English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Inglês → Turco / [ E ] / Emailing

Emailing tradutor Turco

118 parallel translation
We've been emailing each other.
Uzun süredir emailleşiyoruz.
She's emailing it.
Birileriyle konuştuğu çok açık ama benimle konuşmuyor ve burada değil.
Would you mind emailing them to that address?
Şu adrese e-postayla göndermeniz mümkün mü?
But when you started emailing me when I was in the hospital I knew that this was my chance and I wasn't going to let you get away twice.
Ama ben hastanedeyken, bana e-posta atmaya başladığında, bunun yeni bir şans olduğunu biliyordum ve seni ikinci kez kaybetmeyecektim.
We've been emailing for six months.
Altı aydır mektuplaşıyoruz.
You haven't been emailing me recently.
Son zamanlarda bana e-mail göndermedin.
There's a guy, he keeps emailing the show with ridicoulus pedantic corrections.
Durmadan programdaki ufak detayları düzelten mailler atan biri.
Garcia's emailing a picture to your phone.
Garcia, fotoğrafını gönderiyor.
I tried emailing the women he liked, in order to find out.
Anlamak için hoşlandığı kadınlara e - posta atmaya çalıştım.
I saw him emailing on the computer the other night.
Geçen gece bilgisayarda e-mail gönderdiğini gördüm.
He started emailing me a couple years ago telling me that he'd turned his life around and that he'd become some sort of motivational speaker.
Birkaç yil önce e-postalar göndermeye basladi bana hayatina tekrar girebilecegimi ve motivasyon konusmacisi oldugunu söyledi.
Well, i'll take care of the emailing, And make sureteod.
Her neyse, ben, e-postalarıma bakacağım ve sende yaptığından emin ol...
She's the one who kept emailing.
Sürekli mesaj atan oydu.
You've been emailing back and forth with this Barry Kravitz, huh?
Şu Barry Kravitz ile mailleşip duruyordun demek ha?
I'll be emailing that to myself for later.
Bunu sonra kendime maille göndereceğim.
Well, after I died, I found myself back at home with Alise, and I saw that she was emailing someone.
Öldükten sonra, kendimi eski evimde buldum Alise ile beraberdim ve birisine e-mail gönderiyordu.
Clear two grand by emailing them back.
Onlara e-postayla cevap vererek iki binlik kazanıyorum.
- We've been emailing.
- Mailleşiyoruz.
Yes, Mr. Bennet, I was just emailing you now.
Evet, Bay Bennet, şimdi size elektronik posta olarak atıyorum.
What my life'd been like And you know one thing led to another And we've been emailing Each other ever since
Sonra her gün mailleştik.
I feel like calling him or emailing him or sending him a photo or taking a plane and showing up in L.A.
Onu aramak ya da ona mail atmak istedim, bir fotoğraf göndermek ya da bir uçağa atlayıp L.A.'ya gitmek.
SO I'M EMAILING YOU THOSE PHOTOS.
Resimlerini yolluyorum.
- Stop emailing my mother.
- Artık anneme e-posta gönderme.
I tried calling and emailing.
Aramayı, e-posta atmayı denedim.
The killer'stopped emailing Buchan at the time of the fir'st murder, didnt he?
Katil, ilk cinayet anında Buchan'a e-mail göndermedi, değil mi?
Gerard has been emailing me some of the charges already.
Gerard, yapılan bazı harcamaların listesini çoktan e-posta olarak atmış bile.
We've been emailing and texting for the last 24 hours.
Son 24 saattir durmadan mesajlaşıyoruz.
She's emailing them right now. Look.
İşte burada, şu anda onlara e-posta gönderiyor.
dad, that was the guy that tyler's been emailing. I know it was.
Baba, bu adam Tyler'ın mesajlaştığı adam.
The stationery company is emailing me copies now.
Kırtasiye malzemesiymiş. Şirket bana bir kopyasını e - posta olarak gönderiyor.
She keeps emailing me, so I'm just playing along.
Sürekli mail gönderiyor ben de geçiştirmek için karşılık veriyorum.
I'm emailing it now.
Şimdi e-mail olarak gönderiyorum.
"Emailing image to address book"?
"Resim adres defterine gönderiliyor"?
He told her when he lost his job a couple of months ago that he spent his days emailing resumes at coffee shops that offer free internet.
Söylediğine göre birkaç ay önce işini kaybetmiş. Sonra da günlerini, bedava internet sağlayan kafelerde cv yollayarak geçirmiş.
We started emailing.
İnternetten yazışmaya başladık.
He's emailing blueprints and a tenant list for 680 Canal, including the secure floors.
Bize binanın planını ve kiracıların listesini güvenli katlarla birlikte mail attı.
So you're still just texting and emailing?
Yani hâlâ mesaj ve e-posta ile mi devam ediyorsunuz?
Maudette was the one emailing us.
Biz e-posta gönderen Maudette'ti.
And Quinn was emailing from employer-provided equipment.
Ve Quinn şirketin genel e-mail hattını kulanıyor.
Well, earlier today, I was emailing someone by the name of John legend.
Sabah, John Legend adında birine e-posta atıyordum.
But we've been speaking on the phone. Emailing.. Dozens of times.
Şahsen tanışmadık ama telefonda konuştuk, pek çok kez e-mailleştik...
But I have been emailing with girls on the Internet.
- Oh. Ama kızlarla internette mesajlaşıyordum.
Ah, you are the person that's been emailing me about Twilight.
Demek bana Alacakaranlık hakkında mail atan kişi sensin.
Are you emailing my husband?
Kocama posta mı atıyorsun?
Emailing the boyfriend?
Erkek arkadaşına mı?
I'm emailing peta about how my wing nut father gunned down an innocent mountain lion in the school parking lot.
Hayvanları koruma derneğine tahtası eksik babamın masum bir dağ aslanını okulun otoparkında nasıl silahla vurduğunu yazıyorum.
who completely agreed - they all agreed - which will then go to a tablet device, making a product that is part human and part centipede and part web browser and part emailing device!
Çocuğun ağzından içeri giren dışkı, kıça doğru ilerleyecek ve kadının ağzına gelecek. Sonra düzeneği yarı insan, yarı kırkayak, web tarayıcısı ve e-posta cihazı haline getirecek olan tablete ilerleyecek.
I'm emailing the firm I just found our next associate.
Şirketime yeni ortağımı bulduğumu bildiririm.
If he's close to someone, he'd be emailing them.
Eğer yakın hissettiği biri varsa, ona e-posta atıyordur muhtemelen.
God, who keeps emailing me?
Tanrım, bana mail atıp duran kim?
It's emailing me too.
Bana da geldi.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]