Encounters tradutor Turco
572 parallel translation
She starts developing this little mini-relationship with this guy and having a few encounters with him, only to find out that that is also a figment of her imagination.
O'da bu çocukla ilişkisine başlıyor ve onunda hayalinin bir ürünü olmadığını öğrenmek için ona bir kaç test yapıyor.
She knew at that point, after she'd had several encounters with this guy, it turned out to be young Peter hale that was just a figment of her imagination.
Bir yerden sonra, artık onun Peter Hale'ın gençliği ve hayalinin bir ürünü olduğu ortaya çıkıyor.
The youngster, undefeated in 22 professional encounters, Kid Rodriguez,... and the veteran, Davey Gordon, who's emerged victorious in 88 fights,... while losing nine and drawing two.
Genç olan, 22 profesyonel karşılaşmada sıfır yenilgiyle Kid Rodriguez ve tecrübeli boksör Davey Gordon, 88 maç kazandı dokuzunu kaybetti ve iki beraberliği var.
My past encounters were full of them.
Geçen karşılaşmamızda bunlarla doluydun.
The refusal of time and of growing old... automatically limited encounters in this narrow... and contingent zone, where what was lacking was felt as irreparable.
Zamanın ve yaşlanmanın reddi, eksik olan şeyin çaresinin olmadığı hissedilen bu dar ve tesadüfi bölgede karşılaşmaları kendiliğinden kısıtlıyordu.
But this same type of miscommunication... constantly occurs in everyday encounters.
Fakat aynı iletişimsizlik... günlük rastlantılarda devamlı yaşanır.
And only a few encounters were... like signals emanating from a more intense life, a life that has not really been found.
Ve sadece birkaç karşılaşma... daha yoğun bir yaşamın, aslında bulunmayan bir yaşamın... doğuşunun işaretleri gibiydi.
Since the night of the storm, we'd had several encounters.
Fırtınanın olduğu günden itibaren bir kaç kez daha birlikte olduk.
A comet may take 10,000 years between close planetary encounters.
Kuyruklu yıldızın gezegenlerle yakın teması arasında 10.000 yıl geçebilir.
Anyway, however it was made some 3500 years ago, he imagines it made repeated close encounters with Mars with the Earth-moon system having as entertaining biblical consequences the parting of the Red Sea so that Moses and the Israelites could safely avoid the host of pharaoh and the stopping of the Earth's rotation when Joshua commanded the sun to stand still in Gibeon.
Her neyse, düşündü ki, 3500 yıl önce her nasıl üretildiyse bu kütlenin Mars ve Dünya-Ay sistemiyle yinelenen yakın temaslarının kutsal kitaplardaki eğlenceli tesadüfleri Kızıl Deniz'in ortadan ikiye ayrılıp Musa ve İsraillilerin firavundan sağ salim kurtulmasını ve Yuşa'nın Güneş'e, Gibeon'da beklemesini emrettiğinde Dünya'nın dönüşünün durmasını açıklıyordu.
The purpose of our two encounters is now very clear to me.
Önceki iki karşılaşmamızın amacını şimdi çok iyi anlıyorum.
Well, encounters with.
Yani karşılaşmam oldu.
One encounters different problems... but basically the principles are the same.
Karşılaşılan problemler farklı olabilir... Ama temel olarak Prensipleri aynıdır.
He spoke of man, and the seasons, and unexpected encounters.
İnsanlardan, mevsimlerden ve kaderin cilvelerinden bahsetti.
It takes several encounters.
Bir sürü görüşme üzerine başlar.
I brought the sadness from lost encounters and once again, I got lost in the depths of my senses.
Kayıp giden tanıdıklardan hüzün getirdim yine ve yine hislerimin derinliğinde kayboldum.
If our vessel is in orbit and encounters those shock waves...
Eğer gemimiz o şok dalgalarının üstesinden gelebilirse...
And facing them, two favorites from previous encounters,
Ve onlara karşı, önceki karşılaşmalardan iki favori -
In the course of centuries, all their encounters mark a turning point in the course of world history.
Yüzyıllar boyunca dünya tarihinde dönüm noktası oluşturmuş eşi benzeri görülmedik karşılaşmalar olmuştur.
Little Bighorn was not representative of encounters between whites and Indians, Mr Crabb.
LittIe Bighorn, beyazIar ve yerIiIer arasndaki çatsmaIar temsiI eden bir örnek degiI, Bay Crabb.
Don Quixote encounters six merchants of Toledo and saves Dulcinea's virtue!
Don Kişot, Dulçinya'nın namusu için altı adamla savaşmıştı.
We know that the Japanese have no air reconnaissance in this area... so barring any unfortunate encounters with surface craft... the Americans'presence in these waters should remain undetected.
Japonların bu bölgede havadan keşif yapmadıklarını biliyoruz... o nedenle, burada bulunan gemilerle beklenmedik karşılaşmaları önlemek için... Amerikalılar'ın bu sulardaki varlığı gizli kalmalı.
I'll even give you a proper escort to save you from more unpleasant encounters.
Hatta size uygun bir eskort bile veririm Sizi daha tatsız karşılaşmalardan korumak için.
