English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Eels

Eels tradutor Turco

331 parallel translation
- New eels.
- Yılanbalığı yakaladık.
- We could cook up some eels.
- Yılan balığı pişirebiliriz.
This man I told you about, his name is Leonard Eels... but, uh, you won't go to him directly.
Sana anlattığım şu adam, adı Leonard Eels ama onunla doğrudan irtibata geçmeyeceksin.
I'll be there in the apartment of an attorney named Leonard Eels.
Orada, Leonard Eels adında bir avukatın apartman dairesinde olacağım.
I'm Leonard Eels.
Ben Leonard Eels'im.
- Mr. Eels, you make a great martini.
- Bay Eels, harika martini hazırlıyorsunuz.
Follow her, Petey, then wait for me at Eels'apartment house.
Onu takip et, Petey, sonra da beni Eels'in dairesinin önünde bekle.
- This is Mr. Eels'secretary.
- Ben Bay Eels'in sekreteriyim.
I'm worried about Mr. Eels.
Bay Eels için endişeleniyorum.
Did you send your friend up there to find Eels dead?
Arkadaşını o daireye Eels'i ölü olarak bulması için göndermiş olabilir misin?
Whit wants Eels out of the picture and to square an account with me.
Whit, Eels'in sahneden inmesini ve benimle de eski bir hesabı kapatmayı istiyor.
Eels dies and the tax papers... they were in the briefcase that Meta took, weren't they?
Eels ölüyor ve vergi belgeleri de onlar Meta'nın aldığı evrak çantasındaydılar, değil mi?
It's in Eels'office safe.
Eels'in ofis kasasında duruyor.
- Eels?
- Eels mi?
- Yes, Eels.
- Evet, Eels.
You get the files, and you also get Eels'body... in case you wanna keep it from the cops.
Dosyaları ve polislerden uzak tutmak istersiniz diye Eels'in cesedini alacaksınız.
I want the affidavit that Meta put in Eels'safe when she took the files out.
Meta'nın dosyaları aldığında Eels'in kasasına yerleştirdiği beyanname senedini istiyorum.
All you'll need is Meta to unlock that safe in Eels'office.
Tek ihtiyacınız Eels'in ofisindeki kasayı açacak olan Meta.
Leonard Eels, attorney, was found murdered in his apartment house... 114 Fulton Street, early this morning. " Well.
Avukat Leonard Eels, bu sabah erken saatlerde 114 Fulton Sokağı'ndaki dairesinde öldürülmüş olarak bulundu. "
You pin the Eels murder on Joe.
Eels'in cinayetini Joe'nun üzerine yık.
So, what are you gonna do about Eels and Fisher?
Peki, Eels ve Fisher konusunda ne yapacaksın?
You're slippery as the eels on the menu here.
Hiç olmadığın kadar kaypaksın.
I also have some eels!
Yılan balıklarım da var!
Carolina, I bought four big eels!
Carolina, dört büyük yılanbalığı getirdim!
They serve broiled eels
Izgarada yılanbalığı yapıyorlar.
Broiled eels and soup
Izgara yılanbalığı ve çorba.
- Do you want to go fishing for eels?
- Balık tutmaya gitmek ister misin?
Catching any eels, Naosuke?
Hiç yılan balığı yakalıyor musun, Naosuke?
If I stir up the mud chasing eels I'll scare off the other fish.
Çamurdaki yılan balıklarını uyandırırsam, diğer balıkları korkutup kaçırırım.
I'd rather shinny up a thorn tree with an armful of eels.
Dikenli bir ağaca, kucağımda yılan balıklarıyla tırmanırım daha iyi.
The snakes in the mountains The eels in the sea
Dağda yılanlar Denizde yılan balıkları
Snakes in the mountains Eels in the sea
Dağlarda yılanlar Denizde yılan balıkları
Do eels have a soul?
Yılan balıklarının ruhu var mıdır?
The fascinating star is interested in the cleaning of eels and shows an amused disgust at the spectacle of disembowled fishes.
çekici star yılanbalıklarının temizlemesiyle ilgileniyor, ve bıcakla kesilmiş balıklara hafif bir nefretle bakıyor.
Now I'm tied neck and'eels and everybody touches me.
Şimdi elim kolum bağlı ve herkes benden para dileniyor.
He found eels coming out of his sink.
Lavabosundan yılanbalıklarının geldiğini görmüş.
Eels.
Yılanbalıkları...
No eels today.
Bu gün yılan balığı yok.
Uh... uh... yah. My hovercraft is full of eels.
Hoverkraftım yılanbalığı dolu.
Is full of eels. Matches. matches.
- Kibrit, kibrit.
If it were not for... when i was small also unrenewed eels.
Eğer başka bir şey yoksa... Küçük bir çocukken yılan balığı avlardım.
- "My hovercraft is full of eels."
- Hoverkraftım yılan balığı dolu.
"My hovercraft is full of eels."
Hoverkraftım yılan balığı dolu.
Just a line to thank you for the eels.
Yılanbalıklarına teşekkürler.
Dear real princess margaret Thank you for the eels, full stop.
Sevgili gerçek Prenses Margaret, yılanbalıklarına teşekkürler, nokta.
Fresh eels with dill sauce... a bay leaf and a twist of lemon peel.
Oturun yemeğe. Dereotu soslu, defne yapraklı ve yuvarlak dilimlenmiş limon kabuklu taze yılan balığı.
I paid good money for these eels.
Bu yılan balıklarına iyi para ödedim.
A H U N K OF METAL WITH ARMS AND LEGS I NSTEAD OF WH EELS.
Bu metal yığınından farkın yok.
Don't expect me to touch your eels!
Yılan balıklarına dokunmamı bekleme benden.
Certainly not eels.
Bir daha asla balık yemeyeceğim.
Some people would be very happy to eat my eels.
Başkaları olsa benim yaptığım yılan balıklarını yemenin değerini bilirdi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]