Door's locked tradutor Turco
561 parallel translation
She's got the door locked.
Kapısı da kilitli, açamadım.
This here door's locked.
Buradaki kapı kilitli.
Who's locked my door?
Kapımı kim kilitledi?
The door of the home was not locked.
Evin kapısı kilitli değildi.
Local people tell me they would have felt it... even outside that locked door.
Buranın yerlileri bana, o kilitli kapının dışında bile bu soğukluğu hissedebildiklerini söylüyor.
My door's kept locked, and there's a queer look in their eyes.
Kapım kilitli tutuluyor ve insanların gözlerinde tuhaf bir bakış var.
- Is her door locked?
- Kapısı kilitli mi?
Go and make sure that back door's locked.
Arka kapının kilitli olup olmadığına git bir bak.
- This door's locked.
- Kapı kilitli.
- Door's locked, sir.
- Kapı kilitli efendim.
His door's locked.
Kapısı kilitli.
- Would you turn on the porch light? Turn off that hall light, close the door, be sure it's locked.
Verandanın ışığını açıp koridorunkini kapatabilir misin?
- Are you sure that door's locked?
- Kapı kilitli, eminsin değil mi?
Suppose the street door's locked.
Ya sokak kapısı kilitliyse?
- The street door is never locked.
Sokak kapısı hiç kilitlenmez.
- The street door is never locked.
- Sokak kapısı hiç kilitlenmez. - Anlıyorum.
The door is locked with a key. Let's move it!
Bu kapı kilitlenmiş!
Front door's locked. Use the side.
Ön kapı kapalı, diğerini kullanın.
When we got there, he heard us coming and-and-and he locked the door.
Oraya vardığımızda, geldiğimizi duydu ve kapısını kilitledi.
I locked her door and went home.
Kapısını kilitledim ve eve döndüm.
She's still got her door locked.
Kapısı hala kilitli.
The door's probably locked.
Kapı muhtemelen kilitlidir.
A man trying to run a business and the door's locked.
İşini yürütmeye çalışan bir adam ve kapısı kilitli.
The door's locked.
Kapı kilitli.
The door's locked...
Kapı kilitli...
He keeps the door of his room locked every second.
Odasının kapısını her saniye kilitli tutar.
His door was locked, so there was no question but it was an accident.
Kapısı kilitli idi, bu nedenle kaza olması dışında bir olasılık yoktu.
Did he always keep his door locked?
Kapısını hep kilitli mi tutardı?
That door's locked.
Kapı kilitli.
You oughta keep your door locked.
Kapını kilitli tutmalısın.
The door's not locked.
Kapı kilitli değil.
What's this door doing locked?
Bu kapı neden kilitli?
Any time, our door's never locked.
Kapımız her daim açıktır.
I told you if I could help you with your work, the door's never locked.
İşlerinde yardımcı olabileceksem kapımız her zaman açıktır dedim.
The door's never been locked against you, not for my sake.
Bu kapı iyiliğim için bir daha asla yüzüne kapanmayacak.
ALRIGHT, WHO'S THE WISE GUY WHO LOCKED THE DOOR?
Pekâlâ, hangi akıllı kilitledi kapıyı?
The door's locked.
Kapıyı kilitledim.
Her door is locked. I don't understand.
Kapısı kilitli.
Until then, my advice to you is to keep your door locked when he's around.
Sana tavsiyem, O buralarda olduğu zaman kapını kilitlemeyi unutma.
Then after the door to Elizabeth's room had been locked by YOU, enabling you to return there and at your leisure demolish everything.
Ve sonra, Elizabeth'in odasının kapısını bizzat SİZ kilitledikten sonra, bir boş vaktinizde oraya rahatça tekrar dönüp, her şeyi kırıp döktünüz.
What's locked behind that door?
O kapının ardında ne var?
Dear, the door's locked.
Hayatım, kapı kilitli.
Whoever locked that stable door and turned that motor on is a murderer.
Ahırın kapısını sürgüleyen ve motoru çalıştıran kişi bir katil.
Last night when I came home your door was locked.
Dün gece eve geldiğimde, odanın kapısı kilitliydi.
Fiddler's locked his door.
Fiddler kapıyı kilitlemiş.
- The door's locked on the inside.
- Kapı içerden kilitli.
Excuse me they locked the front door.
Afedersiniz. Dış kapıyı kilitlemişler.
- I locked the door!
Oradaydı, dışarı çıkmış olamaz.
His missus says this door's always kept locked.
Hanımefendi, bu kapının her zaman kilitli olduğunu söylüyor.
He locked the door and took the key.
Sonrasında kapıyı kilitleyip anahtarları da almış.
Well, the outside cellar door... the one you and Charles got out of... do you recall whether you locked that behind you?
Sen ve Charles'ın dışarı çıktığı... bahçeye bakan mahzen kapısının... arkadan kilitli olup olmadığını hatırlıyor musun?