Don't mind if i do tradutor Turco
738 parallel translation
I don't mind if I do.
Alayım.
If you do one thing that I don't approve of while I'm gone... the least little thing, mind you... I'll show you what horror means.
Eğer ben yokken istemediğim bir haltlar karıştırırsan... en ufak bir şey, seni uyarıyorum... işte o zaman sana gerçek korkuyu gösteririm.
- You don't mind if I take one, do you?
- Ben içsem sorun olmaz, değil mi?
- Don't mind if I do.
- İşin doğrusu hayır demem.
Millicent, you don't mind if I take my shoes off, do you?
Millicent, ayakkabılarımı çıkarırsam rahatsız olur musun?
You don't mind if I discuss a few family matters, do you, Carlo, old boy?
Bir kaç aile meselesi konuşmamız senin için sorun olmaz, değil mi Carlo?
Don't mind if I do.
Sorun değilse, alırım.
Oh. I don't mind if I do.
Otursam sorun olmaz heralde.
If you don't mind, I don't need anyone to do me good.
Kimsenin yardımına ihtiyacım yok.
- Don't mind if I do.
- İçersem şaşırmayın.
- I don't mind if I do join you in a cup.
- Bir bardak da ben almak isterim.
Don't mind if I do.
Tabii, olur.
I don't mind if I do.
Ben de oynasam, farketmezdi.
- Don't mind if I do.
- Katılmazsam ayıp olur.
Don't mind if I do.
Bunu yaparsam kusura bakma.
- Don't mind if I do.
- Alırım.
Mac, did you happen to – You don't mind if I call you "Mac," do you?
Mac, aklıma geldi de - Mac dememin bir sakıncası yok, değil mi?
You don't mind if I call you Smithy, do you?
Sana Smithy Dersem kızmazsın, di mi?
Don't mind if I do.
Mahsuru olmaz tabii.
- I don't mind if I do.
- Verirseniz itirazım olmaz.
I don't mind if I do.
Bence hiç sakıncası yok.
Don't mind if I do.
Biraz alayım o zaman.
Don't mind if I have a look around, do you?
Etrafa bakmamın sakıncası var mı, Senatör?
Don't mind if I do, Doc.
Bu da benden olsun Doc.
- Oh, I don't mind if I do.
Sağol.
- Don't mind if I do.
- Farketmez.
Well. I don't mind if I do.
Olsun bakalım.
You don't mind if I do?
Benim içmemin sakıncası yok değil mi?
I don't mind if I do. You know, I was planning a quiet evening at home but when Hildy called and said that the Navy was in distress, well, I just flew.
Evde sakin bir akşam planlıyordum ama Hildy arayıp Bahriye sıkıntıda deyince uçarak geldim.
- You don't mind if I smoke, do you?
- Sigara içmemin sakıncası yok değil mi?
I don't mind if I do.
O zaman üşümem tabii.
- Don't mind if I do. I sure need something in my condition.
Sakıncası yoksa kalırım, bir şeyler içsem iyi olacak...
Thanks, miss. I... I don't mind if I do.
Teşekkürler sakıncası yoksa alayım.
Thanks for asking, and I don't mind if I do, because it'll be my last.
Teşekkürler. İyi olur, çünkü son kahvaltım olacak.
Thank you. Don't mind if I do.
Olan oldu artık.
- Don't mind if I do.
- Fena olmaz.
You don't mind if I like you better, do you?
Seni daha çok beğenmemim sakıncası var mı?
- If you don't mind, I'll do it.
- Eğer sakıncası yoksa, ben yapacağım.
Don't mind if I do.
- Evet, iyi fikir.
I don't believe I could do that. Still, I suppose if one put one's mind to it.
Yapabileceğimi sanmıyorum ama insan gayret ederse olur herhâlde.
I don't mind if I do.
Ben de içersem sakıncası olmazolmaz.
Don't mind if I do.
Kusuruma bakma.
You don't mind if I finish my drink, do you?
- İçkimi bitirmeme izin verirsiniz, değil mi?
Sure. Don't mind if I do.
- Tabii gelirim.
Don't mind if I do.
Tabi ki alırım.
Don't mind if I do.
Alabilirim.
It could mean a whole lot to your future. Thanks, honey, I don't mind if I do.
Bu senin tüm geleceğini etkileyebilir.
You don't care if I change my mind, do you?
Fikrimi değiştirirsem aldırmazsın, değil mi?
You don't mind if I watch, do you?
İzlemem de bir sakınca var mı?
Do you mind if I don't wait until the plane goes?
Uçağın kalkışını beklemesem sorun olur mu?
You don't mind if I have one, do you?
Ben bir tane alsam sakıncası olmaz değil mi?