Eczema tradutor Turco
142 parallel translation
And, say, keep your eye open for old eczema.
Yaşlı egzamaya karşı gözünü aç.
I don't really, I just said I did, but I do have eczema.
Değil aslında, sadece eskiden olduğunu söylemiştim, fakat bendeki egzama.
Eczema?
Egzama? !
Yes, but it always suffered from eczema.
- Egzama hastasıydı.
And around the age of fourteen eczema in his armpits.
14 yaşlarındayken koltuk altlarında egzama oluştu.
He had a little eczema on his hand, he was making great to do about.
Tabi ya! Elinde egzama vardı.
M. Rupert Bleibner went to Dr. Ames, with a mild case of eczema.
Mösyö Rupert Bleibner, Dr. Ames'e gittiğinde hafif bir egzaması vardı.
I've got eczema.
Ben de egzama var.
It's a kind of eczema.
Bir tür egzama.
- Is that eczema?
- Bu egzama mı?
No, I have eczema.
Hayır, şey... Egzamam var.
All right, "Eczema", what're you gonna do?
Pekala, - Egzama-... ne yapacaksın, huh?
Eczema?
Egzama mı var? İğrenç.
Armies of young mums with eczema and pushchairs, and the men!
Egzamalı ve pusetli genç anneler ordusu... Bir de erkekler!
Carl has eczema.
- Carl'ın egzama sorunu var.
Eczema, a skin condition.
- Egzama. Bir deri rahatsızlığı.
She does have eczema. Great!
- Egzaması vardır.
Nothing for the treatment of eczema acne vulgaris or any other skin condition.
Egzama, akne ya da herhangi başka bir cilt sorunuyla ilgili ilaç yok.
For the treatment of eczema and psoriasis.
Egzama ve sedef tedavisinde kullanılıyor.
Your eczema better?
Mayasılın geçti mi?
Eczema.
Egzama.
And they were taking eczema and touching each other.
Ekstazi de alıyorlardı ve hep birbirlerine dokunuyorlardı.
Nope, but somebody's got eczema.
Ama birinin egzaması varmış - Kes şunu.
It won't cure her eczema.
Çünkü bence egzamasını bu tedavi etmez.
It's funny, then, that I saw you on the eczema documentary on KLAE.
Çok garip ; ben KLAE'deki egzama listesinde adınıza rastladım.
- That is severe eczema scarring.
- Tanz... - Bunlar egzama izleri.
She's got eczema.
Egzaması varmış.
- Oh, you mean eczema.
- Egzama demek istediniz herhalde.
It's probably just eczema.
Muhtemelen sadece egzama.
- Eczema, which is none of your concern.
Egzama ki bu seni hiç ilgilendirmez. Gidelim.
IF THIS IS AN ECZEMA UPDATE, OK, I'M STILL REELING FROM LAST WEEK.
Egzama güncellemesiyle geçen haftadan beri daha kendime gelemedim.
Dude, if we get your dad drunk enough, he's gonna be able to see past your mother's looks... past her skin, all that eczema and shit.
Dostum, eğer babanı yeterince sarhoş edebilirsek, annenin dış görünüşünün ötesini, teninin ötesini, bütün o egzamanın ve her bokun ötesini görecek.
I get swelling, eczema, hives.
Bende ; çıban, egzama, kurdeşen oluyor.
- Oh, no, I have... I have eczema.
- Hayır... egzamam var.
You also have Mom's eczema and Uncle Gary's terminal lameness.
Aynı zamanda annem den egzama Gary amcadan terminal sakatlık almışsın.
The one time we came down here after Silas was born you told us the baby had eczema because Judah watered down the gene pool.
Silas doğduktan sonra buraya geldiğimiz tek sefer de "Judah gen havuzunu zayıflattığı için bebek egzama olmuş." dedin.
Depression, convulsions, anxiety, jaundice, myocardial infarction- - which is heart attack- - eczema, abscess, vaginal pain, vaginal discharge.
Depresyon, kasılmalar, kaygı, sarılık, miyokard enfarktüsü- - yani kalp krizi- - egzama, çıban, vajinal ağrı, vajinal akıntı.
Hermacil is for eczema.
- Hermacil de, egzema için kullanılır.
Aeration for my eczema.
Egzamam için havalandırıyorum.
Same family as eczema.
Egzama ile aynı ailedendir.
- I've got eczema.
- Egzamam var.
That's- - no, that's eczema,
Bu, bu egzama.
Even his eczema cream costs 55 / - now
Egzama kremi bile 55 rupi oldu şimdilerde.
Feeding us'eczema roti'!
Egzamalı kavurma yedirdi bize!
No, I have eczema.
Olmaz. Bende egzama var.
I hope that this time I'll get rid of my eczema.
Umarım bu sefer egzamamdan kurtulacağım.
- ECZEMA?
- Evet.
I got eczema.
Benim egzamam var.
Did the eczema flair up again?
Egzamaların mı alevlendi?
The eczema.
- Evet.
ain't I gonna get housewife's eczema?
- Tamam.