Earthy tradutor Turco
102 parallel translation
I hope you'll never regret what promises to be... a disgustingly earthy relationship.
Umarım, bu, iğrenç ve maddi olması kesin ilişkiden asla pişmanlık duymazsın.
- That Howard was the earthy type.
- Neye inanmazdın? Howard'ın bu kadar kaba olduğuna.
I thought you didn't go in for earthy things.
Dünya işleri ile uğraştığını bilmiyordum.
You`ve got the way of putting things earthy so anybody can understand them.
Düşüncelerini öyle rezilce ifade ediyorsun ki herkes anlıyor.
A lot of women are turned on by a masculine, earthy quality.
Erkeksi, dünyevi nitelik pek çok kadını tahrik eder.
Blonde, big eyes, very earthy, wears those see-through blouses.
Sarışın, iri gözlü şeffaf bluz giyiyor.
It's... earthy humor.
O... dünyevi mizah.
- Kinda earthy.
Görüntüm o kadar kişilik dolu ki!
Or completely crazy, earthy broads.
Ya da tamamen deli keçiler!
Is earthy English humour, yes?
Kaba İngiliz mizahından, değil mi?
There's something sensual and earthy about her.
Onda şehvani, incelikten yoksun bir şeyler var.
As his father, I think you should have a frank and earthy discussion about... you know.
Babası olarak, bence onunla açık ve dürüst bir konuşma yapmalısın, şey hakkında.
Very earthy. Also good for the middle ear.
Çok faydalı, orta kulağa da iyi geliyor.
That kind of rich, earthy alive....
Bu bereketli toprakların kokusu canlı...
Earthy aromas.
Ten kokusu.
Less than an inch, with twelve legs it is what gives the wines of this area their earthy flavor.
2,5 cm.'den kısa, 12 bacaklı ve bu civardaki şaraplara topraksı bir tat veriyor.
No, it has an earthy taste, like all the wine around here.
Hayır. Tüm civardaki şaraplar gibi topraksı bir tadı var sadece.
The fact is, I actually like that earthy taste.
İşin doğrusu, ben bu topraksı tadı seviyorum.
Giving wine an earthy taste is unimportant even if it is inexplicable.
Nedeni açıklanamıyor olsa da, şaraba verdikleri topraksı tat mühim değil.
This wine has an earthy taste.
Şarabın topraksı bir tadı var.
The next vintage will be normal but the following one will have an earthy taste.
Bir sonraki bağ bozumu normal olacak ama ondan sonraki topraksı bir tada sahip olacak.
Next year's wine will have a recognizable non-earthy taste.
Gelecek yıl şarabın fark edilebilir derecede topraksı tadı olmayacak.
Yeah, a sort of earthy, peaty aroma.
Evet, topraktan çıkma, turbamsı hoş bir koku...
And you just happened to find it... the swarthy, earthy, sensual worker.
Yağız, canlı, şehvetli karınca. Lütfen.
It's got earthy tones, a smooth draw, enough kick to win me the Hi and the Lo.
Yani başka bir deyişle, masadaki bütün paralar benim oluyor.
So the pagan religion, it was this earthy thing.
Yani, putperest dini ; dünyevi şeylerle ilgiliydi.
Once again, Red's simple, earthy wisdom saves the day.
Bir kez daha, Red'in basit, bedensel bilgeliği günü kurtarıyor.
Trying to always have that very earthy, very brutal...
Hep Hong Kong fiImIerinde oIan dünyasaI...
- It's got a nice smell. Earthy, vibrant.
- Çok güzel bir kokusu var.
She does have an earthy quality, you got to give her that.
Şehvetli bir havası var. Hakkını vermek lazım.
They're fat and they're earthy,
Tombuldur ve toprak rengindedir.
For example the Japanese in China and Manchuria were defending the population against Chinese terrorist and going to create an earthy paradise for them if they could control the terrorists.
Örneğin Çin ve Mançurya'daki Japonlar, halkı Çinli teröristlerden koruyorlardı ve teröristler kontrol edebilselerdi, bir dünya cenneti yaratmış olacaklardı.
We all refer to Verna Fields as Mother Cutter... because she was very earthy and very maternal.
Hepimizi Verna Fields'e "Kesicilerin Anası" deriz... Çünkü o çok dünyevi ve ev işlerine çok bağlı bir anneydi.
- It's like the dress, very earthy.
- Çok tensel. - Giysi gibi. Çok tensel.
I asked what medicine he had brought to prolong my Earthy existence.
Ondan dünyadaki kalış süremi uzatacak bir ilaç istemiştim.
What you need to do is talk to someone more... earthy.
Başka birisiyle konuşmalısın, daha ayakları yere basan biriyle.
What is that earthy, musky smell, potpourri?
Burada misk gibi, güzel bir koku var, potpori mi?
- Same, something " earthy and jammy.
- Aynı, birşey, kaba ve kaliteli.
- Earthy and jammy
- Kaba ve kaliteli.
Thhat's earthy and jammy, right?
Kaba ve kaliteli değil mi?
It's got this piny earthy scent like aroma therapy shit going on.
Aroma terapsi oluyor gibi çam kokusu hissedersin.
What's that... It's sort of... urban and... kind of earthy... and it's fabulous.
Bu... biraz... sokak ve... toprak gibi... ve harika kokuyor.
Capable, earthy, sexy.
Becerikli, kaba saba, seksi.
It's a lovely pinot noir, earthy, complex, - with a hint of cherry blossoms. - So, you know when you're kids and there's always that funhouse that all the kids hang out at.
Bu şarap, Pinot Noir üzümünden ve biraz kiraz çiçeğinden yapılmış.
She's kind of earthy.
Cinsellikte açık.
That's got a nice earthy taste, little bit of a dirt taste.
Hoş bir toprak tadı var, biraz çamur tadında.
She seemed so earthy and normal with katie couric.
Sığ mı? Katie Couric ile çok aklı başında ve normal görünüyordu.
It has a real earthy smell, smells just like dirt right out of your garden at this point.
Toprak gibi bir kokusu var, bu aşamada aynı bahçenizdeki toprak gibi kokuyor.
Oh, you know, Bohemian, earthy... older.
Bohem, kaba, yaşlı.
She's earthy, takes a real interest in people. Yes.
Havalı değil, insanlarla gerçekten ilgileniyor.
And take away that earthy charm?
Bu doğallığını yok etmek için mi?