make art so bad, why don't you do it out here?
Resim yapmak istiyorsan burada yapsana.
I don't know what to do.
Yaralandın mı?
I don't know what to do.
- Ne yapacağımı bilmiyorum.
You don't think they're really doing sodomy, do you? What do you care?
- Bir şeyler sokuyorlar mıdır sahiden?
But don't do the parachute thing.
Ama paraşüt olayına girme.
Unless you can guarantee me that I'm gonna end up in the same ICU as Benny, I don't see what good that's gonna do me.
Benny'yle aynı yoğun bakım ünitesine düşeceğimi garanti edemezsen bunun bana yararı olmaz.
Come on, you... you don't have to do that.
Bunu yapmanıza gerek yok.
No, don't do this!
Hayır, yapmayın!
Look, I know you don't get somethin'for nothin but what do you think I got to offer, huh?
Hiçbir şey karşılıksız değildir ama size ne verebilirim ki?
Women don't fear pain the way men do.
Kadınlar acıdan erkekler kadar korkmuyor.
I don't hear anything, do you?
Ben hiçbir şey duymuyorum, sen?
Please, don't do your thing right now.
Lütfen yine yapma şunu.
You don't have to do this.
Bunu yapmak zorunda değilsiniz.
Please, if you have any humanity in you, please don't do this.
Biraz insanlığın kaldıysa lütfen yapma.