Déluge tradutor Turco
104 parallel translation
But biggest of all, that's deluge.
Ama en büyükleri ise, tufandır.
Don't ask me for deluge.
Benden tufan istemeyin.
A deluge of blood shall stain these woods crimson.
Kan seli bu ormanı kıpkırmızı edecek.
Will crush the hardened wretch of the polluted infinite abomination, and rain on him a deluge of fire and brimstone!
Sonsuz nefretini yağdıracak Bir ateş tufanıyla!
Until the universal deluge.
Nuh tufanına kadar.
The deluge!
Sel bastı!
The universal deluge...
Evrensel tufan...
Now, in the deluge, they were driving the Japanese back across the Burmese frontier.
Şimdi, seller içinde Japonları Burma sınırının dışına sürüyorlardı.
If I were to make a general judgment, pass my sentence, I would gladly invoke the Deluge, and would serenely pass an irreversible sentence of general death.
Eğer hükmüm geçse ve umumi bir ceza verebilseydim, memnuniyetle yeni bir tufan çıkartır ve soğukkanlı bir şekilde herkesin ölmesi kararını verirdim.
Since the hour you vomited forth from the gaping wound of a woman, you've done nothing but drown man's soaring desires in a deluge of sanctimonious morality.
Yaralı bir kadının ağzından kustuğundan beri... hiç bir şey yapmadın, fakat insanları mutaassıp ahlakın tufanında... artan isteklerinle boğdun.
They need me at the branch office to help handle the holiday deluge.
Evet, arayan postane müdürümdü. Tatil yoğunluğundan dolayı yardımıma ihtiyaçları varmış.
about deluge, the Ark.
bazı pasajlar var.
So that you in turn may steer the world out of the greatest deluge ever known!
Şuana kadar bilinen en büyük tufanı yönetmek için bir fırsat olabilir!
illegible. Then... there was this terrible storm, a deluge.
Okunamaz halde. sonra... korkunç bir fırtına oldu, bir su baskını.
I often thought about that deluge of nonsense, those thousands and thousands of words which were Faubin's gift to me.
Sık sık Faubin'in bana hediye ettği binlerce ama binlerce saçma, anlamsız kelimeleri düşünüyordum.
I used to compare those to the passage in Paradise Lost where paradise is cast loose after the Deluge.
Eskiden onları Kayıp Cennet'teki büyük selden sonra yok olan cennet ile ilgili pasajlarla karşılaştırırdım.
The world wasn't created in a deluge.
Dünya büyük bir tufanla yaratılmamış.
With the deluge, aquatic life invades the once dry forest floor.
Taşkınlarla birlikte su, kurumuş olan orman tabanını istila eder.
That's a deluge, and stop it!
- Sadece biraz yağıyor. - Tufan gibi.
Fuck, man, it's a fuckin great deluge in here.
Lanet olsun, adamım. Kahrolası Deluge burada.
A deluge doesn'tjust happen.
Bir fırtına birdenbire çıkmaz.
He started a deluge by selling his Spanish shares
İspanyol hisselerini satarak bir tufan başlattınız.
It did rain. It was a deluge
Pekala şimdi göreceğiz.
Then must my earth with her continual tears become a deluge, overflowed and drowned.
Elbette dünya durmadan göz yaşı akıtacak. Bu göz yaşları sele dönüşecek.
Their attitude is'apres nous le deluge
Hepsi de "Benden sonra tufan kopsun" der gibi.
Yes, and we know that, so we can say "Gentlemen, apres votre deluge, nous"
Bunu bildiğimizden "Baylar, sizden sonra sıra bizde olacak" diyebiliriz.
Apres le deluge, nous
"Sıra bizde olacak."
Hang on now :'apres le deluge, tu!
" Artık sıkı tutun :
Wish us luck'Apres le deluge, nous
Bize şans dile!
Aprés moi the deluge.
Hadi işte bukadar Görüşürüz Jay!
Seguenza would have jumped from the myth of Atlantis, which would have been kind of the foundation for him, to biblical prophecy of people dispersing across the globe after the deluge.
Seguenza Atlantis efsanesinden, ki onun için bir dayanak noktası oluşturacaktı, tufan sonrası insanlığın yeryüzüne yayılması... ile ilgili İncil'sel vahye atlayacaktı.
A vast deluge which had swept away a forgotten civilization, whose survivors sought refuge in both Egypt and Mexico where they built the pyramids before vanishing from history.
Unutulmuş bir medeniyeti silip süpüren... büyük bir tufandan kurtulanlar, tarih sahnesinden silinmeden önce piramitleri inşa ettikleri, Mısır'da ve Meksika'da barınak aramışlardı.
Morning paper comes out... and we get a deluge of phone calls from whackos.
Sabah gazetesi çıkar ve telefon yağmaya başlar.
Dear brothers slander and defamation have fallen like a deluge the confused mind of a brother of ours.
Sevgili kardeşlerim iftira ve karalama sel gibi üstümüze düştü ve bir kardeşimizin zihnini bulandırdı.
And those who pray for dew at the desert's edge... shall bring forth the deluge.
Ve çölde çiy tanesi için dua edenler... Tufanı getirecekler.
Let's have a deluge!
Su bassın her yeri!
After us the Deluge.
'Benden sonrası tufan.'
The fatal deluge is announced by birds.
Ölümcül su baskınları da kuşlar tarafından duyuruluyor.
It's just been a deluge.
Çok boğucu oldu.
It's the home stretch, that's usually when a deluge hits.
Son aşamada böyle boğucu durumlar olur.
Where did this deluge of poetry and.. ... melody come from, Bijjan Miyan.
Bu şiir seli, bu melodi nereden, Bijjan Miyan?
The satellite will map the entire planet and transmit data to eager scientists with a deluge of unanswered questions.
Uydu, bütün gezegenin haritasını çıkarıp sabırsızca bekleyen bilim insanlarına veriyle birlikte bir sürü cevapsız soru gönderecek.
Apres moi, la deluge.
Benden sonrası tufan.
Copy that. Check the extremities, then set up for a ground deluge.
Binanın cephesini kontrol edin ve hortumları hazırlayın.
Maintaining deluge.
Sulamaya devam.
Aprà ¨ s moi, le deluge.
Benden sonra, fırtına kopsun.
That land was once under water from the Black Sea Deluge, but now...
Burası eskiden Karadeniz daha büyükken, sular altındaydı.Ama şimdi...
* Try to catch the deluge in a paper cup *
* Try to catch the deluge in a paper cup *
* Try to catch the deluge in a paper cup... *
* Try to catch the deluge in a paper cup... *
The deluge wakes another forest inhabitant.
Yağmurlar başka bir orman sakinini daha uyandırmış.
But Shirin is a dam that no deluge can overwhelm.
Lakin Şirin, hiçbir selin yıkamayacağı bir bent gibidir.