Earring tradutor Turco
801 parallel translation
What kind of earring will match with this kind of clothes? Diamond? Ruby?
Bu kıyafete hangi küpeler yakışır?
- A gold earring.
- Bir altın küpe.
- No, not so hard, Jeff. My earring.
- Hayır, o kadar sert değil, Jeff.
It's the latest thing, one earring.
Küpemin tekini kaybettim.
- You've lost an earring.
- Küpenin teki kaybolmuş.
There's your earring.
İşte küpen!
Here's your earring.
İşte küpen!
Cathy had a habit of wearing an earring in her right ear.
Cathy'nin sağ kulağına küpe takmak gibi bir alışkanlığı vardı.
Am I only wearing one earring?
Sadece tek küpe mi takıyorum?
- The earring.
- Küpe. Fikrin?
- The earring girl?
- Küpeli kız mı?
You've dropped your earring?
Küpenizi mi düşürdünüz?
- Your earring.
- Küpen. Al.
You've only one earring on!
Küpenizin teki yok.
- It's an earring.
- Bir küpe.
It's an earring.
Bir küpe.
I tell you, that single earring you are holding is surrounded by mystery.
Ama size şunu söyleyeyim ki ; gizemle çevrili olan şey, elinizde tuttuğunuz o tek küpe.
Why is the earring so important?
Neden küpe bu kadar önemli?
Anyway, she left, and she dropped that earring.
Her neyse, yanımdan ayrıldı. Ve bu küpeyi düşürdü.
I'd love you forever if you got my earring for me.
Küpemi bulursan seni sonsuza dek severim.
- Where ´ s the other earring?
- Diğer küpen nerede?
You are not playing with that earring, are you?
Bu küpeyle oynamıyorsun, değil mi?
How come you got that earring on your ear?
O kulağındaki küpeyi nerden buldun?
I'm just asking because it looked funny to see a man with an earring in his ear.
Kulağı küpeli bir adam görmek garip geldi, o yüzden soruyorm.
A watch and her earring.
Bir kol saati ve küpesi.
Give me an earring.
Bir küpe ver.
Now tell me about this earring, was it yours?
Şimdi de şu küpeyi söyleyin, sizin miydi?
Inspector Villon went to Mr. Marlo's residence and found this by the couch....... and he found the second earring in a dresser drawer.
Komiser Villon, Bay Marlo'nun evine gitti bunu kanepenin yanında buldu ikinci küpeyi de tuvalet masasının çekmecesinde buldu.
I crashed the car, placed your envelope in his coat pocket your earring in his house...
Araba kazasını ben yaptım, gönderdiğin zarfı onun ceket cebine, küpeni onun evine ben yerleştirdim.
This thing with the earring has always bothered me.
Şu küpe işi zaten hep canımı sıkmıştı.
In my opinion, the earring was planted to get little Julie under suspicion.
Bana göre, Julie'den kuşkulanılsın diye küpe oraya kasten yerleştirildi
Earring with bangles.
Halkalı küpeler.
Found in the trunk of her car clutching this earring.
"Arabasının bagajında bulundu ve elinde de bu küpe vardı."
Does this earring look familiar?
Bu küpe tanıdık geliyor mu?
This earring...
Bu küpe...
Take a good look at this earring.
Şu küpeye bir bakın.
The earring.
Küpe.
The earring and then that phone call.
Küpe, sonra da telefon görüşmesi.
This earring.
Bu küpe.
I lost an earring.
Tanrım, küpemi kaybetmişim.
I talked to a guy who had a gold earring in his ear.
Kulağında altın küpe olan bir adamla konuştum.
An earring.
Bir küpe.
This earring was made from Sam's blood.
Bu küpe Sam'in kanından yapılmıştı.
There's blood in your earring. Whose?
Küpendeki kan, o kime ait?
Hey, Earring.
Hey, küpeli.
The earring prince here thinks he...
Küpeli prens ne sanıyor kendini...
I just came to give you back your earring.
Sadece küpenizi geri getirmeye geldim.
- What earring?
- Ne küpesi?
Well, it's a nice earring, but it's not mine.
Şey, güzel bir küpe ama bana ait değil.
What would I be doing with an earring?
Bir küpe ile ne yapabilirim ki?
- Mother, look, a golden earring!
- Anne, bak, altın bir küpe!