Eats tradutor Turco
3,450 parallel translation
Like, all he eats is cookies, and he doesn't even have a throat.
Yani, tek yediği şey kurabiye ve bir boğazı bile yok.
That's juicier than the guy that eats his dates.
Bu çıktığı kızı yiyen adamdan bile daha eğlenceli.
Ask the nurse to heat them up before she eats
Yemeden önce hemşireden ısıtmasını isteyin.
No, at lunchtime she eats lunch.
Hayır, öğle vakti öğle yemeğini yer.
If Wendell doesn't eat, nobody eats.
Wendell yemezse kimse yemeyecek.
The more it eats, the more dangerous it becomes.
Ne kadar beslenirse o kadar tehlikeli oluyor.
That's the way she eats everything.
Her şeyi yiyor gibi. Ne?
I know the world is a better place, but fish eats ginseng now?
Dünyanın iyiye gittiğinin farkındayım ama balıkları ginsengle besleyecek kadar mı iyiye gidiyor?
Not the way he eats.
Böyle yerse
Look, I'm just saying real cops don't sit back and theorize about whether a suspect likes bingo or eats cornflakes.
Ben sadece gerçek polislerin arkalarına yaslanıp şüphelinin bingo oynamayı ya da mısır gevreği yemeyi sevdiği konusunda tahminlerde bulunmayacağını söylüyorum.
Your horse eats better than his children.
Atınız onun çocuklarından daha iyi besleniyor.
He'll wanna count the kernels before he eats them.
Yemeden önce her birini saymak isteyecektir.
Creepy new girl Hester eats by herself at that table every single day.
Garip, yeni kız Hester, her gün o masada bir başına yemek yiyor.
She just scribbles in her little book and eats walnuts- nothing but walnuts.
Sadece küçük defterine bir şeyler karalıyor ve ceviz yiyor başka bir şey yemiyor.
Only a couple of minutes before this baby's done warming up... And eats Geneva.
Bu bebeğin ısınıp Cenevre'yi yemesine sadece birkaç dakika var.
If Fred even eats something that doesn't agree with him, I can sense it.
Eğer Fred izin vermediğim bir şeyi yerse hissederim ben.
Make sure that he eats, please.
Yemek yediğinden emin ol, lütfen.
She eats perfectly fine.
Gayet iyi yiyor.
I hope a shark eats your face.
Umarım bir köpekbalığı yüzünü ver.
Sir only eats gourmet doss now.
Beyefendimiz artık sadece hoşlandıklarını yiyor.
Every time he says he's not hungry when we collect money for pizza, and then he eats, like, three slices.
Pizza için para toplarken aç olmadığın söylüyor ve sonra üç dilim götürüyor.
She lures an unsuspecting male, takes him into her web, and then the moment they culminate, as soon as he feels the ecstasy of achieving his biological destiny, she opens up her jaws and eats him alive.
Kendinden şüphelenmeyen bir erkeği baştan çıkarıp, ağına düşürür ve doruğa ulaştıkları anda adam, biyolojik kaderinin zaferini yaşadığını hissederken karadul çenesini açar ve onu canlı canlı yer.
Mom eats cheeseburgers and shrimp.
Annem hamburger ve karides yer.
T. rex eats megalo every time.
Tyrannosaurus onu çiğ çiğ yer.
But don't worry, honey, the Skin-Eater only eats virgins.
Merak etme tatlım, Deri Yiyen sadece bakireleri yer.
She eats well.
İyi besleniyor.
♪ I been driving all night, my hands wet on the wheel ♪ We take 78, we can do the "sweet treats and salty eats snack food trail."
78. yoldan gidersek "yol için leziz ve tuzlu atıştırmalıklardan" yiyebiliriz.
This one eats mice.
Bu fare yiyor.
Then you better find out what kind of food he eats, because he's not touching the stuff I put out.
O zaman ne çeşit yemek yediğini de bulmanız gerek çünkü benim verdiklerime dokunmadı bile.
"Holly eats doody" in shaving cream on her sorority house- - that's all the thanks I need.
"Holly eats doody" in shaving cream on her sorority house- - that's all the thanks I need.
Wow, the President eats at Red Lobster!
Vay be, koca başkan gelmiş Red Lobster'da yiyor.
The deer eats the grass, and someday, when the deer dies, he'll fertilize the ground so more grass will grow, so more deer can eat.
Geyik ot yiyor ve bir gün geyik öldüğünde gübre olacak ve daha fazla ot büyüyecek böylece daha fazla geyik yiyebilecek.
The deer eats the grass and then is itself eaten, and then the thing that ate it dies and fertilizes the ground so more grass can grow, so more deer can eat and then...
Geyik ot yiyor ve sonra kendisi yeniyor. Ve sonra yediği şey ölüyor. Toprak gübreleniyor ve daha fazla ot büyüyor.
It eats little boys that don't listen.
Söz dinlemeyen çocukları yiyen.
That's, like, pretty much all she eats.
Neredeyse tek yediği şey de o.
Zoey eats them by the fistful.
Zoey avuç avuç yiyor bunlardan.
All he eats are frozen waffles...
Yediği tek şey donmuş wafflelar...
My kid eats waffsicles.
Oğlum şekerli waffle yiyor.
They are all she drinks and eats.
- Sadece bunu yiyip içiyor.
And he eats half of them.
Zaten yarısını da bu yiyor.
No one eats carbs anymore.
Artık kimse hamur işi yemiyor.
( Tearfully ) And no one eats carbs anymore.
Ve artık kimse hamur işi yemiyor.
When she sleeps, wakes up, what she eats.
Ne zaman uyur, uyanır, ne zaman yer.
The men get greedy, one kills the other, and then the eagle eats the survivor in disgust.
Adamlar açgözlüymüş. Biri diğerini öldürmüş. Kartal iğrenerek sağ kalanı yemiş.
That's like, the, uh... what is it, the snake thing that eats its own...
Bu şeye benziyor, neydi o yılan şeyi kendi şeyini yiyen yılan...
He is, but make sure he eats something healthy, because when I'm not here he just wants to eat cereal all night.
Evet, ama sağlıklı bir şeyler olsun. Çünkü ben gidince bütün akşam mısır gevreği yiyor.
She never eats!
Hiçbir şey yemiyor.
No other animal eats figs.
Başka hayvan incir yemez.
- No, no other animal eats figs.
- Hayır, hayır. Başka hayvan incir yemez.
You've seen how Oversight eats their own.
Üst yönetimin kendini nasıl yiyip bitirdiğini gördün.
Eats flies.
Sinek falan yiyormuş.