Don't talk back to me tradutor Turco
96 parallel translation
Don't talk back to me!
Bana geri karşılık verme!
Don't talk back to me! Now answer me at once!
Bana hemen cevap ver!
Judge, it don't do me no good to talk against people who ain't here to answer back.
Ama onlar düzelmediğini ve sakatlandığımı söylediler. Bir doktorun benden biraz daha fazla şey biliyor olabileceğini kabul edip o zamandan beri çekleri aldım.
Don't you dare talk back to me, boy!
Bana karşılık verme çocuk!
Don't talk back to me.
Bana karşı gelme.
Don't you ever talk back to me.
Bana asla karşılık verme.
Don't talk back to me.
Bir daha karşılık verme bana.
Don't look at me, lay back. I gotta talk to you, all right?
Seninle konuşmalıyım.
- Don't talk back to me, Jo.
- Bana cevap verme Jo.
- Don't you dare talk back to me.
- Bana karşı gelmeye cüret etme sakın.
Don't you talk back to me.
Bana karşılık verme.
- Don't talk back to me.
- Bana karşılık verme.
Don't talk back to me, you big blue lout.
Bana karşı gelme, seni koca mavi hödük.
Pieter, listen to me and don't talk back for once.
Pieter, beni dinle ve bir kere olsun karşılık verme.
I don't have time. You can come back and talk to me when you're serious.
Ciddi olduğun zaman benimle konuşabilirsin.
- Don't you dare pin this on me! - Don't talk back to me, sir!
- Bu pisliği bana atmaya çalışma.
I'm gonna go back to New York, you know... so don't try and talk me out of it.
New York'a dönüyorum. Sakın beni ikna etmeye kalkma.
- Don't talk back to me!
- Bana karşılık vereyim deme!
Don't talk back to me.
Bana cevap verme.
- You shut your mouth and don't talk back to me.
Çeneni kapa, bana cevap verme.
Don't talk back to me.
- Bana cevap verme.
Why don't you talk to your wife and call me back?
Tabi, eşinizle konuşup beni geri arayın.
Then why don't you show them the table and come back out and talk to me for a minute?
O halde ne diye, onlara masayı gösterip bir dakikalığına benim yanıma dönmüyorsun?
Don't you talk back to me.
- -Bana cevap verme.
- Don't you dare talk back to me!
- Bana ne cüretle karşılık verirsin!
- Don't you talk back to me.
- Bana karşılık verme. - Ben Faith değilim.
I'd like to go back to the old arrangement where you don't talk to me directly.
Benimle doğrudan konuşmadığın eski duruma dönmek isterdim.
Don't talk back to me!
Bana karşı gelme!
Don't talk back to me!
- Bana karşılık verme.
Don't talk back to me.
Bana böyle cevaplar verme.
Don't talk back to me.
Bana karşılık verme.
- Don't talk back to me.
- Sakın bana cevap verme!
I need you to like her because sometimes I don't, and I need you to talk me back into it.
Ondan hoşlanman gerek çünkü ben bazen hoşlanmıyorum, ve senin bana akıl vermen gerek.
Don't talk back to me.
Cevap verme.
Don't talk back to me!
Bana cevap verme!
Don't you talk back to me like that!
Her şeye bir cevap verme!
- Don't talk back to me!
- Bana cevap verme!
Listen to me, young lady, I don't like a lot of back talk.
Dinle, küçük hanım, bana cevap verilmesini sevmem.
Bobby, if you don't talk to me, I'll come back here.
Bobby, benimle konuşmasan da geri gelirim.
Don't fucking talk back to me!
Bana cevap verme!
Why don't you call me back when you're ready to talk?
Neden beni konuşmak için hazır olduğunda geri aramıyorsun?
Don't talk back to me!
Bana karşılık verme!
Don't you talk back to me.
Bana cevap verme.
You don't talk to me, you do stuff behind my back.
Benimle konuşmuyorsun, arkamdan işler çeviriyorsun.
Don't you talk back to me!
Bana cevap verme!
- Don't you talk back to me.
Cevap verme bana.
So why don't you come back to it and talk to me about duets?
Dünya. Tamam, artık konuya geri dön ve bana düetten bahset.
- Don't you talk back to me, young man!
- Bana karşılık verme, delikanlı!
Don't talk back to me, you wretch.
Bana karşılık verme pislik.
Ok, and every time I try to call you to talk about booze or an urge to drink or something about recovery that I desperately need to know, you not only don't pick up, you don't even call me back or text me.
Tamam, içkiden, içme arzusundan veya iyileşme konusunda öğrenmek istediğim bir şeyden konuşmak için seni her aradığımda açmamakla kalmıyorsun, beni tekrar aramıyorsun veya mesaj bile yollamıyorsun.
Why don't you let me talk to my partner, and... I will get back to you.
Ortağımla konuşup... sana dönerim.