Dorian tradutor Turco
825 parallel translation
We suffer for what the gods give us, and i'm afraid dorian gray will pay for his good looks.
Tanrının verdiklerinden ötürü acı duyarız ve, korkarım Dorian Gray, güzelliği için bir bedel ödeyecek.
I can't explain it, but whenever dorian poses for me, it seems as if a power outside myself were guiding my hand.
Açıklayamıyorum, ama Dorian ne zaman modellik yapsa benim dışımda bir güç ellerimi yönetiyor.
It belongs to dorian gray, and i shall give it to him.
O Dorian Gray'in. ve tabloyu ona vereceğim.
I remember where i heard the name of dorian gray.
Dorian Gray adını nerede duyduğumu hatırladım.
She said she'd discovered a wonderful young man to help her with her charities, and his name was dorian gray.
Genç ve harika bir gençle tanıştığını, ona yardım edeceğini söyledi. Bu Dorian Gray'di.
I'm glad you didn't meet dorian gray.
Dorian Gray'la tanışmadığına sevindim.
You've come early today, dorian.
Bugün erken geldin, Dorian.
Dorian, get on the platform and don't pay attention to lord henry.
Dorian, platforma çıkar mısın? ve lütfen Lord Henry ile ilgilenme.
Turn left, dorian.
Sola dön, Dorian.
Dorian gray had never heard the praise of folly so eloquently expressed.
Dorian Gray aymazlığın bu kadar ustaca ifade edildiğini hiç duymamıştı.
The creed of pleasure soared into a philosophy of life while dorian stood as if he were under a spell.
Dorian büyülenmiş gibiydi, tuhaf bir hisle birlikte hayatını sorgulamaya başlamıştı.
Sit down, dorian.
Otur Dorian.
You're just in time, darling, to watch me sign dorian's painting.
Tam zamanında geldin hayatım, Dorian'ın portresini imzalamak üzereydim.
Which do you prefer, gladys - dorian gray or his picture?
Hangisini tercih edersin Gladys, Dorian Gray'i mi yoksa tablosunu mu?
I like dorian.
Dorian'ı seviyorum.
You prefer him today, but when you're a young lady, you may prefer the portrait.
Bugün Dorian'ı seçtin, ama genç bir hanımefendi olduğunda, tabloyu seçebilirsin.
It will look as it does today, but we shall be changed - your uncle and i and even dorian.
O tıpkı bugün göründüğü gibi görünecek, Ama biz değişeceğiz ; Dayın, ben ve hatta Dorian.
Dorian won't change.
Dorian değişmeyecek.
Dorian will stay just as he is till i'm grown.
Dorian ben büyüyünceye kadar hiç değişmeyecek.
Won't you, dorian?
Değil mi Dorian?
Has dorian gray stolen you from me completely?
Dorian Gray seni benden çaldı mı?
But i'm afraid dorian has stolen her heart from me, too.
Ama korkarım Dorian onu benden çalmış.
Perhaps a cup of tea will bring you around, dorian.
Bir bardak çay seni kendine getirir, Dorian.
If dorian wants it.
Eğer Dorian isterse.
Dorian began to venture alone on warm summer evenings into surroundings which were strange to him.
Dorian daha once hic gormedigi tuhaf yerlere yerlere gitmeye başladı.
Night after night, dorian went to the two turtles to watch sibyl vane.
Geceler boyu Dorian, Sibyl Vane'i izlemek için İki Kaplumbağa'ya gitti.
It's dorian we're going to see?
Dorian'ı mı göreceğiz?
Dorian, engaged? To whom?
Dorian nişanlandı mı?
Dorian proposes to marry a girl.
Dorian bir kızla evlenmeyi amaçlıyor.
Dorian will make this girl his wife and six months later become infatuated with someone else.
Dorian bu kızla evlenecek, ve altı ay sonra başka birisi için çıldırmaya başlayacak.
I hope you'll always be this happy, dorian.
Umarım her zaman böyle mutlu olursun, Dorian.
Don't listen to him, dorian.
Onu dinleme Dorian.
Will you try my experiment, dorian?
Deneyimi gerçekleştirecek misin Dorian?
In spite of himself, dorian was troubled by what he had done.
Herşeye rağmen Dorian yaptığı için tedirginlik duyuyordu.
Dorian, let me in.
Dorian, beni içeri al.
Open the door, dorian.
Kapıyı aç, Dorian.
Dorian, let me in!
Dorian, izin ver!
In the morning, dorian no longer wanted the consolation of his friend, nor his reproaches.
Sabah Dorian arkadaşının tesellesini veya sitemlerini duymak istemiyordu.
This isn't you talking, dorian.
Bu konuşan sen değilsin, Dorian.
I must go now, dorian.
Elbette. Gitmeliyim Dorian.
Good-bye, dorian.
Hoşçakal Dorian.
As the years passed, the miracle of dorian's changeless youth caused wonder but rarely suspicion.
Yıllar geçtikçe, Dorian'ın mucizevi gençliği merak uyandırıyordu.
Women who, for his sake, had set convention at defiance would seem to go pale if dorian gray entered the room.
Onun hakkında konuşup duran kadınlar, Dorian Gray odaya girdiğinde renk değiştiriyordu.
It was basil hallward's niece gladys, who had loved him since she was a child.
O da Basil Hallward'un yeğeni Gladys idi. Dorian'ı çocukluğundan beri seviyordu.
Did you love her very much, dorian? Yes.
Onu çok mu sevdin Dorian?
I think i've discovered why dorian hasn't proposed to me.
Elbette güzelsin. Dorian'ın neden bana evlenme teklifi etmediğini anladım.
He wouldn't take you to dorian's party if he knew your intentions.
Eğer niyetini bilseydi seni Dorian'ın partisine götürmezdi.
Don't be alarmed about dorian, mr. Hallward. Gladys will marry me.
Dorian için endişelenmeyin Bay Hallward.
Dorian thought not.
Dorian öyle düşünmüyordu.
There's no evil in dorian.
Dorian'ın içinde kötülük yok.
What's wrong, dorian?
Sorun nedir Dorian?