Because of our social encounters a romance has developed.
Sosyal karşılaşmalarımız yüzünden bir aşk doğdu.
I want one of those long encounters that last a lifetime.
Hep hayat boyu süren uzun rastlantılar istemişimdir.
Your only chance encounters are with Wallace fountains which long since ran dry, tacky churches, gutted building sites, pale walls.
Tek görebildiğin, yıllar önce kuruyan Wallace Çeşmesi, viran olmuş kiliseler bitap düşmüş yarım kalan inşaatlar solgun duvarlar.
For the scarcity of our encounters in the hours of dawn,
Buluşmamız sabahın erken saatlerinde
My life of freedom seemed so far away. The pleasant company, the love encounters.
Özgürlüğüm çok uzaklardaydı artık keyifli arkadaşlıklar ve aşk buluşmaları.
That plan was written on those last four pages of my journal but please be assured, there has never been any gratuitous violence in any of our encounters.
Bu plan olanlara yazılmıştır benim derginin son dört sayfaları Ama emin olabilirsiniz, herhangi nedensiz şiddet var olmamıştı Bizim karşılaşmalarda herhangi.
We have lost many fighter craft in our recent encounters.
Son karşılaşmalarda çok fazla savaşçı gemisi kaybettik.
This set of Kung fu maneuvers... is especially useful... when one encounters a master like Dao.
Bu kung fu tekniği... özellikle Dao gibi Ustalar karşısında... oldukça etkili bir dövüş akımı yaratır!
And yet this is one of the best attested cases of UFO close encounters.
Üstelik bu en kabul edilmiş UFO ile yakın temas dosyalarından biridir.
It seems to me that there are fewer sightings of strange objects in the skies these days and more stories of encounters with alleged extraterrestrials like the account of Betty and Barney Hill that we dramatized.
Gördüğüm kadarıyla bugünlerde göklerde garip cisimler görüldüğüne dair birkaç söylenti,... ve dünyadışı varlıklarla karşılaşıldığına dair birçok iddia var. Tıpkı bizim canlandırdığımız Betty ve Barney Hill dosyasında olduğu gibi.
Adventures into exotic lands and encounters with strange societies shook complacency.
Egzotik adalardaki ilkel toplumlara olanla yetinmeyerek keşif yapmayı aşıladılar.
We inserted the flavor of those encounters in our captain's log.
Bu yolculukların tadını kaptanın günlüğüne ekledik.
Close encounters with these great worlds accelerate the Voyager spacecraft out of the solar system.
Bu büyük dünyalar yaklaşan Voyager'ı galaksi dışına yönlendirecek.
Not all encounters between nations had been so peaceful.
Ülkeler arasında olmasada diğer karşılaşmaları hep barışcıl oldu.
If a man who is susceptible to a type of para-Freudian syndrome like this encounters a nubile female, what happens? "
Eğer bir Freud tarzı bir sendromdan etkilenen bir adam hoş bir bayan görürse, ne olur?
'And when Arthur encounters Slartibartfast,'the Magrathean coastline designer'who won an award for his work on Norway'and learns that the history of mankind'was only being run for the benefit of a few white mice,'surprise is no longer adequate
Ve Arthur, Norveç kıyı şeridi tasarımı sebebiyle ödül almış olan, Magrathealı kıyı şeridi tasarımcısı, Slartibartfast ile karşılaştığında, insan ırkının tarihinin birkaç beyaz farenin çıkarları için var olduğunu öğrendiğinde,
Odd that it should end this way, after so many stimulating encounters.
Bu kadar heyecanlı karşılaşmadan sonra böyle bitecek olması tuhaf.
Yet I picture their encounters as if I were there.
Geldiklerinde karşılarında beni gördüklerini hayal ediyorum.
I don't like "Brave encounters" so much.
Bu konularda cesur olmayı tercih etmiyorum.
It might be wiser for you not to use the apartment of your friend, Anatoly Cherkasov, for your sexual encounters.
Cinsel münasebetlerin için... arkadaşın Anatoli Çerkasov'un evini kullanmaman daha yerinde olur.
I like to keep this handy for close encounters.
Bu, yakın karşılaşmalar için hazır bulunsun.
Close encounters of the fourth kind, take one!
Dördüncü türle yakın temas, çekim bir.
I'm vey happy with Louise... but I'd also take a writer, say Susan Sontag... an Olympic high jumper... and a real sex maniac for group encounters.
Louise ile mutluyum. Ama aynı zamanda bir yazarı da isterdim, mesela Susan Sontag olimpiyatlardan bir yüksek atlamacıyı veya grup toplanmalarında gerçek bir seks manyağını.
Nights on the moon light, secret encounters, her family's angry.
Geceleri ay ışığında, gizli buluşmalar, ailesi kızardı.
- Encounters.
- Encounters.
Released on November 29th, came immediately to LA, and took over a club called the Encounters.
29 Kasımda serbest kalıp hemen Los Angeles'e gelmiş Encounters diye bir kulüp açmış.
The Encounters club.
Encounters kulübüne.
We've got gunfire at club Encounters.
Kulüp Encounters'da silahlı çatışma var.