Don't get upset tradutor Turco
567 parallel translation
Don't get upset, Bennett.
Gerilmene gerek yok Bennett.
Don't get upset.
Kızma.
Don't get all upset.
Kendini üzme.
Don't get so upset.
Bu kadar sinirleme.
Don't get upset I know you You're not crazy
Sinirlenme. Seni bilirim, kafadan biri değilsin.
Don't get upset, nobody's perfect.
Üzülme, kimse kusursuz değildir.
Don't get upset.
Moralini bozma.
Don't get too upset
Fazla üzülme
- My dear fellow, don't get upset.
- Arkadaşım, yanlış anlama.
Don't get upset.
Sinirlenme baba.
Don't get upset.
Üzülme.
- Little one, don't get upset.
- Üzülme küçüğüm.
Don't get upset, Mrs Ambrose.
Üzülmeyin, Bayan Ambrose.
My darling, don't get upset.
Kızma, canım.
Don't get me any more upset.
Beni daha fazla sinirlendirme.
Don't get upset, but the last payment for the White Queen was outstanding.
Alınmayın ama Beyaz Kraliçe'nin son ödemesi pek iyi sayılmazdı.
I don't understand why you should get so upset.
Neden bu kadar bozulduğunu anlamıyorum.
Don't get upset.
Sinirlenme.
You don't want to get me upset.
Beni üzmek üstemezsin.
I don't want to get upset, I tell you.
Üzülmek istemem.
Now, don't get so upset.
Bu kadar sinirlenme.
Jessie, I don't want to get upset.
Jessie, canımı sıkma benim.
Oh, Selena, don't get upset.
Selena, üzülme.
Charles, c'mon, don't get so upset.
Charles, sinirlenme bu kadar.
Don't get upset, lady.
Üzülmeyin bayan.
Don't get all upset about a bloke.
Bir hayırsız için üzülmene değmez.
Don't get upset, father!
Üzülme baba!
Don't get so upset.
Bu kadar üzülmeyin.
Well, you shouldn't get upset, man. Because, mister, I don't know the girls, see.
Kızmamalısın ahbap... bayım.
- Now, don't get upset, it's bad for you.
- Moralini bozma sakın!
Yes, but don't get so upset
Evet, ama bu kadar üzülmeyin.
Don't get upset.
Hemen kızma canım.
Don't get upset, Pa, I'll lift her off.
Şey, bu normal.
Just don't get upset about it. I'll fix it. How?
Toby, bunun için seni öpebilirim.
Don't get upset.
Lütfen sinirlenmeyin.
Listen up, my friends. Then you can't say you know nothing about it. Don't get upset, and don't take it personally.
Bakın arkadaşlar duyduk duymadık demeyin darılmaca gücenmece yok.
- Don't get upset.
- Kızma hemen.
Don't get dirty otherwise the nuns get upset.
Az yiyin. Az. Dikkat edin, kirlenmeyin, yoksa rahibelerden laf işitiriz.
Don't get upset!
Sinirlenmeyin, lütfen!
Don't get upset.
Hemen kızma.
Don't get so upset, sir.
Bu kadar kızmayın efendim.
Don't get upset. Save your breath for the gallows.
Bağırma, nefesini darağacına sakla.
Please, don't get upset, Princess.
Lütfen kızmayın, Prenses.
Don't get upset, Sam!
Moralini bozma, Sam!
All right, all right don't get so upset, I'll do it. I'll have to go out again and... get all the ingredients in the forest.
Tamam, tamam öyle üzülme, yapacağım. Yine dışarı çıkmak zorundayım... ormandan gerekli içerikleri toplamak için.
Mr. Adolphe is a simple man, so don't get upset.
Bay Adolphe basit bir adam. Telaşlanma.
I have no intention of ever taking her out again, so don't get upset!
Kızmayın! Sevgili kızınızla, bir daha asla çıkmayacağım.
I don't want to get upset.
Sinirlenmek istemiyorum.
Look, promise me you'll be a good girl... and don't get Susan all upset too, all right?
Bana uslu bir kız olacağına söz ver Susan'ı da çok üzme, anlaşıldı mı?
But they get upset with me down at the store if I don't ask them. Just take her through.
Ama bunları sormazsam teşkilatta bana kızarlar.
All right, don't get upset.
Pekala, kızma.
don't get cocky 53
don't get caught 46
don't get me wrong 804
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get it 44
don't get nervous 22
don't get your hopes up 71
don't get lost 25
don't get caught 46
don't get me wrong 804
don't get ahead of yourself 30
don't get in my way 25
don't get up 280
don't get it 44
don't get nervous 22
don't get your hopes up 71
don't get lost 25