Embracing tradutor Turco
398 parallel translation
Embracing someone with love doesn't always guarantee happiness.
Birine aşkla bağlanmak her zaman mutluluğu getirmeyebilir.
It's rather like embracing a textbook.
- Elimde sanki bir kitap tutuyorum!
A rich and as yet untapped vein... embracing thousands of undiscovered readers.
Zengin ve hiç denenmemiş... binlerce okuyucuyu saracak bir alan.
The gentleman who is now embracing you... is my cousin Mr. Algernon Moncrieff.
Şu anda size sarılan beyefendi benim kuzenim Bay Algernon Moncrieff.
The glory of having relatives from far away embracing your child!
Uzaklardan akrabaların olmasının yarattığı ihtişam çocuğunu kucaklıyor!
Admiral Guépratte embracing me or tea with a taste of anisette liqueur.
Amiral Guépratte'in beni kucaklayıp, tebrik etmesi gibi veya bir çay bardağı anason likörü tatmak gibi...
"The inquiry board should have investigated these matters, but, predictably, the mayor, after generously embracing a proposal by the opposition, has so restricted the inquiry as to render it ineffective."
"Soruşturma heyeti bu meseleleri sorgulamış olmalıydı.. fakat, tahmin edildiği gibi, başkan muhalefetin önerisini de dahil ederek ve fakat.. kapsamını daraltacak şekilde soruşturmayı sınırlandırdı."
The way the desert looks at night with the moon embracing it.
Geceleri çölü kucaklayan Ay.
I dreamed of coming back and embracing my brother!
Geri dönmeyi ve kardeşimi kucaklamayı hayal ettim!
You watch over, with all embracing care, your creatures.
Gözetirsin, kucaklayıcı şefkatinle, yarattıklarını.
♪ When I see the others embracing more tightly ♪ whilst the sun takes away
Güneş giderken, diğer çiftleri sıcak bir şekilde kucaklaşırken gördüğümde
That the american critics made About your latest film, the twelve caesars Was that it was on so all-embracing a topic.
Büyük eleştirilerden biri, son filminiz 12 Sezar hakkındaki eleştirilerden konusunun her şeyi kucaklamasıydı.
Embracing lovers radiate a bluish light :
Birbirlerine sarılan âşıklar mavimsi bir ışık saçar :
... Eternally connected,... eternally embracing.
Edebiyete bağlı edebiyeti kapsayan.
They said, "Kameraden" and they kept on embracing me.
"Bunlar dost değil." dediler ve beni kuşatmaya devam ettiler.
A picture of a naked woman embracing an American, or an American tactfully knotting his tie while she did up her panties.
Bir Amerikan tarafından kucaklanmış çıplak bir kadın resmi vardı ya da Amerikan, kadın külotunu giyerken zarifçe kravatını bağlardı.
All-embracing...
Kucaklayıcı...
SYBIL BEGAN THE DEEPEST HEALING OF HER SELVES. IN EMBRACING PEGGY, SHE EMBRACED HERSELF.
Peggy'yi kucakladığı sırada, Sybil kendini en derin yerinden iyileştirmeye başladı.
A small child embracing her father.
Küçük bir kız çocuğu babasına sarılmış.
Noriko, how sad for you to keep embracing your pride.
Için üzgün, gururunuzu kucaklamayı nasıl tuttuğunuz, Noriko.
Embracing is forbidden.
Kucaklamak yasak. Saatiniz doldu.
"and a time to refrain from embracing."
"ve bağrına basmaktan kaçınma zamanı."
It's nice to see you embracing life.
Senin hayatı böyle kucakladığını görmek çok güzel.
She is embracing a man, desperately!
Çaresizce bir adama kucaklıyor!
She is embracing you!
Seni kucaklıyor!
What Russian novel, embracing more than 500 characters... is set in the Napoleonic Wars?
Rusya novelini almis, 500 kisilik kadrosu olan Napolyon tarzi savaş filmi nedir?
Do not err now by embracing it again or you only embrace death.
O adı tekrar kucaklayarak hata yapma, yoksa sadece ölümü kucaklarsın.
And there is no better way of doing that than by embracing Shakespeare.
Bunu Shakespeare'i kucaklamaktan daha iyi şekilde yapmanın bir yolu yoktur.
While everybody else in the world is embracing it my boys and girls are fucking it up!
Dünyada herkes onu kucaklarken, benimkiler içine ediyor!
"Leaving the glory of our youth behind us... " and embracing our middle years. "
İhtişamlı gençlik yıllarımızı geride bırakıp orta yaşı kucaklamıştık. "
" embracing more than five hundred characters...
".. 500'den fazla karakterin olduğu...
we just looked like two lovers embracing.
Öpüşen iki sevgili gibiydik.
On the contrary, religion should be experienced... in an all-embracing way.
Aksine, inanç, her şeyi içeren... bir süreçteki deneyimdir.
"... embracing destiny, not choice. "
"Kadere kucak aç, seçme."
John's approach was warm, embracing, focused on people.
John'un yaklaşımı sıcak, kucaklayıcı ve insanlara odaklanmıştı.
That part about embracing what is virginal...
El değmemiş olanı kucaklamakla ilgili olan o bölüm...
There's a difference between respecting the spiritual beliefs of other cultures and embracing them myself.
Diğer kültürlere ait dinsel inanışlara saygı göstermek ile onlarla benimseyip, uygulamak çok farklı şeyler.
You could see the flames rising up into the night like... brilliant flowers embracing the spring.
Geceleri alevlerin, baharı kucaklayan çiçekler gibi göğe yükselişini görmeliydin.
You're not embracing life.
Sen hayatı kucaklamıyorsun.
# Embracing... # # How dare the Irish break with the Anglicans!
İrlandalılar ne cüretle kilisemizden ayrılıyormuş?
- The great love, the all-embracing.
- Büyük aşk, her yerimi kuşatan.
That "showing up wearing a stunning outfit, embracing personal hygiene" act?
Şu "gerçekten etkileyici bir kıyafet giyip, kişisel hijyen kurallarını benimsemek" oyununa mı?
But even more strange that each of you seems to be embracing the respective murderer, if you will.
Ama daha ilginç olanı ikinizin birer katile biraz benimsiyor gibi görünmeniz.
- Embracing my roots.
- Köklerimi kucaklıyorum.
Embracing his role as the game's ambassador Michael's popularity had never been higher and his aura never greater.
Basketbolün elçisi rolünü kabul ederken... Michael'ın popülaritesi hiç bu kadar yükselmemiş... ve kişiliği bu kadar yüceltilmemişti.
It's my son's fault'My son did shoot Rupali embracing Prem'
Benim oğlum hatası. Oğlum Rupali, Prem'İ kucaklarken çekmiş
I've seen you embracing that witch!
Kardeş Prem karısına yalan söyledi Şimdi, sen bana yalan söylüyorsun!
And while I have no doubt to believe that Ms. Vassal is capable of raising a child, the customized condoms, the Face Bras, the embracing of "slut"
Bayan Vassal'ın iyi bir anne olacağından şüphe duymamama rağmen, kişisel prezervatifler, yüz sutyenleri, sürtük imajını kabullenişi biraz yutkunmama sebep oluyor.
Yes, it will soon be the season for embracing.
Öyle, yakında kabul zamanı başlayacak.
The season for embracing!
Kabul zamanı.
Embracing?
Sarılmışlar.