Ekin tradutor Turco
359 parallel translation
There's a law here against fencing land that seems nothing short of murder to people raising crops, but it's common sense to men running cattle.
Burada çit çekmeyi yasaklayan bir kanun var. Ekin eken insanlara cinayetten başka bir yol bırakmıyor, ama sığır çobanlarına göre bu çok doğal.
Do you think the crop lien is sufficient collateral?
Ekin ipoteği yeterli midir sence?
He doesn't think the crop lien is sufficient collateral.
Ekin ipoteğinin yeterli olmadığını düşünüyor.
We haven't got a crop lien, we've got a chattel mortgage.
Ekin ipoteği yapmadık ki, menkul rehini yaptık.
The Lord don't hold with anybody that steals around planting time and he sure don't hold with anybody that steals and then lies and says he didn't.
Tanrı, ekin vakti hırsızlık yapandan haz etmez. Hele hele çaldıktan sonra yalan söyleyip yapmadım diyenden hiç haz etmez.
- Tell me, how are the crops coming?
- Ekin ne durumda?
- No crops, praise the Lord.
- Ekin yok, hamdolsun.
No crops in the last seven years.
Yedi yıldır ekin yok.
If you're gonna grow crops on it, why can't I grow crops just the same as I did for Captain John?
Siz ekin ekecekseniz niye ben ekmeyeyim Yüzbaşı John için yaptığım gibi?
My wife and I planted as the seasons went by.
Eşimle birlikte her mevsim o toprağa ekin ektik.
I will deliver Samson to you before the month of harvest.
Ekin vakti gelmeden Samson'ı size teslim edeceğim.
So we can plow it and seed it and make it fruitful in his eyes.
Böylece orayı sürüp, ekin ekip, Tanrı'nın nazarında bereketli hale getirebileceğiz.
There's a matter of time...
Kanun koyucuların zamanı bol olabilir, ama bir çiftçi için sadece ekin ve hasat zamanı vardır. Zamanla...
If your corn is destroyed, replant.
Mısırınız mahvolursa, yeniden ekin.
Crop yield.
Ekin verimliliği.
Well I have here instructions or you, time o planting, care o livestock, places o concealment o weapons and powder.
Benim sizi iyi niyetli tavsiyem, zamanı gelince ekin ekin, evcil hayvanlara iyi bakın, kendinize iyi bir kulübe ve silah hazırlayın.
We give thee humble and hearty thanks for this, thy bounty... beseeching thee to continue thy loving kindness... that our land may still yield her increase, to thy glory and our comfort.
Bize bahşettiğin rızk için sana gönülden şükrediyor ve cömertliğinin devamı için sana yalvarıyoruz. Senin büyüklüğünle topraklarımızdan ekin eksik olmasın.
We were in the fields, cutting the corn and the bell tolled and Willi, the postman delivered the letters and they pulled up a poster.
Tarlalarda ekin biçiyorduk. Çanlar çalmaya başladı ve postacı Willi mektupları dağıttıktan sonra bir ilan astılar.
That plane's dusting crops where there ain't no crops.
Uçak, ekin olmayan bir yeri ilaçlıyor.
A forest where you should have crops.
Ekin ekmeniz gereken bir orman.
Whoever heard of growing crops in a forest?
Ormana ekin ekildiğini kim duymuş?
To the last grain.
Son ekin tanesine kadar.
Get rid of the guys and I'll meet you later.
Erkekleri ekin, sonra buluşalım.
Even a quiet landscape even a meadow with the flight of ravens, harvests and grass fires even a road where cars, farmers and couples circulate even a holiday village with a funfair and a bell tower can become a concentration camp.
Sessiz bir kır, hatta kuzgunların uçtuğu, ekin ve çimen ateşleriyle bir çayır, hatta kağnıların, çiftçi ve çiftlerin dolaştığı bir yol, hatta eğlence parkı ve çan kulesiyle bir tatil köyü bile, bir toplama kampına dönüşebilir.
The wheat's burning!
Ekin! Ekinler yanıyor!
The complaints and bills for crop damage, et cetera, are still coming in and will do so for some time to come.
Rahatsızlıklar ve ekin hasarının faturası, ve benzerleri, hala geliyorlar ve bir süre daha gelmeye devam edecekler.
When the crops are bad, gambling becomes more popular.
Ekin bu sene kötüyse, kumara daha çok rağbet olur.
Go forth and plant these seeds well.
Bu tohumları ekin ve besleyin.
I used to enjoy ridin through our fields... seein'them rich with crops.
Aynı fikirdeyim. Bir zamanlar ekin dolu tarlaların arasından geçip giderdim.
They're like the crabs.
Ekin gibiler.
Is the grizzly reaper mowing?
Zebaniler ekin mi biçiyor?
Yeah, now, y'all done did a good job with this crop.
Ekin işini iyi halletmişsiniz.
I never had a farm that gave two fair crops running.
Hiç doğru düzgün ekin veren bir çiftliğim olmadı.
- Crop dusting.
- Ekin tozlama.
Harman we're crop dusters.
Harman bizler ekin tozlayıcılarız.
Crop dusters don't wave guns. Put that thing away. Fast.
Ekin tozlayıcıları silah sallamazlar.Kaldır şu silahı.Çabuk.
I need some crops dusted.
Ekin tozlanması lazım.
There's a big automobile junkyard there.. And an airstrip that crop-dusters use.
Orda büyük bir araba mezarlığı ve ekin tozlayıcılarının kullandığı bir uçak pisti var.
Nine weeks minimum... but then it would be at least... two more months before we could begin cropping.
En azından 9 hafta. Ama bu da demektir ki... yeniden ekin ekebilmek iki ay daha alacaktır.
Meantime, I suggest you put in your new crops.
Bu sırada, yeni ekininizi ekin derim.
I'm forced to leave the herd when delivering milk to cut wood or to harvest.
Ben süt dağıtırken... odun keserken.. ekin biçerken sürüden ayrılmak zorundayım.
As far as corn goes, we're still below fair market.
Ekin fiyatları ne kadar yükselirse yükselsin, hala pazar fiyatının altındayız.
Harvesting?
Ekin mi biçiyorsun?
- Mahmut Ekin.
- Mahmut Ekin.
No rain, no crops.
Rahmet yok. Ekin yok.
no rain : trouble ; crops rots : trouble ;
Yağmur yağmaz, dert. Ekin çürür, dert.
I can work in the field,... I can use a tractor, I learned in military service.
Çift sürerim, ekin biçerim. Motordan... Motordan anlarım.
Crops everywhere, this high.
Her taraf ekin. Aha bu boy.
What's a crop?
Ekin nedir?
- "What's a crop?"
- "Ekin nedir"?
As settlers cleared land to create the great farms of the American Midwest more and more valuable topsoil eroded into the Mississippi.
Göçmenler, Amerika'nın Ortabatı eyaletlerinde büyük ekin alanları açtıkça gitgide daha çok değerli humus Mississippi'ye akıyor.