Downhill tradutor Turco
694 parallel translation
- Yeah, Mr. Moran, if this continues to go downhill, I'm required by law to notify Child Protective Services.
Bay Moran bu iş böyle kötüye giderse Çocuk Esirgeme Kurumu'nu bilgilendirmekle mükellefim.
Just a little more of this, then easy downhill going.
Biraz daha dayan, bundan sonrası yokuş aşağı.
- And? Tommy, it's surprising how fast you can go downhill... when you begin to feel sorry for yourself.
Tommy, kendin için üzülmeye başladığın an... tepetaklak yuvarlanma hızın oldukça şaşırtıcı.
Shooting a rocket from the moon to the Earth... is a great deal easier than shooting from the Earth to the moon... because it's downhill almost all the way.
Ay'dan Dünya'ya roket ateşlemek Dünya'dan Ay'a ateşlemekten çok daha kolay bir iştir. Çünkü hemen hemen tüm yol boyunca yokuş aşağı gider gibi gideceksin.
Follow me downhill and we'll go up the next gully.
Tepe aşağı beni takip edin, sıradaki vadiye gideceğiz.
Downhill you see Genzano and the picturesque Albano.
Aşağıda Genzano'yu ve ve güzel Albano'yu görürsün.
You can't slide off downhill.
Yokuş aşağı ineceğiz.
Only thing good about it is it's downhill.
Tek iyi tarafı, yamaçta olması.
Slanting downhill, but walkable. Eureka!
Aşağı doğru eğimliymiş, ama yine de yürünebilirmiş.
And remember, if they come, you're shooting downhill, so aim at their knees.
Unutma, gelirlerse, sen yokuş aşağı ateş ediyorsun, dizlerine nişan al.
Any place headed downhill is always depressing like this.
Yokuş aşağı bir yerde olmak, hep böyle sıkıntılıdır.
All the Women you Want. But he's going downhill.
Ama işleri iyi değil.
It was unbearable to see Saumur and the Cadre Noir go downhill.
Saumur'ün garaja, Cadre Noir'ın da tamirci okuluna dönüştüğünü görmek dürüst bir adam için dayanılmazdı.
It's the only nice suburb, now that everything's going downhill.
En uygun semt orası. Günümüzde her şey kötüye gidiyor.
I wouldn't even try it downhill.
Aşağı indirmeyi bile denemedim.
It's tough carrying a body downhill.
Bir cesedi yokuş aşağı taşımak zor.
Grandfather, it's downhill from here.
Büyükbaba, o buradan aşağıda mı?
It's all downhill from here on, Omatsu.
Omatsu, onlar aşağıdalar.
He's like a barrel rolling downhill.
O sanki tepeden aşağıya yuvarlanan bir varil gibi.
You're heading downhill.
Yokuş aşağı iniyorsun.
The day she found you joined Quantrill she started going downhill for the last time.
Quantrill'e katıldığını öğrendiği gün son çöküşü başladı.
For us, it'll be a downhill fight all the way.
Bizim için aşağı doğru bir harekat olacak.
It's like water running downhill.
Tıpkı tepeden akan bir su gibi...
Everything else from now on is just rolling downhill into my grave.
Bundan sonraki geçen her süreçte ölüme daha da yakınlaşıyor olacağım.
At least it's downhill.
En azından yokuş aşağı.
All downhill.
Tamamen iniş.
He wouldn't come downhill with an army of 10,000 cannons.
Yanına 10.000 top almadan aşağıya inmez.
Didn't you see the chickens? Shoo them downhill!
Tavukları görmüyor musunuz?
Now on the downhill course today, you're going to see the greatest skiers in the world.
Bugünkü Alp disiplini yarışlarında dünyanın en iyi kayakçılarını göreceksiniz.
He's strong in all the events, but downhill is his speciality.
Tüm kategorilerde oldukça güçlü ama Alp disiplini onun uzmanlık alanı.
He thinks he's the only guy that ever won a downhill.
Alp disiplini yarışı kazanan tek kişi olduğunu sanıyor.
Actually, we have tried that stiffness, and we find it gives you much more stability, especially for the downhill.
İşin doğrusu o sertlik derecesini denediğimizde bunun özellikle Alp disiplini yarışlarında kayakçılara daha fazla denge sağladığını görmüştük.
We are just a few moments now, ladies and gentlemen, from the start of the downhill.
Bayır aşağı yarışına sadece birkaç dakika kaldı bayanlar ve baylar.
Our Chief has gone downhill with the Patrol Guards... to look for the Third Chief.
Efendimiz adamlarıyla diğer arkadaşlarımızı, aramaya çıktı..
Right, we'll play with the wind, downhill, this way.
Pekâlâ, rüzgâr yönünde oynayacağız, aşağı doğru, bu tarafta.
One ought to go in step with it, uphill or downhill.
İnsan yokuş aşağı ya da yokuş yukarı olsun ayak uydurmak zorunda.
And as we were running downhill, we realised...
Tam aşağıya koşuyorduk ki, birden fark ettik...
You want to go downhill, right?
Şehre inmek istiyorsun, değil mi?
He's going downhill
Yavaş yavaş çöküyor.
Going downhill!
Yokuş aşağı gidiyor.
Go downhill, to the village!
Geri git! Köye!
It's so easy to go downhill.
Dibe vurmak oldukça kolaydır.
Who cares about an aging actress, sliding downhill?
Yaşlanan, tepe aşağı yuvarlanan bir aktrisi kim umursar?
Head'em downhill!
Yokuş aşağı güdün!
It started downhill in 1492 when Columbus discovered syphilis.
1492'de Kolomb'un frengiyi keşfetmesiyle başladı.
We can't ever let it go downhill.
Bozulmasını istemeyiz.
I started running and it was downhill.
Tepeden aşağı doğru koşmaya başladım.
Rock and roll's been goin'downhill ever since Buddy Holly died.
Buddy Holly'nin ölümünden beri rock and roll baş aşağı gidiyor.
I'm going downhill.
Yokuş aşağı yuvarlanıyorum.
Are we sliding downhill and don't know what to do?
Yokuştan aşağıya yuvarlandığımızı gizlice farkediyoruz da, ne yapacağımızı bilmiyoruz?
After that, the rest of the day is all downhill.
Sonrasında, günün kalanı yokuş aşağı.